4 Şubat 2010 Perşembe

Phil Jackson - Ruhunu arayan takım


Phil Jackson'la başladık , öyle devam edelim.

Kitabı bitireli ( aslında bitirmedim , sonlarına doğru bir yerlerde gına geldi ve bıraktım ! ) 1 haftadan fazla oldu ancak izlenimlerimi yazma tenezzülünde bulunmadım. O anki öfkeyle yazsam hakikaten ağır olacaktı çünkü.

Kitabın takdir edilesi ilk bölümünü ( yaklaşık %60-65'ine kadarki kısım ) keyifle ve merakla okudum. Altını çize çize , PJ'in kendi ağzından samimice dökülmüş notların kitaplaştırılmasıyla oluşmuş bu içten satırları iyiden iyiye yalayıp yuttum. Oldukça da keyif ve feyiz aldım. Bana işlerin iç tarafının , işin merkezindeki adamın gözünden bakıldığında aslında ne kadar da farklı olduğunu açıkça gösterdi PJ'in kendi ifadeleri. Her şeyin aslında medyaya ne kadar tuhaf ve farklı yansıdığını , bu çarpıtmalarla profesyonellerin nasıl baş ettiklerini , soyunma odasında , takım binasında , antrenman sahasında geçen ikili diyaloglarla karakterlerin ortaya çıkan derin detaylarını bu satırlarda keyifle okudum. Örneğin zamanında tüm medyayı meşgul eden Kobe'nin tecavüz davasının takıma ve Kobe'ye olan yansıması , yine uzun bir süre medyaya malzeme teşkil eden Kobe-Shaq kavgasının iç detaylarını , aslında işin bizim dışarıdan okuyup izlemediğimiz gibi olduğunu okumak oldukça öğreticiydi. En azından bana , medyaya ve olaylara yönelik yeni bir bakış açısı kazandırdığını söyleyebilirim. PJ'in üzerinde layıkıyla taşıdığı olgunluğuna , sosyal ilimler üzerine uzmanlaşmış ve kendini pozitif düşünmeye adamış bir profesörmüşcesine ortaya koyduğu bilgeliğe ve olaylara herkesin düşündüğünden daha farklı bir açıdan bakabilen tavrına kesinlikle hayranım. Bu adam , bu mantaliteyle oyuncu ya da antrenör değil de , basketboldan ve hatta spordan bağımsız her hangi bir meslekle uğraşıyor olsa bile işinde yine bu kadar yükseklere çıkabilirdi , gerçekten.


Gelgelelim bu sayfaya kadar böylesine hevesle okuduğum kitabı neden bitirmeden rafa kaldırdığıma ...

İlgili sezonun play-off'unu anlatan kısma kadar görüldüğü üzere hayranlıkla okudum kitabı. Hayranlıktan ötede şaşkınlık da vardı. Keza kitabı çeviren iki kişi de bayandı. Basketbol terimleriyle dolu böylesine karmaşık ve uzun cümleleri , İngilizce gibi bir dilden Türkçe gibi karışık ve kapsamlı bir dile böylesine başarıyla çeviren kişi veya kişilere kelimenin tam anlamıyla şapka çıkarıyordum. ( idim , udum ... ) Hoş hala bazı yerlerde kitabın orjinalinde points olarak geçip '' sayılar '' anlamına gelen skor ifadesi puanlar diye çevrilmişti ama olsun , o kadar da esnekliğimiz var okuyucu olarak. Ancak o play-off'u içeren ve 5inci kısımla başlayıveren kısımlar nedir yahu ?

Evet yeni bir paragrafa geçtim , çünkü dikkatle okumanızı istiyorum. İnanmayan da kitabı bir yerlerde bulup karıştırarak bu komik gerçeği gözüyle görebilir : Bahsettiğim kısmı çevirdiğini zanneden kişi bildiğiniz google translator ayarında bir şey kullanmış ve kitap çevirdim diye de oraya imzasını atmış ! Hatta direk google translator kullanmış bile olabilir !!!

Defalarca okudum , kesin ben uykuya dalmak üzereyim ondan böyle okuyorum yoksa böyle bir şey burada yazıyor olamaz diye ! İnanamadım yahu , bu kadar basit inanamadım resmen !

Bilgisayar çevirisi olduğu oluk oluk heryerinden akan bir silsile başgösterdi. Buna rağmen play-off ilk turunu sonuna kadar okuyup ikinciye geçtim. Tabi sinirlerim bozuldu , ilerilere de göz atıp durumun aynı olduğunu görünce kitabı kaldırıp rafa koydum.

Rica edeceğim , o kısmı çeviren kimse(ler) '' Kitap çevirdim '' diye dolanmasın ortalıkta.

İnternet erişimi olan her yerden bu çeviri kolaylıkla yapılabilir !

Hadi bu kadarını anladık. Bir hatadır olmuştur ( translator kullanmak nasıl bir hataysa artık , gene de kabul ! ). Bu kitap bitip editöre ya da basıma verilmeden önce , şöyle derin bir oh çekip '' Ben kitap çevirdim be , var mı ötesi ? '' diye o hazzı derin derin damarlarınızda hissederek yaptığınız çeviriyi son bir kez kontrol amacıyla okuyucu gözüyle okumamak niye ?

Hadi o da kabul. Bu yayınevinin editörü ne iş yapar ? Ya da bu tip kontrolleri kim yapar ? Kimin onayından geçip de basılmış ola ki bu kitap ?

Çok radikal ve sert bir öneri olacak ama almayın , okumayın , etmeyin , eylemeyin derim. Okuyacaksanız da orijinalini , ingilizcesini alıp okuyun.

Bunu yapanlar da çeviri yaptım diye dolaşmasın ortalıkta , rica edeceğim.

Ne bu hiddet bu celal diye soranlara kitaptan aynen alıntı bir kaç cümleyle veda edeceğim :

- Sonunda Francis'in beklediği şey oldu ve Fish oyuna girdi. Ve o Kobe'u ( Bütün bir kitap boyunca Kobe'u yazmışlar bu arada ... ) dönüşümlü olarak oynamaya zorladı. Francis çizgiye varınca o topu köşedeki favori noktalarından biri olan Jackson'a kırmızı kart gösterdi (???). Onun sıçrayışı oyunu kazandırdı. Biz çok şanslıydık ( Rockets kazanınca nasıl biz çok şanslı oluyoruz ? )

- Dördüncü çeyrekte Karem ikide üçlük bir şans elde ederek sayı atladı fakat Karl bir dakika geciken bir sıçrayış ile Houston'un 71-70 öne geçti.

- Shaq ilk yarıda 60'a 70'lik bir sayı yaptı.

- Yao altıncı faülü yaptırıp Karl'ın devam ettiği en büyük oyuna sahip olduğunda biz hala dördüncüde sürünüyorduk. Kobe'nin varlığının sonucunda o topu Jackson'dan çaldı sürdü ve faül oldu. Biz 9-1'lik bir süre ile yarışı 92-88 kazandık.

...

***

İlle Phil Jackson imzalı bir çeviri okuyacağım diyorsanız ; Kutsal Çemberler daha iyidir. Biraz daha eski , haliyle efsane Bulls'u anlattığı dönemler... Ama gene de gayet iyiydi , ki ona da değinmişiz zaten.

2 yorum:

mozlu dedi ki...

orjinali var eger ılgılenıyorsan, ödünç verebilirim.

sporingen.blogspot.com

Ahmet Melik SUBAŞI dedi ki...

Çok teşekkür ederim sağol , Turgay Biçer'in Doruk Performans'ına başladım yeniden PJ'e dönmeyelim şimdi :)