25 Ağustos 2008 Pazartesi

# 96 - Artest

Harbici yakışmış ama ...





Artest'a krallar gibi karşılama !





Sacramento Kings'den takas edilen Ron Artest, yeni takımı Houston Rockets'da krallar gibi karşılanırken, Toyota Center'da gerçekleştirilen törene, taraftarlar büyük ilgi gösterdi..Yao Ming ve Tracy McGrady ile birlikte yeni sezonda Rockets'ın en önemli kozu olan Ron Artest, yaklaşık 500 taraftarın kendisini karşıladığı törende yapmış olduğu açıklamada, "Ben Houston'da olmaktan çok mutluyum. Bu salonda olmak, taraftarlarla birlikte bu heyecanı yaşamak istiyorum" dedi. Kendisini karşılamaya gelen taraftarlara da değinen Artest, "Bu çok özel bir durum. Taraftarların ilgisi gerçekten saygıyı hak ediyor. Aldığımız galibiyetler sonrasında onların coşkusunu paylaşmak ve heyecanı yaşamak istiyorum" açıklamasında bulundu.Geçtiğimiz yıl Sacramento'da 57 karşılaşmada oynayan 29 yaşındaki Artest, 20.5 sayı- 5.8 ribaund- 3.5 asist ortalamaları yakalamıştı.

kaynak : basketbolseverler.com

Hatırlarsanız geçen haftaki yazımda Artest'in Rockets'a takasını yazmıştım. Hatta yazmakla kalmamış bir de o makaleyi haftanın favorisi seçmiştim. Artest'in iddialı açıklamaları işe yaramışa benziyor. İyiden iyiye umutlanan Rockets taraftarı hakikaten krallar gibi karşılamış yeni yıldızını.

Ne diyelim ; umarım Artest sezon içerisinde ve play-offlarda göstereceği performansla bunu hakettiğini gösterir de söyledikleri havada kalmaz.

Beijing'te mutlu son

Amerikan rüyası devam ediyor

Aslına bakarsanız başından beri belliydi Rüya takım'ın ağırdan daha ağır favori olduğu. Ancak Avrupa Basketbolunun , daha doğrusu Arjantin'i de işin içine katarsak genel anlamda basketbolun dünya çapında son yıllarda katettiği mesafe düşünüldüğünde ABD'nin yukarıdaki resimde gördüğümüz coşkusunun gayet de haklı olduğunu söylemek mümkün. NBA oyuncularının bugün çok değil 10 sene önce '' kolay lokma '' sayılabilecek rakipler karşısında uzun soluklu bir hazırlık dönemi geçirip müthiş bir motivasyon ve fiziksel hazırlıkla ter döküp gerçek bir şampiyon gibi zafere ulaşması basketbol adına çok sevindirici.

Demem o ki netice aynı ama süreç çok farklı artık. Bu turnuvada şampiyon ABD oldu olmasına ama hiç bir şey eskisi gibi değil , bu defa bir kez daha bunu gördük hep beraber. Geçen sefer bronz madalyayı alıp da yüzü kızaran tek takım olarak tarihe geçen rüya takım bu defa bu sürprize izin vermedi ve bunu başarabilmek için de aynı ayarda takımların yer aldığı bir turnuvanın şampiyon takımının yaptığı gibi , daha açık bir ifadeyle tüm takımların hemen hemen eşit olduğu bir turnuvanın takımlarından biriymiş gibi hazırlandı bu organizasyona ve haklı bir zafer kazandı.

Şu an dünyada bir çok kişinin '' Sizce dünyanın en iyi oyuncusu kim ? '' sorusuna vereceği muhtemel cevaplardan en güçlüsü olan '' Kobe Bryant '' 'ın normalde çok sıradan sayılabilecek maçlarda yaptığı savunma ve hücumdaki hırsı ABD'nin artık kimseyi hafife alamayacağının , daha doğrusu ABD'yi de yenebilecek takımların artık var olduğunun en güzel göstergelerinden biriydi. Keza takım olarak da aynı tavrı takındı rüya takım. Sütten dilleri yanmıştı bir kere ne de olsa.

Evet , netice aynı ama süreç farklı. Vurgulamak istediğim şey bu. Dünyada basketbol adına her geçen gün çok daha güzel şeyler oluyor. Umarım bu coşkulu pozitif akıma kapılıp gelişmek bize de lig ve milli takımlar düzeyinde nasip olur. Buradan Avrupa üçüncüsü olan Yıldız Milli takımımızı kutlamakla beraber 2010 organizasyonunu gün be gün ellerden kayıp gitmesine sebep olan herkesi de şiddetle kınıyorum. Bu yazıyı böyle bitirmeyi hiç istemezdim ama olimpiyatlarda izlediğimiz basketbolun bize gösterdiği gerçek , içime büyük bir umudun yanısıra kuşkuyu da düşürüyor.

Umarım '' Herkes Mersin'e , biz tersine '' diyecek hale düşmeyiz.

Rüya takım'a ( nacizane :) ) ve Yıldız Milli Takımımıza ( Özellikle turnuvayı 22.9 sayı 16.5 ribaund ortalamalarıyla kapatan Enes Kanter'e ) tekrar tebrikler.

19 Ağustos 2008 Salı

Gibi gibi ...

Gordan Giricek Fenerbahçe Ülker'e mi ?

Herhangi bir resmi kaynakta görmemiş olmama ve araştıramayacak kadar uykulu olmama rağmen pas geçemedim bu haberi. Görünüşe bakılırsa Fenerbahçe Ülker Gordan Giricek'i kadrosuna katmak üzere , hatta şu an itibarıyle katmış dahi olabilir. Yabancı kaynaklarda birileri bir şeyler yazmış çizmiş , az önce şöyle bir göz gezdirdim , sanırım ufukta 2 yıllık bir kontrat var Giricek'le.

Avrupa'da kopup giden '' basarım parayı getiririm NBA'den oyuncuyu '' fırtınasından aritmetiki bir tabirle Ülker parantezinde Fenerbahçe , Galatasaray ya da Beşiktaş'la ya da Efes Pilsen'le olmak suretiyle nasibimizi alacağımızı düşünüyordum ki bu kısmet tahmin de edildiği üzere Fenerbahçe Ülker'eymiş. En azından şimdilik öyle görünüyor.

Açıkçası pek şaşırmadım ama verilecek ücreti çok merak ettim. O can alıcı soruyu sormak için sabırsızlanıyorum çünkü ; '' O paraya kimler alınırdı ? '' hesabını yapmak şu keşmekeşte bir hayli keyifli olsa gerek :)

18 Ağustos 2008 Pazartesi

Shawn Kemp döndü !

Eski NBA yıldızı İtalya'da

İtalya birinci lig takımlarından Premiata Montegranaro uzun süredir parkelere dönme denemeleri yapan 38 yaşındaki Shawn Kemp'le anlaşıldığını ve eski NBA yıldızının Kasım'da takıma katılacağını duyurdu.


Koç Alessandro Finelli konuyla ilgili '' Basketbol tarihine imzasını bırakmış birinin takıma geliyor olmasından ötürü mutluyum. '' ifadelerini kullanmış. Kariyerinde 6 kez All-Star olma başarısını gösteren Kemp'in faydalı olabileceğini düşünen Finelli Kemp için '' Motivasyonu çok yüksek , bunu kamplarda ortaya koyduğu performansla bizlere gösterdi '' gibisinden ifadelerle sözlerine devam etmiş.

NBA'de 14 sezon forma giyen Shawn Kemp 14.6 sayı , 8.4 ribaund gibi bir ortalamayla NBA Kariyerini noktalamıştı. All-Star oyuncu Seattle'da 8 , Cleveland'da 3 , Portland'da 2 ve Orlando'da 1 sezon geçirmişti. Geçen sezondan itibaren bir çok kez NBA'e dönme girişiminde bulunan sorunlu yıldız ( sanırım 18di ... Gayrimeşru çocuk sayısı ... ) bu girişimlerde başarılı olamamıştı.

Neler yapacak çok merak ediyorum. Bu haldeki bir adamın böyle hırslı olması akla binbir türlü şey getiriyor. Bakalım ne çıkacak bu işin altından ...

Tüm zamanların en hızlısı

Kendilerine saygı duyuyoruz !


Evet , NBA tabanlı bir basketbol blogunda bu yazı birçoğumuza tuhaf gelebilir. Ancak bir sporsever olarak itiraf etmeliyim ki son yıllarda izlediğim hiç bir sportif vaka bana bu kadar tuhaf gelmemişti. O yüzden blogumda onu yazarken hiç düşünmedim bile. Hatta bir süre avatarımı falan da süsleyecektir bu vaka.
Resimde gördüğünüz adam ( Usain Bolt , ki onu şu resimdeki pozdan itibaren tüm gazetelerde , televizyonlarda , bilimum görsel medya organında görmüşüzdür zaten ) 100 metreyi tam 9.69 saniyede koştu !
Hem altın madalya kazandı , hem de dünya rekorunu ele geçirdi.
O anı ilk kez izlediğimde resmen şok olup kaldım. Hangi takım olduğunu hatırlamıyorum ama Rüya Takım 3-4 sene evvel bir takımdan son saniye basketi yemişti , tüm rakip oyuncular saliseler kala sahanın ortasında dakikalarca zafer kutlamışlardı da , o geriye kalan saliselere Allen Iverson kendi potası civarından bir üçlük sığdırararak maçı kazandırmıştı. İtiraf ediyorum Usain Bolt'un rekoru kırışını gösteren o 10küsür saniyelik anı izlerken bu ve benzeri bir çok basketbol mucizesinden daha çok etkilendim.
Yahu bu nasıl bir şeydir ? Adam bir koşucunun olimpiyatta elde edebileceği en büyük başarıyı elde etti. Hem altın madalya hem dünya rekoru ! İnanması çok güç ama bunu son 20 metresini gazetecilere poz vererek geçirdiği bir koşuda başardı ! Hani dilim varmıyor ki diyeyim , '' o pozu vermeyip aynı tempoda devam etseydi şunu da başaracaktı ama neyse '' diye. Adam yapabileceğinin en iyisini yaptı , gayet de güzel havasını bastı.
Ama gene de o anı izlediğimden beri düşünmüyor değilim , acaba aynı tempoda gitseydi ne olurdu diye.
Profesyonel koşucuların ortalama 45 adımda koştuğu mesafeyi Bolt tam 38 adımda koşmuş !
Sanırım poz vermeden , tam performansla (!) koşacağı gün için kendi rekorunu birilerinin kırmasını bekliyor !
Ne diyelim ; o zafer anındaki halini kıskanmakla beraber kendilerine saygı duyuyoruz ...

15 Ağustos 2008 Cuma

Ben Gordon :

Bulls'ta son maçımı oynadım

Eveeet NBA kulislerinden son sızıntılar yine 21numara ayrıcalığıyla karşınızda :) Yabancı kaynaklar sağolsun :) Dün gece herkesten önce Pargo'nun Rusya'ya transferini yazdık. Şimdi de Gordon'un taze açıklamalarıyla karşınızdayız ;)

Chicago Bulls'un en skorer ismi Ben Gordon Cuma günkü açıklamasında '' Sanırım geçen sezon Bulls'taki son maçımı oynadığımı söylememde pek sakınca yok.'' demiş.

Bulls'un son 3 yıldaki en skorer oyuncusu olmayı başaran Gordon ve menejeri Raymond Brothers'ın Bulls'la sözleşme yenileyip takas edilme yoluna gitme konusunda (sign and trade ) görüştükleri öğrenildi.

Geçen sezon 18.6 sayı ortalaması yakalayan Gordon '' Bu konuda oldukça pozitif düşünüyorum , bence gayet hoş olur '' gibisinden şeyler söylemiş.

Gordon'un menejeri Brothers bir kaç takımla görüştüklerini belirtmekle beraber takım ismi vermedi. Avrupa takımlarından gelecek tekliflerin de değerlendirilebileceği belirtildi.

Bulls cephesinden konuyla ilgili herhangi bir açıklama yok.

Gordon sözlerine : '' Geçen sezon takas döneminde takıma bir kaç guard daha aldılar. Hinrich , Rose , Hughes , Deng ve ben aynı rotasyonu paylaşmak durumunda kalıyoruz ve bu da benim dakikalarımı azaltıyor. Arka alana neden bu kadar yüklenildiğini anlayamıyorum.Bu yıl da değişen bir şey yok , aynı problem hala devam ediyor. Dolayısıyla ben başka bir yerde şansımı deneyerek daha iyisini elde edebileceğimi düşünmeye başladım. '' şeklinde devam etmiş.

Chicago Bulls Gordon'a geçen yıl 5 yıl için 50 milyon dolarlık kontrat teklif etmiş , ancak Gordon bunu kabul etmemişti. Gordon takımın en skorer ismi olduğu geçen sezonun ardından en yüksek kontratı kapacak oyuncu olabileceğini düşünüyor. Bulls en son Luol Deng'le 6 yıl için 71 milyon dolara anlaşmıştı.

Bekleyip göreceğiz , keza Gordon da böyle diyor en sonunda ;)

Ron Artest :

Kariyerimin en büyük fırsatı !


Bu yaz içerisinde Sacramento Kings'ten Houston Rockets'a takas edilen Ron Artest , Rockets'ta oynayacak olmasının kariyerindeki en büyük fırsat olduğunu söylemiş.
Peh peh peh peh ...
Yeri gelmişken Artest'in ve koçu Rick Adelman'ın açıklamalarıyla beraber takasa da bir yorum getirmek isterim nacizane.
Hatırlarsanız Rockets , Artest'le birlikte Sean Singletary ve Patrick Ewing Jr.'ı kadrosuna katmış , bunun karşılığında da Bobby Jackson, Donte Greene ve gelecek yıla ait ilk tur draft seçimini Kings'e göndermişti.
Artest konuyla ilgili bir medya organıyla yaptığı telefon görüşmesinde : '' Açıkça söylemek gerekir ki bu benim kariyerimin zirve noktası. Bu basketbol hayatımın en büyük fırsatı. '' demiş.
29 Haziran'da gerçekleşen takas resmi olarak 15 Temmuzda nitelik kazanmıştı. Keza çaylak forvet Donte Greene Rockets'ta henüz 1 ayını doldurmamıştı. Bunu da bir ek bilgi olarak not alalım.
Artest geçen yıl Kings'te gösterdiği başarılı savunma performansının yanında 20.5 sayı , 5.8 ribaund , 3.5 assist gibi ortalamalarla da skor sorumluluğunu da büyük ölçüde yüklenmişti. Buna rağmen Rockets sempatizanları onun sahada yapacaklarından çok sahadışında yapacaklarından endişeli.
28 yaşındaki Artest , 2004-05 sezonunda patlak veren meşhur Indiana - Detroit meydan muharebesinde NBA'i tüm dünyaya rezil eden kavgacıların başında geliyordu malumunuz. Bir sezona yakın bir süre , 73 maç ceza alarak NBA tarihinin de en ağır ceza alan oyuncularından biri olmuştu.
Bunun haricinde Artest'i saha dışında da bir kaç mevzusu bulunuyor.
Taraftarların aksine takımın sahibi Leslie Alexander bu konuda rahat. Alexander '' Artest eski o bildiğimiz Artest gibi değil , artık farklı. O değişti. Artık sahadaki performansına ve oyunculuğuna hiç etmediği kadar dikkat ediyor.'' demiş.
Ron Artest Sacramento'dayken şimdi tekrar birlikte çalışacağı koçu Rick Adelman'la 40 maç oynamış ve 16.9 sayı , 5.2 ribaund , 4.2 assist ( kariyerinin en yüksek rakamı ) gibi ortalamalar yakalamıştı. Ayrıca o yıl Artest tüm NBA'in en iyi savunma takımına seçilmişti.
Zamanında hip-hop müzik şirketi kuracağım , prodüktörlük yapacağım dolayısıyla bazı maçları kaçırabilirim diyen Artest bakın bu sefer neler diyor : '' Ben her daim görevime hazır olacağım. Adelman bana ne zaman ihtiyaç duyarsa çıkıp en iyi şekilde görevimi yapacağım. Bench'ten gelmek pahasına da olsa , 6'ıncı hatta 7'inci adam olmak pahasına da olsa ben yüzde yüz performansla takımıma faydalı olabilmek için çalışacağım.''
Geçen sezon 55-27'lik derecesine rağmen play-off'un ilk turunda elenen Rockets'in sahibi Alexander ise sözlerini : '' Bu adam bizi ihtiyacımız olan noktaya taşıyacak kapasitede biri. İlk beşte ve kenarda muhteşem oyuncularımız var. Bu kez zafer gerçekten yakın diye düşünüyorum.'' şeklinde bitirmiş.
Gel gelelim benim yorumuma :
Rockets Bobby Jackson ve Donte Greene'yi verdi , Artest'i aldı desek yeridir. Diğer oyuncular bu rotasyonda biraz çıtır çerez kalacağı için o kısma değinmiyorum pek.
Bobby Jackson tecrübeli bir oyun kurucu. Adelman'ın Kings zamanında da kadrosunda bulunuyordu ancak bu kez vedalaşmak durumunda kaldılar. Her neyse , diğer eleman , yani Greene söylentilere göre çok sağlam. Yalan yok ben izlemedim ama hakikaten kalburüstü bir oyuncu olduğu konuşuluyor.
Neyse , Kings cephesine hiç bakmayacağım keza onların ne yapmaya çalıştıklarını anlamak hiç hiç kolay değil.
Rockets cephesinden olay bence çok parlak gözüküyor. ( Yani aslında ben de sıkıldım takasları pozitif yaklaşımlarla yorumlamaktan , şimdilerde fiyasko gibi duran Shaq - Marion takasını bile zamanında TV'de nötür'e yakın '' bekleyip göreceğiz '' şeklinde yorumlamışım :) Bundan sonra daha sert ve acımasız olacağım söz :) )
Artest'ın söylediklerine pek kulak asmıyorum keza NBA'de imza attığı bunca fiyaskodan sonra onun söylediklerine inanmak ahmaklık olur.
Ancak bu kez Artest'in Rockets'ta başarılı olacağını işaret eden emareler onun yaptığı açıklamalardan ibaret değil.
Artest o en '' Artist '' haliyle bile bir kere Adelman'la muazzam bir uyum sağlıyor. Ona büyük saygısı var , hatta NBA'deki koçlar arasında Artest'i en iyi zaptedebilecek koçlardan birisi Adelman. Bunu Kings'te Adelman'la çalıştığı dönemde başardıklarından anlamak mümkün. O yıl imza attığı en büyük başarı savunma beşine seçilmesiydi buna da değineyim aşağıda bahsedeceğim çünkü.
Bunun haricinde Artest belki de ilk defa şampiyonluk yolunda bu denli kararlı ve korkutucu bir takıma çok çok önemli bir parça niteliği taşımak suretiyle geliyor. Rockets yıllar yılı savunma ekolüyle başarıyı kovalayan bir takım. Yao Ming ve Mutombo'nun kararttığı pota altı bir yana , ellerinde NBA'in bence şu an itibarıyle en iyi savunmacılarından Shane Battier var. Yani biri uzun ( hem de upuzun , zaten tüm tehdidi de buradan geliyor :) ) biri de kısa olmak suretiyle iki tane korkunç savunmacısı var Rockets'in. Bunun haricinde bir de '' hem uzun hem kısa '' denilebilecek , yine NBA'in en iyi savunmacılarından biri olduğunu düşündüğüm Artest'i takıma katmak akıllıca bir hamle gibi gözüküyor aslında.
Şimdi onların sahada Battier - Artest - Ming gibi üç baş belası savunmacısı olacak. Bu üç oyuncunun aynı zamanda birer skor makinesi olduğunu da belirtmekte fayda var.
( İşi T-Mac'e falan da getireceğim ama bu sefer bu yazı Artest Rockets'ta ne yapar ? 'dan çok Rockets analizine döner. O başka zaman , şimdilik yalnızca Artest :) )
İşin savunma boyutunda aklı başında bir Artest'in savunma temelleri üzerine oturtulmuş bir takımda harikalar yaratabileceğini düşünüyorum.
Öte yandan işin hücum boyutunda da muazzam bir ışık parıldıyor.
Adelman Kings'teyken Artest'i SG , SF , PF ve C olmak üzere tam 4 pozisyonda birden oynatmıştı hatırlarsanız. Hepsini bir kenara bırakın ve düşünün. Şu Rockets ki yıllardır inim inim inliyor '' Allah'ım ne olur adam gibi bir 4 numara ... '' diye. Geçen yıl 20.5 sayı ortalaması yapmış iri kıyım bir Artest'ten iyisi şamda kayısı vallahi.
Her neyse , bu güzel cumartesi sabahından kendimi ve sizleri uzun uzadıya daha fazla yormak istemiyorum. Uzun lafın kısası bence Artest Rockets'a '' cuk '' oturdu ve kendisi de bunun farkında. Şayet adam akıllı oynar ve şu yukarıda söylediği sözlere sadık kalırsa Rockets bu sezon play-off'ta bir kaç tur birden geçebilir.
Tabi bu biraz da Artest için çok uzaklardan , Çin'lerden '' Takım kimyasını bozabileceğini düşünüyorum , bilmiyorum ya valla sakata binebiliriz aslında '' gibisinden bir açıklama yapan Yao Ming'in ve şu aralar pek ortalıklarda gözükmeyen T-Mac'in sağlık durumlarına bağlı.
Sevgi & Saygı vesselam ... Hepimizin kandili mübarek olsun ;)

Dinamo Moskova bombayı patlattı !

Jannero Pargo Rusya yolcusu

Tesadüfen denk geldim , ESPN'de teyid ettim. Uzun süredir NBA oyuncularına kanca atan , hatta bu yaz ortaya çıkan '' NBA'den Avrupa'ya '' furyasını başlatan takımlardan biri haline gelen Dinamo Moskova , New Orleans Hornets'li Jannero Pargo'yu renklerine bağlamış.

28 yaşındaki oyuncu 1 yıl için Dinamo'dan 3.5 milyon dolar alacakmış.

Kariyerinde Lakers , Raptors , Bulls ve Hornets takımlarında forma terleten Pargo, yakından tanıdığımız David Blatt'in koçluğundaki Moskova ekibinde NBA'den D.Moskova'ya geçen bir diğer oyuncu olan Bostjan Nachbar , Sergey Monya ve Hollis Price gibi isimlerle aynı formayı giyecek.

Spurs , Hawks ve Hornets'ten yeni kontrat teklifleri alan ancak Avrupa'yı tercih eden Pargo'nun menejeri Mark Bartelstein konuyla ilgili : '' Bir an olsun düşündük ve bunun harika bir fırsat olduğu kanısına vardık.Pargo yalnızca bir yıl orada kalacak ve gelecek yıl yeniden serbest kaldığında ne yapacağına karar verecek. Bu transfer onun NBA'e veda ettiği anlamına gelmiyor '' demiş.

E hayırlı olsun her iki tarafa da ne diyelim başka. Bu sene Avrupa baya bir renkli olacağa benzer.

NBA'de dev takas !

Tam 6 oyuncu takım değiştirdi !


Geçtiğimiz hafta içerisinde Cleveland Cavaliers, Milwaukee Bucks ve Oklahoma City arasında gündeme gelen takas gerçekleşirken, altı oyuncu takım değiştirdi.

Cleveland Cavaliers, gerçekleşen takas sonrasında 5 yıllık $51.5milyonluk kontratı bulunan Mo Williams'ı kadrosuna dahil ederek önemli bir dış skorere sahip oldu. Milwaukee Bucks ise veteran Damon Jones ile birlikte oyun kurucu Luke Ridnour ve Adrian Griffin'i aldı. Takasta üçüncü takım olan Oklahoma City, Cavaliers'dan eski bir ilk sıra seçimi olan Joe Smith ve Bucks'dan eski smaç şampiyonu Desmond Mason'ı kadrosuna kattı.

Gerçekleşen takas sonrası bir açıklamada bulunan Cavaliers Genel Menajeri Danny Ferry, "Mo çok önemli bir skorer. Özellikle bizim dış atışlarda yaşadığımız soruna yardımcı olacaktır. O önemli atışları sayıya çevirebilecen oyuncu. Ben onun oyununu seviyorum" dedi.

Bucks Genel Menajeri John Hammond ise, "Bizim Michael Redd ve Richard Jefferson gibi iki önemli forvet oyuncumuz var. Ve bu iki oyuncuyu iyi oynatabilecek bir Luke Ridnour'u kadromuza kattık. O geçmişte Ray Allen ve Rashard Lewis ile birlikte oynamıştı. Bu nedenle bizim organizasyonumuza önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz" açıklamasında bulundu.

Joe Smith ile Desmond Mason'ı kadrosuna katan Oklahoma City'de ise GM Sam Presti, yapmış olduğu açıklamada, "Biz takımımızın gelişmesi için önemli bir hamle gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz. Hem Smith hem de Mason'ın tecrübelerine ihtiyacımız bulunuyor" dedi.

kaynak : basketbolseverler.com

NBA'de yazın son bombalarından biri daha patladı. 3 takımı da doğrudan etkileyebilecek mantıklı bir takas olmuş. Detaylı yorumu hazırlayınca yayına vereceğim. Ancak daha yayınlanmadan blogumuzun gündemine otursun hele şu takas. Anketi oylayın ;)

12 Ağustos 2008 Salı

Bak şu konuşana !

Karşınızda Michael Beasley !

ESPN Muhabirlerinden Chris Broussard , Miami Heat'in çaylak yıldız adayı Michael Beasley'le 15 dakikalık keyifli bir söyleşi yapmış. Bize de çevirip derleyip blogumuzda yayınlamak düşer ;)

Chris Broussard Beasley'in saha dışındaki renkli kişiliğine ve gevezeliğine değinerek '' Basınla arasının çok iyi olacağını '' vurgulamış. Keza Beasley'den laf koparmak pek de zor gibi gözükmüyor.

Play-off'lardan başlamışlar sohbete.

Broussard: Miami, bu yıl oldukça umutlu. Sence yeniden play-0ff'lara dönebilecek misiniz ?

Michael Beasley: Evet.

Broussard: Sence bu düşündüğün kadar kolay olacak mı ?

Beasley: Evet aslında play-off'lara katılmak o kadar da kolay bir şey değil tabii ki de. Ancak bana sorarsanız biz bir takım olarak birlik olup oynamamız gerektiği gibi oynasaydık geçen sene dahi play-off yapabilirdik. Bu sene bunu başarabilirsek play-off pek de zor lokma sayılmaz.

Broussard: Sence en iyi kısa forvet - Michael Beasley mi Shawn Marion mı ?

Beasley: Ahah hadi adamım ! ( gülüyor )

Broussard: Bu yıl Power Forvet mi oynayacaksın ?

Beasley: Valla ne oynadığımı ben de bilmiyorum. Hey Shawn,hey adamım. Üzgünüm ama bu soruya Beasley daha iyi diye cevap vermem gerekiyor ( gülüyor ... ) Buna rağmen Shawn'ın sayı ortalaması benden yüksek olacaktır bu yıl.

( Daha sonra basketbol dışındaki konulardan konuşmaya başladık.)

Broussard: Basketbol dışında da hayallerin var mı ? Mesela oyunculuk , komedyenlik gibi. Bu konuda yetenekliymişsin gibime geliyor.

Beasley: Her şeyi yapabilirim. Hey, TV programcıları , film prodüktörleri , Sean John, ya da herhangi biri -- Aradığınız adam benim. Oyunculuk yapabilirim , şarkı söyleyebilirim , rap yapabilirim.. Mmmmm ... Ya da bir dakika ... Şu an şarkı söyleyemem yahu , olmuyor beceremiyorum sanırım.

Broussard: Shaq'ten daha iyi rap yapabilir misin ?

Beasley: Ah , evet kesinlikle. Bu , bu yaz Shaq hakkında söylediğim 6'ıncı şey olacak.. Ciddi söylüyorum daha fazla kaşınmak istemiyorum. Ama ondan daha iyi Rap yaparım.

Broussard: Kobe hakkında yaptığı freestyle'a ne diyorsun ?

Beasley: Gayet eğlenceliydi. Ama bilemiyorum tabi sonuçta Kobe ve o birlikte uzun bir süre oynadılar ve saha dışında neler yaptıklarını nasıl vakit geçirdiklerini bilemiyorum. … Ama harbiden sıkı rap'ti ha (gülüyor). Yok yok hayır değildi , Çünkü Kobe'den bahsediyordu.Kobe kobe beni düşünüp çıldırma ! Hahah ... İyi rapti , bence ...

Broussard: Evet beat'in üzerinde uzun süre şaşırtıcı bir şekilde freestyle yapabilmesi gayet etkileyiciydi.

Beasley: Öyle mi dersin ? Arasıra tekliyordu ama ?

Broussard: Evet tekliyordu nakaratlarda falan ama etkileyiciydi ha ?

Beasley: Hey hey bir dakika sen beni kafalamaya çalışıyorsun galiba , hey Shaq benim suçum yok ben demiyorum bunları hepsini o söyledi ! :)

(Beasley bu eğlenceli sohbeti kısa zamanda yapacağı bir rap'i ESPN'de yayınlatacağını söyleyerek bitirdi. Sanırım bu hafta perşembe günü yayınlanacaktır. Bekleyelim bakalım.Ligin yeni yüzü Beasley'in hep böyle şen şakrak kalarak lige yeni bir renk katması dileklerimizle ... )

9 Ağustos 2008 Cumartesi

Para para para !

İstemem yan cebime koy !

Avrupa kulüplerinin NBA'den yıldız getirtebilmek adına gözden çıkardığı rakamların 3 yıl için 20 milyonlarla başlayıp yıllık 50 milyonlara kadar varmasının ardından NBA yıldızları da her şeyi bir kenara bırakıp Avrupa yollarına düşmek pahasına '' Neden olmasın ? '' demeye başladılar.

Eeeh , dedik ama para konuşuyor diye değil mi ?

Lebron , Kobe ve Carmelo. Üçü de NBA'de bir takımın çehresini komple değiştirip kaderini yazabilecek potansiyelde tipler. Emekli olup yere göğe sığmayan paralarını yerken muhtemelen birer Hall of Hame üyesi olacak oyuncular.( Carmelo'dan biraz şüpheliyim ama özünde yatan potansiyel hala bir şeyler vaadediyor ! )

Geçtiğimiz hafta içerisinde ortalığı kasıp kavuran bu furyaya onlar dahi kayıtsız kalamadılar.

Bugün itibarıyle 2010'da kontratı bitecek olan , şimdiden karaborsaya düşmüş Lebron '' Bir yıl için 50 milyon doları verirlerse gelirim '' demiş durumda. Kobe'nin daha önceki beyanını biliyoruz , bu sefer de doğup büyüdüğü İtalya için '' Neden olmasın ? '' demiş. Carmelo da bugün olimpiyat basınına yaptığı açıklamada '' Birileri size bir yıl için 40-50 milyon teklif ediyorsa bunu değerlendirmeye almanız gerekir '' demiş ve böyle bir şeyin olması durumunda kesinlikle değerlendireceğini vurgulamış.

Hadi Kobe'yi anladık , adam NBA'de kazanabileceği bir çok şeyi genç yaşta elde etti zaten.( Şampiyonluklar , MVP'likler , All Star aboneliği ve hatta MVP'liği ve daha neler neler ) Da size ne oluyor ? :)

Hemen söyleyeyim. Para ve lüks konuşuyor.

Avrupa'da bir sezon dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçer. Liglerde oynanan maçlar eminim NBA'deki günlük idmanlardan bile hafif kalır bunlara. Uluslararası düzeyde maçlara da sıradan bir NBA maçındaki performansları fazla bile gelir. Üstüne üstelik bir haftada maksimum 2 ,taş çatlasın 3 maç yapılıyor. Uzun uçuşlar seyahatler yok. Falan filan , şu yazıyı okuyan biri rahatlıkla kıyaslıyordur herhalde NBA'le Avrupa fikstürünü. Uzun uzun anlatmayayım şimdi.

Öte yandan ülke ve kıta çapında görecekleri ilgi , ABD dışında bir yerlerde onlara rüya gibi geçen bir tatil havası yapsa gerek.

Sadece ve sadece 1 yıl için herkesin sizi krallar gibi ağırladığı bambaşka bir dünyaya gidiyorsunuz , ortalama bir performans grafiğiniz tüm kıtanın en iyisi olmanıza yetiyor ve bunun karşılığında 50 milyon dolar alıyorsunuz !

Eminim bugün dünyada bir çok profesyonel basketbolcu şu saydığım şeyler için cebindeki parasına bile kıyabilir :)

Sevgi & Saygı vesselam ...

Josh kalıyor !

5 yıl için 58 milyon dolara yeniden Hawks'ta


Free Agent piyasasının en gözde isimlerinden Josh Smith , takımı Hawks'ın Memphis Grizzlies'ten gelen 58 milyon USD'lik teklifi karşılaması üzerine takımında kaldı.

İçine sindi mi bilemem ama Josh Atlanta'da iyiydi. Açıkçası Hawks konseptine '' cuk '' oturan bu oyuncunun Atlanta'da kalmasına sevindim. Hem Hawks adına hem kendi adıma. Onu Hawks formasıyla Hawks düzeninde izlemek gerçekten keyif verici. Josh genç bir takım olan Atlanta'da oyunun her iki yönünde de büyük sorumluluk alıyor. Fiziksel özelliklerini ve korkunç cesaretini en yüksek seviyede kullanıyor. Atletik bir oyuncu olarak çemberi sonuna kadar zorluyor , savunmada ise tam bir baş belası , asla sınanmaya gelmiyor. Üstelik çok genç ve Joe Johnson'un gölgesinde kalmış olması onun takım içi liderliğini gizliyor , bu da maliyetini dişe dokunur oranda düşürüyor. Iguodala için 70+ Milyon dolarlar konuşuluyor. Okafor ve Deng çoktan bu rakamların fazlasına imza attılar bile.

Uzun lafın kısası ; Josh'a az bile !

Memphis için 58 milyonun tam dengi olabilir ama Hawks ve Hawks konsepti için , Hawks'ın geleceği için Josh olduğundan çok daha değerli diye düşünüyorum.

8 yıl sonra gelen Play-off macerasında , ve NBA şampiyonunu ilk turda 3 kez yenme başarısında onun imzası en az JoJo kadar belirgin.

Fena değil diyebileceğimiz şutuyla oyununu iyiden iyiye bir bütün haline getirdi Josh.

E bundan iyisi şamda kayısı !

Bu satırları yazmaya başlamışken bir ara aklımdan '' aslında tartışılması gereken şeyin Hawks'ta başarılı bir sezon geçiren Smith'in neden Philadelphia'nın kapısını çaldığı sorusu''ydu.

Satırlar ilerledikçe kendi sorumun cevabını buldum sanırım.

Josh ve menejeri , yukarıda yazdığım herşeyin fazlasıyla farkında. Iguodala'ya şapur şupur demeye hazırlanan Sixers'ın ona yarabbi şükür demeyeceğini düşündü herhalde :) Ayrıca Sixers'taki mevcut ve gitgide gelişen düzen de ona Hawks'taki havayı aratmayacağa benziyordu bu yıl.

Sixers'tan ne haber ?

Hala Iggy'le anlaşmayan , ve bir türlü ne yapacağını kestiremediğimiz Sixers yönetimi Josh'un çaldığı kapıyı açmadı ancak buna duyarsız kaldığı da söylenemez. Geçenlerde kaleme aldığım bir yazımda Iguodala'yla neden hala anlaşmadıklarını yazmış , olası bir Josh Howard senaryosundan söz etmiştim. Her iki Josh da aynı pozisyonun oyuncuları. Ortak yönleri olduğu söylenebilecek oyuncular.

Belki bu bize Smith'i istemeyen , Iggy'le de hala anlaşmayan Sixers'ın ne yapmak istediği konusunda bir fikir verir.

Sevgi & Saygı ...

Günün resmi

Yorumsuz


8 Ağustos 2008 Cuma

Şov başlıyor

Hazır mısınız ? Çin'in Pekin şehrinde düzenlenen Olimpiyatlar muhteşem bir açılışa sahne oldu. Tabi bu görkemli açılışta objektiflerimiz bizi enterese eden kısma , basketbola dönük ;)

Favori yine açık ara Rüya takım gibi gözüküyor. Rüya takımın en büyük kozu olarak da Kobe Bryant lanse edilmiş. Rüya takım son 10 yılda yaşanan tökezlemelerin ardınan sütten yanan dilin farkına vardı ve bu yıl muazzam bir kadro kurdu , demeyeceğim. Keza onlar her zaman muhteşem kadrolar kuruyorlar :) Önemli olan doğru kadroyu doğru biçimde oynatabilmekti. Onlar da bunu başarabilmek adına oldukça doğru işler yapmışa benziyorlar. ( Bu konuyla ilgili Murat Murathanoğlu imzalı , NBA Türkiye'nin yeni sayısındaki yazıyı okumanızı öneririm. Muazzam bir analiz ! ) Her biri All-Star kalibresindeki oyuncuların , tek bir takımda tüm sıfatlarından sıyrılıp birer görev adamı gibi oynadıklarını izlemek gerçekten keyifli. İşte bu yaz bir kez daha bu keyfe haiz olacağız. Ancak akıllarda yine şu kuşku var :

Yükselen Avrupa Ekolü Amerikan Rüyasını bir kez daha söndürebilir mi ?

İşte bu , bu sefer zor gözüküyor ama imkansız değil. Rusya'nın son Avrupa şampiyonasında İspanya'ya yaptığını , İspanya'nın başını çektiği 1-2 takım ABD'ye yapabilir.

Merakla bekliyoruz ...

Hele Şükür !

Jason Williams Clippers'ta



Evet haberi duyunca hele şükür dedim. Keza Clippers'ın da , J-Will'in de durumu muallaktı.

Livingston'u kaybettiği günden beri oyun kurucu davasında yüzü gülmeyen Clippers bu sezon yaptığı muhteşem takviyelere karşın elindeki (bence) adam akıllı tek oyun kurucu olan Brevin Knight'ı Utah'a kaptırmıştı. Yeniden yapılanan Clippers'ın oyununu Baron Davis'in kuracağını düşündükçe '' vah vah '' demekten kendimi alamıyordum. Neyse ki şimdi en azından Knight'ın boşluğuna alternatif teşkil edebilecek tecrübeli bir oyun kurucu olan Jason Williams'la anlaştılar. Hoş bu da PG açığına derman değil ya neyse , hiç yoktan iyidir dedirtiyor hala Clippers dümeni.

Öte yandan Williams'ın perspektifinden de güzel oldu bu gelişme. Tecrübeli oyuncu PG açığında kariyerini yeniden aydınlığa kavuşturacak fırsatlar ve süreler bulabilir. Son zamanlarda adı Avrupa takımlarıyla anılıyordu J-Will'in , kısmet Los Angeles'aymış.

Ne diyelim hayırlı uğurlu olsun.


7 Ağustos 2008 Perşembe

Küçük fırtına çizmede !

Boykins Virtus Bologna'yla anlaştı

Haberi dün salsabasket.net'te okumuştum ama iyice ayyuka çıkmasını bekledim bloga girmek için.

Evet , NBA'den Avrupa'ya geçenler kervanına NBA'in en ilginç oyuncularından biri olan Earl Boykins de katıldı.

İtalya'nın Virtus Bologna takımıyla anlaşan Boykins'in 1 yıl için 3.5 milyon dolar alacağı öğrenildi.

İtalyan ligini son dönemde ( Air Avellino ve Montespachi Siena haricinde ) pek takip etmiyorum. Bu açıdan lig perspektifinde bir şey söylemek güç ancak gerçek olan şu ki NBA'in küçük dev adamı Virtus tribünlerini bir hayli renklendirecektir. Khalid El-Amin'in Beşiktaş ve Telekom'da , Marques Green'in Ted Kolej'de yaptığı etkiyi ve Türk Basketbolsevere bıraktığı sempatiyi düşününce Boykins'in getirecekleri hayal sınırlarımı zorluyor açıkçası.

Parkede işin boyutu bambaşka olacak. Boykins değil Avrupa ligleri , dünyanın en atletik,hızlı ve idmanlı oyuncularıyla dolu NBA'de bile hızıyla fırtına gibi esiyor , o boyuyla posuyla neredeyse canı her istediğinde skor üretiyordu ya da ürettiriyordu. Şimdi çizmede neler yapacağını düşünmek bile heyecan verici :)

Bir kaç aya kalmaz hepimiz onu konuşmaya başlar , Virtus Bologna'yı bol bol anarız , şimdiden söylüyorum ;)

Bu arada unutmadan , bilmeyenler için söyleyelim , Earl yalnızca 1.65 boyunda

6 Ağustos 2008 Çarşamba

En gözde Free Agent'lar !

Serbest / Sınırlı
ESPN Kaynaklı tam FA listesi için tıklayınız

Dirk Nowitzki

Kafasında sadece olimpiyatlar var


Ee görünen köy kılavuz istemez ...

Değil mi ? :)

Bu arada yeri gelmişken , dün gazetede okudum dikkatimi çekti. Sabah gazetesinde dün yayınlanan haber Almanya Milli Basketbol Takımıyla dişe dokunur bir başarı elde edemeyen Dirk Nowitzki'nin yıllık 14 Milyon Euro kazandığını , 6 dünya şampiyonluğu ve olimpiyat madalyaları bulunan ( hangi ülke olduğunu hatırlamıyorum ) Kanocuların ise olimpiyatlara gelmek için ordudaki görevlerinden ayrıldıklarını ve olimpiyatlardan sonra yeni birer iş bakacaklarını örnek göstererek olimpiyatlardaki maddi dengesizliği vurgulamış. Olimpiyat komitesi ise buna bir son verileceğine dair bir şeyler zırvalamış , artık nasıl son vereceklerse :)

Arz - talep meselesi , hatta tam anlamıyla talep meselesi , her neyse uzun hikaye vesselam.

Şimdilik akıllarda sadece olimpiyatlar var.

En azından Nowitzki'nin aklında , hatta kafasında ;)

Iguodala'yı göndermek ?

İlginç bir senaryo
Yabancı bir kaynakta okudum dikkatimi çekti. Sahi ya , bu sezon kadrosuna Elton Brand'i katarak dikkatleri üzerine çeken Philadelphia Sixers , takımın halihazırdaki süperstarı sınırlı Free Agent konumundaki Andre Igoudala'ya neden hala yeni bir teklif yapmadı ?

Ağustos'un ilk haftasını devirdik , Sixers taraftarları forumlarda , board'larda bas bas bağırıp Iguodala'nın takımda tutulmasını isterken Sixers yönetiminden hala somut bir hamle gelmemesi kafaları karıştırıyor.

AI'ın 6 yıl için 75 Milyon dolar civarı bir kontrat istediği konuşuluyor.

İşte bu noktada kafalar karışıyor. Sixers Iverson'un gidişinin ardından '' Yeni Kral '' gözüyle baktı Iguodala'ya ve o günden bugüne genç skorer takımın liderliğini üstlendi. Ancak şimdi Elton Brand var , Beklenenden fazlasını yapan bir Willie Green , gelişimine devam eden L.Williams , dümende Andre Miller ve parlak bir geleceğe gebe Thaddeus Young. Tabi Dalembert'i de unutmamak lazım.

Görünüşe bakılırsa Sixers eskisi kadar bel bağlamamış Iggy'e.

Bu durumda kendi takımlarında topun ağzında olan bir çok isim gündeme geliyor. Her birine birer dedikodu denilebileceği gibi ciddiye alınabilecek bir senaryo da kafama takılmadı değil.

Dün yine saha dışı bir olayla gündeme gelen Josh Howard'ı yazmıştım hatırlarsanız.

Mavericks'in sahibi Mark Cuban , işin ticari boyutunu harikulade değerlendirip tam anlamıyla iş yapan bir patron. Aslına bakarsanız Howard'ın topun ağzında olmasının sebebi de bu. Arabasıyla Drag yarışlarına katılıp ceza yedi , ya da arabasında marihuana bulundu diye All-Star kalibresindeki bir oyuncu küt diye şutlamaz kolay kolay bir NBA takımı. ( Ona bakarsanız Iverson'un , Carmelo Anthony'nin , Jamaal Tinsley'in , hatta Kobe Bryant'ın bile silah , darp , uyuşturucu bulunma , tatsız olaylara karışma ve hatta tecavüz gibi vakaları var ! ) Cuban işe bilet-kombine tarafından bakıyordur muhtemelen. Ve onun için kendi gözünde iyiden iyiye cıvımış 28'lik bir Howard , Kidd'le muazzam bir uyum yakalayıp Mavs taraftarlarını ayağa kaldıracak daha genç bir Iguodala'yla rahatlıkla takas edilebilir bu perspektiften bakıldığında.

Willie Green + Andre Igudodala = Josh Howard gibi bir senaryodan söz ediyorum vesselam.

Bu senaryonun gerçek olması durumunda Mavericks Kidd'in yanına Richard Jeffersonvari hızlı , atletik ve skorer bir oyuncu katacak. Sixers ise Iguodala'ya 6 yıl için 75 milyon ödeyip takımın geleceğe yönelik hamleler için kullanacağı salary cap'i peşin peşin doldurmaktansa , yüklü kontratıyla bu salary cap kontrolünü kaybettirmesi muhtemel bir Iguodala'ya nispeten kendi şutunu yaratabilen , savunması güçlü , yeni bir başlangıca hazır , biraz daha yaşlı Howard'ı alacak.

Senaryonun gerçekleşebilmesi adına sayılabilecek bir çok faktör var ancak yazı zaten uzun oldu , sizleri daha fazla yormayayım :) Gerçekleşmemesi içinse Philly'de çok popüler olan Iggy'yle yeniden anlaşılması gösterilebilir. Bunun dışında gayet makul gibi görünüyor ancak şimdilik sadece bir senaryodan ibaret.

Her iki oyuncunun durumunun da hala muallakta olması işin en gizemli ve merak uyandırıcı tarafı.
Bekleyip göreceğiz.

5 Ağustos 2008 Salı

Para konuşuyor

40 Milyon'u ver , Kobe'yi getir !

Uzun süredir adı Maccabi'yle anılan Jason Williams , Maccabi'nin kaşla göz arasında Carlos Arroyo'yla anlaşmasının ardından muhtemelen NBA'de kalacak , ya da çok sürpriz bir şekilde hiç hesapta olmayan bir Avrupa ekibiyle anlaşacak gibi gözüküyor.

Enteresandır ki Green senaryosu dahil dakikalardır NBA oyuncularının Avrupa'ya gitme senaryolarını kaleme alıyorum. Bu kısa basketbol yazarlığı maceramda bir ilk desem inanır mısınız ? Hatta bana sorarsanız ( Dominique Wilkins'in Yunanistan'a gelmesi gibi istisnalar haricinde ) belki de benim yaşım kadar Basketbol yazmış kimseler bile belki de ilk defa bu yaz bu tip bir şeyi kaleme alıyorlar. Hani 1-2 olur gelir geçer dedik ama en son patlayan bombalar işin ciddiyetini gayet güzel ortaya koyuyor.

Bugün şöyle bir soruştursanız NBA'in en iyi 2 oyuncusu kimdir diye , herhalde bir çoğundan Kobe ve Lebron cevaplarını alırsınız.

Evet bu yaz bu ikisinin bile adı Avrupa'yla anıldı !

Childress'a 3 yıl için 20 milyon ödeyen Olympiakos , 2010'da kontratı sona erecek olan Lebron James'e yıllık 20 milyon verebileceğine dair fısıltılar sızdırmış piyasaya. Öte yandan Kobe'ye sormuşlar Avrupa'ya gelir misin diye , '' 40 kağıdı verirseniz neden olmasın ? '' demiş. E o zaten babadan aşina İtalya'lara falan. Ama gene de Kobe Kobe'dir arkadaş , hani 40'ına kıysan formayı giydirirsin. Vay be , yıllar sonra görüyoruz ki basketbol sadece NBA'de oynanmıyor.

Money Talks vesselam ...

:)

Avrupa Green'i de istiyor

İster misiniz Türkiye'ye gelsin ?


Efendim duyduk ki Gerald Green de Avrupa'dan muhteşem teklifler alıp düşünenler arasındaymış. Takım ismi göremedim hiç bir yerde ancak doğrudur. Green tam NBA'de fıslayıp Avrupa'da fırtınalar estiren oyuncu profiline uygun bir oyuncu. Ayrıca fazlasıyla genç ve atletik.

Bilmem size de bir şey anımsattı mı bu ?

Fenerbahçe Ülker desem ?

Aklıma gelmedi değil vallahi.

Fenerbahçe Ülker James White ile benzeri bir hamleyi zamanında yapmıştı , ancak bunun saha içinde pek de işe yaradığı söylenemez.Sarı Lacivertliler White'tan hiç bir zaman umdukları performansı tam anlamıyla alamadılar. Her neyse , Josh Childress'lar , Carlos Delfino'lar çatır çatır Avrupa yolunu tutarken Solomon'dan sonra Kinsey'in de gidişiyle '' Eee şimdi ne olacak peki ya ? '' dedirten Fenerbahçe Ülker , ister misiniz patlatsın Green bombasını ?

Maliyeti yüksek de olsa değer. Gözümüz gönlümüz açılır vallahi. Green'i NBA'e pek yakıştıramadım keza büyük bir skor potansiyeli olması rağmen bir türlü gerekli verimliliğe kavuşamadı. Ancak Avrupa'ya gelse seyrine doyulmaz yalan yok. Hele TBL'de ... Akıllara zarar smaçların ardından tribünlerin alacağı şekilleri düşünmemek elde değil. White'ınkini aratmayan bir performansla slam dunk şampiyonu olacağına da şimdiden bahse girerim. Keza o da tıpkı White gibi NCAA'de inanılmaz bir resital gecesiyle slam dunk şampiyonu olmuştu.( Lisede de olabilir yanlışımız olmasın , youtube nimeti vasıtasıyle izleyebilirsiniz.)

Hem Fenerbahçe'nin yeni skor gücü olur , hem yaratıcı gücü olur , kendi pozisyonuyla kendi ekmeğini çıkaran , sorumluluk sahibi oyuncu olur , hem de Tanjevic'in genç oyuncu furyasına uyar.

Bence Aziz Yıldırım bunu bir düşünsün :)
Uzun uzun anlatılır ama özet geçtim kısaca ben ; velhasılkelam Green fırsatının değerlendirilmesi nokta atışı olur Fenerbahçe için.
Bence ...

4 Ağustos 2008 Pazartesi

TV'de Basketbol

Ünlü basketbolcu sırlarını paylaşacak

'' Kürşat Başar'la yaz sohbetleri '' programının bu akşamki konukları Milli Basketbolcolu Hidayet Türkoğlu , şarkıcı Kamuran Akkor ve müzisyen Vasfi Uçaroğlu var.Kariyerine Orlando Magic'de devam eden Türkoğu programda başarısının sırlarını anlatıyor.

CNN Türk 20:30
Kaynak : Sabah gazetesi

Step Brothers !!! ( Fragman )



Ne olduğunu hala çözebilmiş değilim ama çok eğlenceli ve enteresan olduğu kesin :)
İzleyin :