12 Ağustos 2015 Çarşamba

Gelmiş geçmiş en 'iyi' oyuncu: Dirk Nowitzki


Fazla söze gerek yok; muazzam bir Dirk Nowitzki belgeseli... Tepeden tırnağa her dakikasının etkileyici olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Ama şampiyonluk ve MVP geldiğinde; Dirk'ün kişisel antrenörü ve yakın dostu Holger Geschwindner'in tribünlerdeki ağlamaklı halinin tarifine benim lisanım yetmeyebilir. Draft gecesi adı 9. sırada anons edildiğinde hemen herkesin 'kim bu çocuk' dediği, bir futbol ülkesinin alt sınıf basketbol liginden gelmiş bir uzunun (itiraf edin; bugün böyle biri 9. sıradan seçilip NBA'e gelse ve Dirk'ün ilk 1-2 sezonda yaşadıklarını yaşasa Andrea Bargnani, Darko Milicic gibi yaftalarla linç ederiz adamı..) ligdeki ilk döneminde ne denli zorlandığı ve bunların üstesinden nasıl geldiği önemli detay. Ancak beni en çok etkileyen kısım, Mavericks'in P&R ekibinin ısrarlı ''Dirk, gitmemiz gerek'' talimatlarına kulak asmama pahasına gelen geçen herkesin her talebini kabul edişiydi.

Buna bizzat şahit olmuştum. Hala da düşündükçe tüylerim diken diken oluyor. NBA tarihinin gelmiş geçmiş en skorer 7. oyuncusu. Omuzlarında All-Star ve MVP apoletleri, parmağında şampiyonluk yüzüğü var ve bu videonun Punk'd kısmında da dendiği gibi; muhtemelen NBA'in en iyi karakteri o.

2014 NBA Play-Off'larının ilk turunda, ezeli rakipleri olan Spurs'e karşı bir iç saha maçı kaybetmişlerdi. Vince Carter'ın son saniye üçlüğüyle korunan saha avantajı bir anda kayıp gitmişti ve böyle bir gecenin sonunda herhangi bir Mavs oyuncusuna basın toplantısında dahi bir şeyler sorabilmek cesaret gerektirirdi. İki Alman gazeteci arkadaşımla birlikteydik; basın toplantısının ardından Dirk'ten kibarca ricada bulunup röportaj talep ettik ve adam, toplantı odasının koridora çıkan kısa geçitteki kaldırım tadındaki eşiğine havlu, şort, terlik üçlemesiyle oturup neredeyse 45 dakika bizimle sohbet etti. Aynı Dirk, yine kaybedilen bir sonraki maçın sonunda takım otobüsüne yürürken ricamı kırmayacak ve kayıttaki kamerama dönüp Türk basketbol severlere selam gönderecekti.


İnanılmazsın be adam; NBA şöyle dursun, genel olarak spor dünyasının en iyi karakteri olabilirsin sen.

7 Ağustos 2015 Cuma

Kevin Garnett kuralları


NBA tarihinin en arıza karakterlerinden birinin takım içindeki çılgınlıkları, takım arkadaşlarından soruldu


Amerikalılar, bizim 'devrecilik' dediğimiz olaya bayılıyor. Sosyal hayatlarında, iş hayatında ya da bürokraside demokratik bir profil çiziyor gibi görünseler de üniversite hayatı, spor kulüpleri gibi daha kapalı zümrelerde gruplaşma ve grupların kendi içinde devrecilik oynama olayları son derece popüler. 'Fraternity' denen şeyi araştırın derim. 'Yok şimdi üşendim' derseniz kısaca anlatayım: Üniversitelerde her ne kadar suç odaklı olmasalar da çete tadında, çete formlarıya çalışan gruplar var. Bazıları ülke çapında... Bu gruplara katılmanın birçok avantajı var. Partiler, üst sınıflardan gelen ders notları, (hoş herkesin iyi kötü bir araba sahibi olduğu ABD'de pek olmaz ya) araba lazım olması durumunda herkesin elini cebine atıp 'yakala' demesi, her türlü nakit sıkıntısına anında çözüm, her şehirde konaklayabileceğiniz bir yığın ev olması gibi... Ama fraternity'nin bir parçası olmak için de sağlam bedeller ödeniyor. Onlara sadakatinizi gösterebilmek adına 'Asla yapamam' dediğiniz, Jackass tadında bir sürü iğrençliği talep edebiliyorlar. En insaflı olanları ise parti sonrası evi toplama, arabaları yıkama vs. ayak işleriyle geçiştiriyor. İnsafsız olanların örneklerini burada yazmaya niyetim yok. Burası benim blogum, liveleak değil.

Dolayısıyla NBA oyuncuları da çaylak yıllarında ve o yılı takip eden birkaç yıl boyunca NBA'de karşılaşacakları bu devreciliğe bir nevi talimliler. Geçen yılı Brooklyn Nets'te tamamlayıp bu sezon Portland Trail Blazers'ın yolunu tutan Mason Plumlee gibi... Lige 2013 NBA Draftı'nın 22. sırasında adım atan 1990 doğumlu oyuncu, katıldığı bir TV programında lig tarihinin en orijinal karakterleri arasında gösterilen, 1995'ten beri NBA'de forma terleten ve NBA tarihinin kulüp kontratlarından en çok para kazanan oyuncusu (ki bu, 2016'da gelmeye devam edecek olan astronomik kontratlardan sonra illa ki değişecektir) konumundaki Kevin Garnett'le ilgili ilginç anılarını paylaştı. İşte yukarıda paylaştığım videodaki anıların Türkçe satır başları:

- ''Geçen yılın başında, preseason maçlarına giderken bir keresinde takımdaki genç elemanlar boombox'ı uçağa getirmeyi unutmuşlar. Ben o zaman ligdeki ikinci yılıma giriyorum, yani artık bir çaylak değilim ama yine de bu genç elemanlar listesindeyim. KG hepimizi uçaktan indirip asfalta dikti ve uçak hazır olana kadar orada bekledik.''

- ''Çaylak sezonumdayken ilk defa takımla seyahat etmek üzere uçağa gidecektim. Yeni olduğum için geç kalmak istemedim ve uçağa en erken ben bindim. Hostes bana crabcake (Türkçe karşılığı yok bunun, değişik bir atıştırmalık türü, google'layın) isteyip istemediğimi sordu. Ben de 'elbette olur tabi' dedim. Yemeye başladım sonra yaşça büyük oyuncular uçağa geldiler. KG yemeğimi bu abilerden önce sipariş etmemden hoşlanmadı. Yemeği önümden alıp Reggie Evans'a verdi ve uçak kalkana kadar diğer takım arkadaşlarıma yemek ikram etmemi söyledi.. ''

('Buradan devam edelim bu iş iyi sardı; biz sabaha kadar dinleriz sen anlat kardeşim. Zorla azıcık kendini yahu; artık Nets'te değilsin Portland'a gittin hala korkuyorsun ya. Anlat rahat ol' deniliyor...)

- ''Ya... Çok şey var da ...Yapamam ya. Bazı anılar var ama bunlar TV'de anlatılmaz. O çocuklarla hala arkadaşız şimdi ayıp olur. Bunlar soyunma odasında kalacak şeyler. ''

BONUS: Bir anı da Brian Scalabrine'den gelsin:


''Kendine kral kobra dediği de oldu, soyunma odasında köpek gibi havladığını da duydum. Ama en acayip şey şuydu. 2010'da bir gün Boston'dayken takım uçağındayız. Big Baby (Glen Davis) var. Adam bilek güreşinde inanılmaz. Teke tekte herkesi bir bir indiriyor. 35 bin feet yukarıdayız. KG geldi oturdu karşısına. Çakı gibi duruyorlar. Garnett bağırıyor: ''Ben hareket etmiyorum!'' Bir buçuk dakika falan böyle bağırdı. Davis'in omzu kıpırdamaya başladı, sonra da bilek yavaş yavaş düşmeye başladı ve BAM! Garnett aldı. Ayağa kalktı: ''Ben bu işte en fena adamım, bu işte en korkunç köpek benim, unuttunuz mu?'' diye bağırdı. ''