23 Aralık 2008 Salı

Bir diğer takas senaryosu


Sacramento Kings'in Drew Gooden'la ilgilendiği konuşuluyor. Bulls'da iyi bir performans ortaya koyan Gooden'ın ( kontratın son yılında nedense hepsi coşarlar , tamamen duygusal diye düşünüyorum ) sezon sonunda kontratı bitiyor. Dolayısıyla takas edilmesi de muhtemel gözüküyor.

Kings cephesinin John Paxson'un kapısını çalacağı ve Gooden'a talip olacağı öngörülüyor. Bulls'un aynı partide Tyrus Thomas'ı da paketlemesi mümkün.

Kings cephesinde bu isimlere karşılık Brad Miller deniliyor ama zannetmiyorum. Ucuz bir bedel olur Bulls için , güç kaybederler.

Kings'in Gooden'a ya da onun ayarında bir uzuna hatta bir kaç uzuna ihtiyacı var zaten.

Gayet mümkün görünüyor , notlarımız arasına alalım.

Krstic Thunder'da

Dün duyurduğumuz fısıltı gerçek oldu. Oklahoma City Thunder Nenad Krstic'le 3 yıl için 15 milyon dolarlık sözleşmeyi imzaladı.

Böylece Krstic 1 yıldan daha az bir sürenin ardından yeniden NBA'e dönmüş oldu.

22 Aralık 2008 Pazartesi

Krstic Thunder'a doğru


Yazmaya devam ...
Bir önceki mesajda Thunder'daki olası değişim senaryosundan bahsetmiştik. O takas senaryosundan bağımsız olarak bugünlerde Thunder'da Krstic sesleri de yükseliyor.
Nets'ten ayrılarak Rusya'da kariyerine devam eden Krstic'in kontratını feshederek yeniden NBA'e döneceği ve Thunder'la anlaşacağı konuşuluyor NBA kulislerinde.
Söylentiye göre Thunder Krstic için 3 yıllık 16 milyon dolar ödemeye hazır.
Aranan kan budur diyemem , ama hiç yoktan da iyidir.

Bıçak kemiğe dayandı



Oklahoma City Thunder'da bıçak kemiğe dayanmış olsa gerek ki , şimdilerde '' temizlik '' niteliği taşıyabilecek potansiyelde takas ve waive senaryoları ortalıkta kol gezmeye başladı.
Sam Presti'nin kötü gidişatın ardından Chris Wilcox ( resimde ) , Joe Smith ve Earl Watson'ı takasla elden çıkarmak istediğini duydum.
İsabet olur.
Collison dışında Wilcox ve Smith'e emanet boyalı alan neredeyse NBA'in en kötüsü. Özellikle savunmada. Thunder'ın rakibinin uzunu her kim ise kariyer gecesi oynuyor , en azından öyle bir fırsatı yakalıyor. Watson da Supersonics zamanından beri ahenk oluşturacağına ahenk bozan bir guard olarak eleştirilerime maruz kalıyor , açıkçası bu da isabet olur.
Lakin karşılığında kimi alacaklar , ne yapacaklar işte bu konuda bir fikrim yok. Aslında bir önceki mesajımda yazdığım David Lee cuk diye oturur şu takıma ama Knicks'e Watson-Wilcox-Smith'in üçünü birden verseniz gene yanaşmazlar malum rebuilding'den ötürü.
Durant - Westbrook - Green üçlüsü şimdilik kemikleşmeye başlayan kadro olarak gözlere çarpıyor. Şu takasla gelebilecek adam akıllı bir uzun ve bu üçlüde olduğu gibi isabetli bir Draft seçimiyle kısa vadede az biraz bellerini doğrultabilirler diye düşünüyorum.

Lee'ye yol göründü


New York Knicks'in adamakıllı tek uzunu konumundaki David Lee , biten konratı sebebiyle zannediyorum kısa bir süre içerisinde takas edilecek.

Knicks Antoni & Walsh işbirliğiyle uzun vadeli bir yapılanmaya girdi ve bu yapılanmada en büyük hedef 2010'da Lebron'la beraber Bosh , Boozer , Amar'e gibi birini takıma kazandırmak. Haliyle salarcy cap'te boşluk lazım , temizlik lazım. Malum bu takım 1-2 sezon önce NBA'in en rezil takımı olmakla beraber en pahalı takımıydı.

Allah çok verip kimseyi azdırmasın diye bir laf vardır , o geldi şimdi aklıma :)

Neyse geçmişi bir kenara bırakalım , artık Yeni Knicks var ne de olsa.

Mevcut plan , Lee dahil hiç bir oyuncuyla düşünmeksizin kontrat yenilemeye yanaşan bir plan değil. Dolayısıyla Lee'yle yeni bir kontrat yapmaktan çok onu kontratıyla beraber karlı bir takasla elden çıkarmayı deneyecekler.

Ha bunu neden yazdım ? Slam'in bir önceki ( yanlış hatırlamıyorsam , 2 ay önceki de olabilir ) sayısını elime aldığımda '' Takas edilmesi muhtemel oyuncular '' diye bir kısım görmüştüm , zirvesinde Denver'lı Iverson vardı. Ben o satırları okurken Iverson elinde Pistons formasıyla pozlar veriyordu :)

17 Aralık 2008 Çarşamba

D'Antoni düzeni


New York Knicks'in geçtiğimiz günlerde Phoenix Suns'tan Charlotte Bobcats'e takas edilen Raja Bell ve Boris Diaw'la ilgilendiği ve bu iki oyuncu için Eddy Curry'le David Lee'yi teklif edeceği konuşuluyor.

D'Antoni'nin kısa-sever bir koç olduğunu ve Curry'le arasının pek iyi olmadığını biliyoruz. Lee'yi takas etmek neden diye soruyordum ki kontratının bu yıl biteceğini hatırladım. Bu sebepten kendisini de pakede dahil etmişler.

Mümkün bir senaryo gibi gözüküyor ancak en az iki ayı var. Keza Bell ve Diaw'ın yeni takımlarında 60 gün geçirmeden takas edilmeleri NBA kurallarına göre mümkün değil.

Bu iş kesinleşirse ilgili 60 günde Bobcats'e ne kadar faydalı olacaklar , orası da muamma.

D'Antoni iyiden iyiye oturtuyor sistemini , ayrıca hınca hınç dolu salary-cap'i de hoydur hoydur boşaltmaya çalışıyorlar.

2010'da neler olacak çok merak ediyorum.

Beyaz atlı prens ! D.J Augustin ...


Kriz bazıları için fırsattır , Bobcats'in içinde bulunduğu kriz en çok genç D.J Augustin'e yaradı.
Texas Longhorns çıkışlı Augustin , Bobcats'in zor günler geçirdiği bu sezonda yıldızını parlatmayı başarabilen ender isimlerden. Henüz çaylak sezonunu oynayan D.J , şimdilik sadece 13 sayı 4.4 assist gibi ortalamalara sahip olsa da , zaman zaman yaptığı çıkışlarla takımını ateşlemek konusunda bir hayli yeterli gözüküyor.
Dün gece maçın ortalarına kadar herkesin '' Kesinlikle kaybedecekler , fark yiyecekler '' dediği Bulls maçında bir anda yine kenardan gelerek sahneyi aldı ve 29 sayı 7 assistle takımına uzatmada galibiyeti getirdi.
Haliyle yine kafalarda aynı soru oluşuverdi ; Kim bu adam ?
Darryl Jerard Augustin , 10 Kasım 1987'de hayata gözlerini açtı. 2006-2008 yılları arasında Texas Longhorns'da oynadıktan sonra 2008 yılında Bobcats tarafından 9. sırada seçildi. 1.83 boyundaki oyuncu Draft kaynaklarına göre aslında 1.78.
Augustine New Orleans , Lousiana doğumlu.Ailesi 2005 yılındaki Katrina kasırgası sebebiyle New Orleans'ı terketmek zorunda kalmış. Lisedeki son yılını Missoury City'de Hightower Lisesinde oynadı , ancak diplomasını New Orleans'taki Brother Martin Lisesinden aldı. Bu dönemde 28 Mayıs 2006 tarihinde , bugün Houston Rockets'in iç saha maçlarını oynadığı Toyota Center'a sınıf arkadaşlarıyla beraber Universite'ye kapak atma amacıyla geldi. Augustin o zamana dek Brother Martin lisesinin iki eyalet şampiyonluğu kazanmasında lider rolü üstlenmişti.
Hightower'dayken keskin şutları ve nokta paslarıyla herkesi büyülüyordu. TV'lere kadar yansıyan ilk maçında Madison Lisesine karşı 83-59 kazandıkları maçta Triple Double'ı ucundan kaçırmıştı. (29 sayı , 8 ribaund ve 14 assist ! ) Sezonu 26-4'lük yüzdeyle kapatıp Play-off üçüncü turundan elenene kadar Augustin Hightower'ı sürükleyen isim olmuştu. Bu dönemde Augustin onur verici ödüller de kazanmıştı. Sezon sonunda 20-5A MVP seçilmişti. Houston'da önemli bir oyuncu olarak anılıyordu ve daha da önemlisi takımını Houston'ın en iyi takımlarından biri , hatta tüm eyaletler içinde en iyi takımlardan biri haline getirmişti. Augustin'in lise kariyeri sona erdiğinde Amerika'nın Liseliler arası ALL-Star'ı olarak kabul edilen McDonalds All-American Team'e seçilmişti. Bu ilk All-Star deneyiminde batı karmasında ilk beş olarak sahaya çıktı ve Texas'ta takım arkadaşı olacak olan Kevin Durant'e karşı oynadı.
Augustin Kolej kariyerine başladığında , 2006-2007 sezonunda Texas'ta bulunan 7 fresh man'den biriydi. Sezon içinde oynanan 35 maçın tamamına oyun kurucu olarak ilk beş başladı ve 14.4 sayı 6.7 assist ortalamaları yakaladı. Basın ve koçların oylamasıyla All Big 12 second team ve 12 All Rookie team'e seçildi. Kevin Durant'le beraber 2007 draft'ine katılmayı düşünse de , daha sonraları 2007 Draft'inin derinliğini de düşünerek bir yıl daha kolejde kalmayı tercih etti.
Augustin takımdaki ikinci yılında Joseph Jones'la beraber Sports Illustrated dergisinin 15 Kasım 2007 tarihli sayısına kapak oldu. 27 Şubat 2008 tarihinde First-Team-Academic All-America takımına seçildi. O , bu onura 1979'da erişen Jim Krivacs'ın ardından bu başarıya ulaşan ikinci oyuncuydu. Augustin ayrıca USBWA All-America team'e de layık görülmüştü.
3 Nisan 2008 tarihinde , Basketbol camiasında büyük prestij teşkil eden Bob Cousy ödülüne layık görüldü.
Aynı ayın 23'ünde adını NBA Draft listesine yazdırdı ve aynı Draft'in 9.sırasında Bobcats tarafından seçildi.
Kazandığı ödüller :
Lise
2004 New Orleans Times-Picayune Player of the Year
2004, 2005 Louisiana State 5A Basketball Championship Tournament MVP
2006 McDonald's All-American[11]
2006 Parade fourth-team All-American
2006 Texas Association of Basketball Coaches (TABC) Class 5A All-State Team
2006 Texas District 20-5A MVP

Kolej
2006–2007 Four-time recipient of Phillips 66 Big 12 Rookie of the Week award (Dec. 11, Jan. 22, Feb. 12 and Mar. 5)[12]
2007 Associated Press Honorable Mention All-America Team
2007 All-Big 12 Second Team[13]
2007 Big 12 All-Rookie Team[13]
2007 USBWA All-District VII team (one of 10 players selected)[14]
2007 NABC All-District 9 First Team[15]
2008 Sports Illustrated First Team All-American
2008 ESPN The Magazine Academic All-America University Division First Team[16]
2008 Academic All-Big 12 First Team[17]
2008 Bob Cousy Award winner[18]
2008 USBWA First Team All-American[19]
2008 USBWA District VII Player of the Year[19]
2008 Wooden Award and Naismith Trophy candidate
2008 Oscar Robertson Trophy finalist (one of 10)
2007–08 Stub Hub Legends Classic MVP
2007–08 Phillips 66 Big 12 Co-Player of the Week (Jan. 7); Phillips 66 Big 12 Player of the Week (Dec. 10); The Sporting News National Player of the Week (Dec. 3)
2008 NABC All-District 9 First Team
2008 All-Big 12 First Team[20]
2008 Associated Press First Team All-American[21]
2008 Wooden Award All-America Team (one of 5 finalists for award)[22]

16 Aralık 2008 Salı

Ne var ne yok ?



Geçen hafta NBA'de neler olmuş , şöyle bir göz atalım :

- Carmelo Anthony hafta içinde oynadığı bir maçın 3. periyodunda tam 33 sayı atarak bir periyotta en çok sayı Rekorunu kırdı.

- New York Knicks'e takas edilen Mobley'in zaten zayıf olan kalbi Knicks'te oynamayı kaldıramadı. Şaka bir yana Mobley kalbiyle ilgili rahatsızlığı konusunda doktorların uyarılarını dikkate aldığını ve aktif basketbol kariyerini noktaladığını açıkladı.

- Darius Miles Memphis Grizzlies'la anlaştı. Grizzlies koçu Marc Iavaroni her ne kadar Miles'ın Celtics'teki raporlarını incelediğini ve hemen hemen hepsinin olumlu olduğunu söyleyip iyi bir iş yaptığını söylemeye çalışsa da , Aynı Iavaroni'nin bugünlerde Lakers'ta harikalar yaratan ve o dönemlerde de İspanya'yla dünya şampiyonluğu kazanmış Pau Gasol'ü neredeyse bir hiç karşılığında takas ettiğini hatırlamakta fayda var.

- Jason Richardson ve Jared Dudley Phoenix Suns'ın yolunu tutarken Boris Diaw ve Raja Bell de Charlotte Bobcats yolunu tuttu.

- Josh Smith uzun süreli sakatlığından bomba gibi döndü , inanmayanlar NBA Top 10'ları izleyebilirler.

- Sacramento Kings koçu Reggie Theus'un görevine son verildi. Doğu konferansında da Maurice Cheeks Sixers'daki görevinden alındı. Sixers Eddie Jordan'la görüşüyor.

- Üçlü takas sonucunda Mike James ve Jarvis Crittenton Wizards'a , Antonio Daniels bir draft seçimiyle birlikte Hornets'a , bir adet draft seçimi de Grizzlies'a gitti.

Ricky Rubio - Brandon Jennings


SLAM Amerika'nın temsilcilerinden Lang Whitaker geçen hafta oynanan Barcelona'ya , Lottomatica Roma - DKV Joventut maçını seyretmeye gitmiş. Tabi onun maça bakış açısı Roma vs. Joventut'tan ziyade Ricky Rubio vs. Brandon Jennings şeklinde. Lang'in maç hakkında aldığı notlardan bazıları :

- Jennings çok daha hızlı , çok daha çabuk , fiziği daha iyi ve sahadaki bir çok kişiden çok daha iyi bir sıçrama yeteneğine sahip.

- Oyunun koptuğu bir anda Brandon topu üç sayı çizgisi civarında alıyor , içeriye kat edip sıçrıyor , havada neredeyse 360 derece dönüyor ve yere inmeden önce Hudson'a bir pas indiriyor , ve basket ... Eğer ESPN Dünya spor medyasının lideri olduğunu iddia ediyorsa bu hareket bu gecenin Top 10'unda yer almalı.

- Bana sorarsanız sahadaki en yetenekli iki oyuncuydu Ricky ve Brandon. Ricky tek eliyle oynarken bile topa çok hakim. Potaya fazla bakmasa da assistleri , top çalmaları ve ribaundlarıyla komple bir oyun oynuyor.

- Bence Brandon'ın Avrupa'yı tercih etmesi çok da iyi bir fikir değil. Tamam şimdi kendisine süre ve fırsat veren bir takımda önemli roller üstleniyor doğrudur. Ancak ABD'de bir koleje gitseydi , daha fazla şut atma , zone savunmalara karşı daha fazla hücum imkanı , kendisine yatırım yapan bir koç ve de rakibin en sıkı oyuncusunu savunma görevini bu kadar sık almama gibi şeyleri yapmak zorunda kalmayacaktı. Ancak şimdi adeta ip üzerinde bir cambaz gibi. Pick and roll'ları kusursuz oynamak zorunda , savunmada asla açık vermemeli , yıldız oyuncu sıfatıyla takımını , taraftarlarını , koçu ve yönetimi idare etmek zorunda.

- Brandon'un hücumuyla Ricky'nin savunmasını birleştirirseniz , ortaya kusursuz bir 1 numaralı Draft seçimi çıkar. Eğer birini seçmek durumunda olsaydınız hangisini alırdınız diye sorarsanız , ben her ikisini de derim.

Gecikmiş karar

Philadelphia Sixers yönetimi sezon başından bugüne dek devam eden kötü gidişata daha fazla duyarsız kalamamış ve Maurice Cheeks'i kovmuş.

Sizce de biraz gecikmediler mi ?

Aklıma direk , artık bir TBL klasiği haline gelmeye başlayan '' Halil Üner'in şapkadan tavşan çıkarma efsanesi '' geldi.

Malumunuz bu yıl tek galibiyet alamayan Kepez , 9 seri mağlubiyetin ardından 10. maça yeni koç Üner'le çıkmış ve şapkadan tavşan daha ilk maçtan çıkmıştı. Halil Hocam bunu daha önceden de yapmıştı , bu yüzden klasikleşiyor dedik ya :)

Malesef NBA'de bir Halil ÜNER yok , Sixers'ın toparlanması zaman alsa gerek :)

1 Aralık 2008 Pazartesi

Öpülesi bilekler , ölünesi yürekler !


Gurur duymamak elde mi ?

Bilmem duymayanınız kaldı mı ? !

Galatasaray tekerlekli sandalye basketbol takımı , Avrupa şampiyonluğundan sonra dünyanın da zirvesine yerleşerek kıtalararası şampiyon sıfatını kazandı , Japonya'da ay-yıldızı zirveye taşıdı !

Turnuva boyunca oynadığı tüm maçları kazanan sarı - kırmızılılar , final maçında Kanada ekibi British Columbia'yı da 77-62 yenerek kıtalararası şampiyonanın en büyüğü oldu !

Yazıma koyduğum başlık duygularımı ifade ediyordur sanırım , bir kez de buradan tebrik ediyorum.

Ellerinize , yüreklerinize sağlık !

Yorumsuz

Bazı insanlar vardır hani , tanıyınca dersiniz '' Herkes onun gibi olsaydı , dünya cennete dönerdi '' diye.

Bunu basketbola uyarlayacak olursak , daha doğrusu Türk Basketboluna uyarlayacak olursak herhalde '' Herkes Harun Erdenay gibi olsaydı ... '' diye başlayan bir cümle kurardık.

Yeteneği zinhar tartışılmaz , oraya hiç değinmiyorum bile.

Ama o efendilik , tevazu , babacan tavır , ağırlık ... Kelimelere sığmayacak o eşsiz ruh ...

Şimdi havasından geçilmeyen yeni yetmeleri görünce gülmekten gözlerim doluyor !

Ağlanacak hale gülüyoruz vesselam.

Para ve şöhretin insan enaniyetini dehlemesinden nefret ediyorum. Eminim kimseye de sempatik gelmiyordur bu durum.

Malesef memleketin her safında olduğu gibi basketbol camiası altında da bir çok '' Buldumcuğumuz '' var.

Ben sadece gülüyorum , ağlanası o hallere.

Bir de özlüyorum , Harun'ları , Orhun'ları ...

Kobe de Lakers da zirvede !


Los Angeles Lakers 15'inci maçında 14'üncü galibiyetini alarak ligin en iyi takımı konumunu ilk bir ay itibarıyle kimselere kaptırmazken , takımın yıldızı Kobe Bryant da kariyerinde bir diğer önemli rekora doğru adım adım ilerliyor.

Kobe , 15 sayı daha atarsa NBA tarihinde 22.000 sayı barajını aşan en genç oyuncu olacak. Daha önceki rekor yine 30 yaşındayken rekoru kıran Wilt Chamberlain'e aitti.

Yalnızca 15 sayısı kaldı Bryant'ın , muhtemelen önümüzdeki ilk maçta rekoru kıracaktır.

Yakışır da hani ...

25 Kasım 2008 Salı

Agent Balmumu - Agent Zero


;)

Clooney & Morrison

George Clooney - Yeni filmi için edindiği , '' peruklu '' imajıyla kamera karşısında.
Adam Morrison - Geçen sezon bir zamanlar serbest atış çizgisindeyken.

Komik bir tespit olmuş gerçekten :)

Sepet-topu



NBA Normal sezonunda bir aylık süre geride kalırken , ufak ufak patlaklar da verilmeye başlanmış bulunuyor.

Pistons'un '' Neler oluyor bize ? '' 'sinden ziyade futbolun Turkcell Süperligi ayarında gelişmeler yaşanıyor NBA'de. Maçlar kaybediliyor , isimlerin üstüne çizgiler düşünülmeksizin çekiliyor.

Doğu'nun 1-10'luk galibiyet yüzdesiyle an itibarıyle en kötü takımı konumundaki Wizards'ta koç Eddie Jordan'ın görevine son verildi.

Öte yandan batının en kötüsü Thunder'da da P.J Carlesimo'ya yol verildi.

Her iki takımın durumları ve bu koçlarla olan geçmişleri göz önüne alındığında şu gerçek ortaya çıkıyor ; Her iki teknik adam da genel çerçevede iyi antrenörler ancak takımlarıyla olan geçmişleri ve bugünleri gelecek adına parlak sinyaller vermiyor.

Kan değişikiği iyidir.

Bakalım gelecek günler bizlere neler gösterecek

24 Kasım 2008 Pazartesi

Efsaneler ölmez !





Forumdaki profilim belki dikkatinizi çekmiştir. Avatarlarım daima içinde bir mesaj barındırır. Beni ya da içimdeki herhangi bir duyguyu ya da düşünceyi temsil eden bir simge olmuşlardır hep. O günlerde favorim neyse ; avatarım da odur.

Son bir kaç gündür avatarımda Vince Carter var. Daha doğrusu New Jersey - Toronto Raptors maçının son saniyesinden beri.

Bizim gençliğimiz onunla , onun hayalleriyle geçti. Bir kuşak öncemiz Jordan fırtınasıyla savrulurken , biz daha MJ'in gazabından kurtulamadan Vince Carter'a tutulmuştuk. 1999-2000 sezonlarında , Raptors formasıyla. Slam Dunk'ı kazandığı zamanlar.

O günlerden bugüne dek parkede daha ne mucizelerini gördük şu herifin.

Lakin bu sezon VC ve Nets için pek de parlak geçeceğe benzemiyor.


Geçenlerde şöyle düşünmeye başladım ; '' Yahu biz T-Mac'lerle , Carter'larla , Francis'lerle , Nash'li Nowitzki'li Finley'li Dallas'larla büyüdük. Şimdi bakıyorum 87,88 doğumlu adamlar NBA'i kasıp kavuruyor. Nesil değiştikçe eskiler de bir bir eriyip gidiyorlar. Carter , T-Mac kuzenler eski günleri aratıyor. Sanırım devirleri gibi kendileri de bittiler ... ''

Yanılmışım !

Carter 30'u devirmiş haliyle öyle bir şey yaptı ki , resmen '' Ben hala bitmedim , bitmeye de niyetim yok !!! '' dedi.

Buyrun izleyin , 1 saniyeden çok az daha fazla bir sürede bir adam nasıl baskete gider görün.

Ben yanarım yanarım , o maçın oynandığı geceye yanarım. Baktım ki maç uzadı , uzatmanın bitimine de var 2.7 saniye. Maç molada. Kendi kendime dedim ki şu maçı açıp izlesem mi , son saniyede belki VC bir mucize yapar?

'' Yok canım ne gerek ben açana kadar biter zaten '' deyip geçiştirdim. O ana canlı tanık olamadım.

Keşke olsaydım , bir an için lise yıllarıma deja vu olurdu , iyi hissederdim :)


Neler oluyor bize ?


İlhan Şeşen'in meşhur şarkısı geldi aklıma dün geceki Pistons - Wolves maçından sonra.
Ya da Teoman'ın '' Senden önce , senden sonra '' parçası ...
Pistons , tarihinde eşi benzeri nadir görülmüş bir hezimetle The Palace'dan Wolves karşısında 106-80'lik skorla mağlup ayrıldı.

Wolves başından sonuna değin önde götürdüğü maçı adeta eze eze aldı. Son çeyrekte aslarını dinlendire dinlendire , açık ara favori bir takım gibi , dalga geçercesine kazandı.

Pistons'ta bir takım dinamiklerin değiştiği doğrudur , ancak BasketbolTurkiye.com forumunda Lamar nickli dostumun tespiti de dikkatimi çekmedi değil.

Orjinal posttan aynen alıntı yapıyorum :

'' Iverson geldikten sonra Detroit Pistons 9 maç oynamış ve bunların 5'ini kaybetmiş. Iverson gelene kadar 4 maçta 4 galibiyet yapmışlardı. Bu 9 maçta yedikleri sayılar 103 , 88 , 92 , 102 , 95 , 104 , 89 , 98 , 106 ...


Kaybettikleri maçlarda genellikle aşırı fark yediler. Oynadıkları maçlarda rakibin guardları Harris 38 , Rondo 13 , Udrih 18 , Watson 17 , Fisher 9 , Nash 17 , Mo Williams 25 , Rondo 18 , Foye 21 sayılarla oynamışlar , assistler de cabası.


Harris , Foye , Rondo ve Watson bu sezonki kariyer rekorlarını Pistons'a karşı yapmışlar.

''
Iverson'un Pistons'a gelişini ilk başlarda eleştirmiş, takasın hemen öncesinde '' Korkunç bir senaryo '' isimli bir yazı girmiştim bloguma.

Sonraları takıma renk gelince , üstüne üstlük bir de Staples Center'daki Lakers gerdek gecesi vakası meydana gelince benim de bir çok kimse gibi gözüm boyandı , yalan yok.

Ancak şu manzara ve dün taşan bardak gösteriyor ki bu senaryo hakikaten korkunç.

Ha bir de Iverson'un gidişi - Billups'ın gelişinden sonraki Nuggets'in toparlanma sürecini aklıma getiriyorum ki sormayın.

Şayet böyle giderse ; Iverson sezon sonunda biten kontratıyla takımdan ayrılır , Pistons da FA piyasasına göz diker.

Olan koskoca bir sezona ve dimyata pirince giderken ( Ivy ) evdeki bulgurdan olan ( Billups ) Pistons'a olur.

Celtics'i hala yenemiyoruz , şu halle yenebileceğimizi de düşünmüyorum.

Şimdi ...

Günün sorusu : AI'ın bir sonraki durağı neresi olacak ?

21 Kasım 2008 Cuma

Ne var ne yok ?

Nihayet yeniden bloguma bir şeyler karalayabilme fırsatına eriştim. Bir süredir iş yoğunluğu ve yoğun tempo sonucunda '' ieehhhh yeter be '' diye patlak veren tembellikle blogumuza kısa bir süre hiç bir şey yazmamış bulunduk.

Tabi bu sürede aklımdan bir şeyler geçmedi değil.

Blog ; kişinin kendisiyle , yahut hakim olduğu konuyla ilgili düşüncelerini ve duygularını dile getirdiği bir sayfa olarak tanımlanıyor.

Lakin bizler , sportif medyada kalem oynatan kimseler olarak her defasında aynı hataya düşüyoruz.

Blogumuzu , dergimizi , websitemizi veya forumumuzu ... Günübirlik güncellenmesi gereken , sürekli güncel bir kaynak niteliği taşıma zorunluluğu bulunan bir şeymiş gibi düşünüyor ve ona göre hareket ediyoruz.

Ne tuhaf ; her türlü şeyle ilgili bilimum mecmua ve internet üzerinde yer alan blog türevi kaynak ( dünyada 6 milyon adet blog var diye biliyorum , hatta sadece spor yazıları üzerine 6 milyondu sanırım ! ) sırf bu sevda uğruna köreliyor ; boşa kürek çekip yavanlaşıyor.

Kayıplarımızın haddi hesabı yok ; yeniden uzun uzadıya anlatmayayım şimdi.

Herhangi bir beklentimiz olmasa bile , arz-talep dengesi burada da geçerli olsa gerek.

Bunu bir eleştiri gibi de algılayabilirsiniz , kimse darılıp kırılmasın , söylemek durumundayım. Keza enteresan bir tespit :)

Bir NBA maçına yönelik yazdığım tek bir tahmine gelen talep , belki de gerek dergi için , gerek site için , gerekse de blog için yazdığım ve kendimce çok vahim ve başarılı bulduğum bir yazıdan kat kat daha fazla okunuyor :)

Tuhaf ama gerçek.

Talep böyle.

Neyse ; blogumun konseptini '' İçimi dökeceğim , kendi imzamla kendi borumu öttüreceğim çöplüğüm '' olarak tanımlamış biri olarak içim rahat.

Bu boş geyiği bir kenara bırakalım da , NBA'de neler oluyor bitiyor şöyle bir gözden geçirelim. Kendimce tesbitlerimi '' sohbet tadında '' yazıyorum :)

Efendim bu gece duyduk ki Zach Randolph ve Jamal Crawford Knicks'ten sepetlenmişler. Crawford Al Harrington karşılığında Warriors'un yolunu tutmuş. Harrington'un ayrılacağı zaten belliydi , bu açıdan Warriors karşılığında eli yüzü düzgün kimi alsa kardı. Ya peki Knicks'e ne demeli ?

Rebuilding şart demiştik , sezona iyi de başladılar. Atılan adımların bir çoğu pozitif. Lakin ; rebuilding yapıp temiz bir Knicks kurmayı planlarken Harrington'u almak niye ?

Randolph'ün de Clippers'a takas olacağı konuşuluyor. Kaman - Camby - Randolph. Bakalım Zach efendi Kaman - Camby ikilisinin arkasında yedek bekleyince iflah olacak mı?

NBA'de sezonu ve takımları çabuk kavradık desem yeridir. Değişen ve gelişen kimlikler var ve yıllar yılı müdavimi olduğumuz lig tüm gidişatıyla bizi büyülemeye devam ediyor.

Suns'da bariz bir değişiklik var. Geçen sene run & gun'la ligde fırtınalar estiren Suns artık savunmayı hücumdan daha önplanda tutan , yerleşik bir takım haline geldi. Arka alanda Nash-Diaw-Bell-Barbosa-Hill gibi silahlar hala var , ön alanda ise Amare ve Shaq fırtınaları esiyor. Lakin Suns hala istediği düzeni oturtabilmiş değil. Biraz oradan biraz buradan devam ediyorlar. Batıda işleri zor , Nash seneye bu zamanlar şampiyonluk umudundan vazgeçip emekliliğinde ne yapacağını düşünmeye başlayabilir.

Değişiklik demişken... Pistons da dibe doğru sürükleniyor denirken lige 4-0'lık muazzam bir giriş yaptı ve bu gidişatı Iverson takasıyla şahlandırdı. Blogumu takip eden biriyseniz , AI takasıyla ilgili ilk etapta duygusal bir tavırla nasıl bir tepki verdiğimi hatırlarsınız herhalde :)

Ancak bu takas, güzel takas. Uzun zamandır ilk defa her iki tarafa da bu denli yarayan , her iki tarafın da kazandığı bir takas görüyorum.

Iverson Pistons'un hücum sistemine kolay uyum sağladı ve hücum sirkülasyonuna katılması gereken tempoyla katılmayı başardı. SAvunma performansını ilerleyen zaman gösterecek , keza Pistons'ın şu anda kemerleri o kadar da sıktığı söylenemez.

Play-off'larda gerçek yüzlerini göreceğiz muhtemelen. Şu an yorum yapmak öyle zor ki ... Adamlar gidip Lakers'ın 7-0'lık serisini Staples Center'da farklı bozdular , ancak Celtics'e 2 defa farklı kaybettiler.
Celtics'i yenemedikleri sürece her şey hayal , bunu onlar da çok iyi biliyorlar.

Nuggets cephesinde ise yine beni şaşırtan gelişmeler var. Billups takıma ilaç gibi geldi. Hücum dümenini eline aldı ve tüm tecrübesiyle takıma hükmetmeye başladı. Billups'ın getirdiği ve ağırlaştırılmış tempo , dizginin sözlük anlamını unutmuş Nuggets'a kontrolü yeniden geri getirdi. Şimdi biraz olsun savunmayı düşünmeye başladılar. Bu olumlu gelişme ; lakin onlar batı konferansında mücadele ediyorlar. Şansına küs Karl.

Sezonun en büyük hayalkırıklıklarından biri Rockets. En büyük sıkıntılar çözüldü , şampiyonluk yakın dedik ama manzara hiç de öyle gözükmüyor. Rockets maça tutunmakta inanılmaz güçlük çekiyor. Yıldızlarını ve bench desteğini pek kullanamıyor. Savunma istikrarsız , hala birilerinin çözemediği ve hatta göremediği bir kargaşa var takımda. Oyuna tutunamayan bir takımın play-off hayalleri kurması adı üzerinde olduğu gibi hayalcilik.

Hayal kırıklığı demişken... Bunun en kralı Sixers şu anda. Muazzam bir kadro , kapatılan gedikler ancak fiyasko ...

Brand'in kendinden haberi yok , değil Clippers günlerini anımsatmak , acaba vasat bir uzun alsak durum farklı olur muydu ki diye sordurtuyor Sixerslılara. Eminim o da çemberden bol bol uzak kaldığı bu takımda kendi kendine soruyordur acaba Warriors'a gitsem daha mı iyiydi diye ...

Enteresandır ki ligin en iyi maestrolarından biri olarak bilinen Miller takımı yönetmek , saha içinde organize etmek varken şut kullanmayı , insiyatifle skor üretmeyi deniyor.
Hücumda bariz bir kopukluk var. Bu sebepten ötürü onlar da maça tutunamıyorlar. Daha çok sürpriz görürüz.

Bir diğer fiyasko da Clippers. Hoş son bir kaç günde toparlandılar ancak sezona berbat bir giriş yaptılar.
Baron Davis , Marcus Camby , Eric Gordon gibi oyuncular halihazırda Chris Kaman , Cuttino Mobley , Al Thornton gibi oyuncuları barındıran Clippers kadrosuna eklendiğinde biraz daha ümitlenmiştik bu takım için. Hatta yılın sürprizi gibi öngörüler vardı. Ancak Clippers ilk 2 hafta itibarıyle bu öngörüleri boşa çıkardı. Tamam kimse onlardan batıda play-off gibi bir başarı beklemiyor ancak bu kadarını da beklemiyor. Toparlanma var bu aralar , bakalım ucu nereye varacak.

Bir diğer hayalkırıklığı Salt Lake City'den geldi. Jazz bir bütün olarak muhteşem bir takım ancak bir bütün olarak kalamadılar bir türlü. Sürekli sakatlıklar bir türlü tam kadro sahaya çıkamamalar falan. Jazz'in eksik gedik oynadığı maçlar , kendileri hakkında bir izlenim edinmemize engel oldu.

Spurs faciasına hiç değinmiyorum bile. Parker ve Manu dönsün bakalım neler oluyor o vakit göreceğiz. Rotasyon kuvvetli gibi görünüyor ; bu umut verici. Aslında Manu ve Parker'ın yokluğu da bir manada iyi oldu. Her işte bir hayır var işte. Rotasyondaki yedekler , zor anlarda takıma ne kadar katkı yapabileceklerini gösterme fırsatı buldular. Roger Mason mı ? Kaldığı yerden devam ...

Roger Mason demişken ... Bu da sürpriz mi ? Anthony Morrow diye bir adam çıktı piyasaya ; eminim bir çoğunuz hatta çoğumuz tanımıyordur. ESPN'de bir kaç gün öncesine kadar resmi bile yoktu bu adamın. Ta ki Clippers maçında 37 sayı 11 ribaund , bir sonraki maçta da 25 sayı 4 ribaund yapana kadar. Morrow Warriors'un dar rotasyonunda baharda açan bir çiçek gibi yeşeriverdi ve fantasy game'lerin sürpriz kahramanı oldu. Bir ara düşündüm ; acaba yeni bir Redd ya da Arenas vakası mı yaşıyoruz diye , Morrow çaylak , biliyorsunuz.

Her neyse ; ilk 2-3 haftalık periyod itibarıyle ligin en zayıf halkaları olarak Oklahoma City Thunder ve Washington Wizards görünüyor. Wizards'ı biz , Arenas'sız aylarca izledik. Böyle değillerdi. Şahsen coaching'ini çok beğendiğim Eddie Jordan bu yıl istediğini takıma uygulatamıyor. Orada neler oluyor bilemiyorum ama belli ki Wizards cephesi de Jordan'a artık pek de güvenmiyor. Gitmesini isteyenler falan çıktı piyasaya ; hayırdır inşaallah.

Raptors doğu'da zirveye yükselirken Cleveland gücünden pek de bir şey kaybetmemişe benziyor. Öte yandan Florida tayfasında düşüş var. Heat ve Magic istedikleri düzeyde değil hala. Heat'i Wade - Beasley - Marion'dan ibaret bir takım olarak izleyeceğiz sanırım bu yıl.

Magic de Howard'a dua etsin. O garibimin işi de zor , en büyük back-up'ı Tony Battie adamın ! Bu Otis Smith daha ne duruyor acaba McDyess'i almak için ?

Neyse almasın , Pistons'a dönsün McDyess. Ona çok ihtiyacı var Pistons'ın. Olur da bir diğer ihtimal gerçekleşir, McDyess Boston'a giderse de Pistons beyaz bayrağı sallasın hocam. Celtics zaten çok güçlü ve agresif olduğu boyalı alanda ezip geçer en yakın rakibi Pistons'ı.

Her neyse. Bazı gidişatlar bizi şaşkınlığa ve umutsuzluğa sürüklese de ; henüz herşey için çok erken olduğunu hatırlamakta fayda var. Eminim ki Spurs , Rockets , Mavericks , Wizards gibi takımlar bir kaç ay sonra şimdikinden farklı bir durumda olacaklar.

Keyfini çıkarmaya devam.
Hoşçakalın.

13 Kasım 2008 Perşembe

Mevzu çıktı

Geçtiğimiz gece oynanan Suns - Rockets maçında bir kaç pozisyon sonrası gerilen sinirler T-Mac'in boş bir üçlük attığı pozisyonda patlak verdi ve saha içinde kısa süreli bir gerginlik yaşandı.

T-Mac'i savunmada karşılayan Barnes , muhtemelen daha önceden atıştığı Alston'la '' perdeleme '' kisvesiyle itişti. Arada boş kalan T-Mac üçlüğü atınca da bir anda ipler koptu ve Barnes - Alston ikilisi burun buruna geldi. Olaya müdahil olan T-Mac o anda olay yerine intikal eden ve daha önceden de az biraz itip kakarak canını yaktığı Nashii yere doğru itti.

Mevzuya Baba noktayı koydu. 36'lık Dev Shaquille O'Neal suçlu masum demeden yakıp yıktı :D Önce T-Mac'i yere çarpan Shaq olayla alakası bulunmayan Yao Ming'i bile ( garibim hiç de ses etmedi :) ) yere serdi :)

Kavga sonrası sinirler iyice bozulurken mevzunun çıkış noktası olarak ilan edilen Barnes ve Alston oyundan ihraç edildi.

Oy oy oy oy ...




http://www.tnt.tv/sports/nba/overtime09_live/



Arkadaşlar ilgili link , TNT kalitesiyle her gece 2 maçı canlı veriyormuş. Gayet şık , kaliteli ve net.



Justin'lerden moguluslardan sonra ilaç gibi valla ...



Afiyet olsun ;)

10 Kasım 2008 Pazartesi

NBA Canlı Yayın Linkleri - 10 Kasım


Canlı Yayın Linkleri

7:00 PM / 23:00 GMT / 1:00 CET Oklahoma City at Indiana P2P Links & Channel 1


7:00 PM / 23:00 GMT / 1:00 CET Portland at Orlando P2P Links & Channel 2 & atdhe


7:30 PM / 23:30 GMT / 1:30 CET Toronto at Boston P2P Links & Channel 2 & VP5 & atdhe


7:30 PM / 23:30 GMT / 1:30 CET New Jersey at Miami


9:00 PM / 1:00 GMT / 3:00 CET Memphis at Phoenix P2P Links & atdhe

Panzer ezdi geçti :)


Bugünlerde işler Dallas Mavericks'in istediği gibi gitmiyor. Maç kayıpları , Carlisle'in rotasyon denemeleri , Howard'ın sakatlığı , Cuban'ın çılgınca istekleri ...

Ve de bir kaza :)

Dün geceki Clippers maçında Alman Dirk Nowitzki bir pozisyonda topu oyunda tutmak isterken 4 yaşında bir ufaklığın üzerine düştü ve çocukcağızı hüngür hüngür ağlattı :)

O çocuk 4 değil de 24 olsa gene farketmez , neticede panzer çarpıyor can dayanmaz :)

7 Kasım 2008 Cuma

NBA 7 Kasım Maçları - Canlı yayın linkleri


Justin.tv'ye uygulanan yaptırımın ardından alternatifler içerisinde en sağlamı gibi duran Tvants'e dayalı genelde bugün linkler.

Tvants'le maç izlemek için , öncelikle tvants'in küçük kurulum dosyasını indirip bilgisayarınıza kurmanız gerekiyor.

- MAÇLAR -
7:00 PM / 23:00 GMT / 01:00 CET NY Knicks at Washington P2P Links & Channel 3

7:00 PM / 23:00 GMT / 01:00 CET New Orleans at Charlotte

7:30 PM / 23:30 GMT / 01:30 CET Toronto at Atlanta

7:30 PM / 23:30 GMT / 01:30 CET Milwaukee at Boston

7:30 PM / 23:30 GMT / 01:30 CET Indiana at Cleveland

7:30 PM / 23:30 GMT / 01:30 CET Detroit at New Jersey P2P Links & Channel 1

8:00 PM / 00:00 GMT / 02:00 CET Miami at San Antonio* P2P Links & Channel 2 & 420TV, 141k
8:30 PM / 00:30 GMT / 02:30 CET Phoenix at Chicago

9:00 PM / 01:00 GMT / 03:00 CET Oklahoma City at Utah

10:00 PM / 02:00 GMT / 04:00 CET Minnesota at Sacramento

10:30 PM / 02:30 GMT / 04:30 CET Dallas at Denver* P2P Links & Channel 1 & vp20 & 420TV, 141k

10:30 PM / 02:30 GMT / 04:30 CET Memphis at Golden State

10:30 PM / 02:30 GMT / 04:30 CET Houston at LA Clippers P2P Links & Channel 2

Sadece izleyin



İşte bu yüzden seviyorum bu oyunu ...

Söyleyecek çok şey var , ancak kelimelere , bloglara , dergilere sığmaz.

Sadece izleyin.

Her yıldızın olduğu gibi , Roy'un da artık bir unutulmaz'ı var.

Tıpkı T-Mac'in 35 saniyede 13 sayı üretmesi gibi ...

6 Kasım 2008 Perşembe

Hawks geçit vermiyor



Atlanta Hawks gecenin en büyük sürprizlerinden birine imza attı ve Hornets'i deplasmanda 87-79'luk skorla mağlup etti.


Gaza gelmişim gibi görünebilir ama hayır , başından beri söylüyorum. Hawks bu yıl play-off ipini göğüslemekle kalmayacak.


Geçen yıl oturtulan savunma bu yıl iyice pekiştirilmişe benziyor. Takımın yıldızlarının zihni de bir hayli temizlenmiş. Kontrattan montrattan ziyade tamamıyle oyuna odaklanmış durumdalar.


Geçen yılki açıkların çözüme kavuşturulması ( örneğin oyun kurucu probleminin Bibby'le halledilmesi ) ve gençlerin özgüvenle oyuna daha adapte hale gelmeleri Hawks'ı özellikle savunmada korkutucu kılıyor ve bana sorarsanız başarı burada yatıyor.


Not : Hornets bir gece öncesine kadar ligin ilk haftasonda en çok skor üreten 3 takımından biriydi.


Not 2 : Dün gece sadece 79 atabildiler.


Detroit'in ölüsü yetiyor


:)

Hani derler ya öyle , işte böyle ! :)

Detroit Pistons dün akşam Iverson'ın yer almadığı maçta sezona 3 seri galibiyetle başlayan Toronto Raptors'u 100-93 yenerek 4'üncü maçından da galibiyetle ayrıldı. Bir bakıma namağlupluk mücadelesi teşkil eden maçta favori ev sahibi Raptors olmasına rağmen , Pistons tecrübesi ve yıldızlarıyla Kanada'dan galibiyetle dönmesini bildi.

Tabi bu maçla beraber , benim gibi bu yıl Pistons'un düşüş yaşayacağını düşünenlerin kafasında bir ampül yandı. Hani AI olsa , onun da katkısıyla yenmiş olsalar neyse. Ancak Billups yok , McDyess yok , onların yerine gelen Iverson yok , Pistons bir hayli eksik ancak saat yedek pillerle de tıkır tıkır işliyor.

Yıllardır hiç durmadı , duracağa da benzemiyor.

Parker mucizesi !


Dün akşam Sezona 3 mağlubiyetle başlayan Spurs'ün Wolves'i bile yenebileceğinin şüpheli olduğunu yazmıştık. Nitekim yanılmamışız.
Ayrıca Manu bir an önce dönse iyi olacak diye bitirmiştik o mesajı.
Bundan sonrasını bilemem ama dün geceki maç için Manu'ya gerek kalmadı.
Parker resmen iki kişilik oynadı !
55 Sayı , 10 Assist !!!
Bu gece oynanan herhangi bir maçta başka biri 60 sayı dahi atsa Parker'dan daha çok konuşulmazdı ! Giden maçı getiren isim oldu Fransız guard.
Son 40 saniyede Wolves Jefferson'ın kıvrak basketiyle öne geçti. Bir sonraki hücumda Duncan bire bir oynadığı pozisyonda yaklaşık bir buçuk metre mesafeden tek eliyle yükselerek panyalı bir basket attı. Maç uzadı.
Uzatmaların bitimine 2.5 saniye kala Jefferson yine Duncan'la bire bir oynadığı pozisyondan inanılmaz bir basket çıkararak takımının son 2 saniyeye önde girmesini sağladı.
Molanın ardından kenardan çıkarılan topu koşarak alan Parker , herkesin düşündüğü gibi direk kaldırıp atmak yerine kendisinden uzun savunmacısına bir spin fake attı ve üç sayı çizgisinin bir adım önünden milimetrik bir şut attı. Tüm bunları 2.5 saniyede yaptı ! Ne hız ama !!!
Bir kez daha uzayan maçın uzatmalarında da Tony Parker şov vardı.
Spurs maçı 129-125 kazanarak sezonun ilk galibiyetini aldı. 30 sayı 16 ribaund üreten Duncan'ın katkısından zinhar şüphe yok , ancak Parker dün resmen iki kişilik oynadı , hem de iki kişinin bile taşıyamayacağı bir büyüyle !
Allah kaderi , bu maçı Spurs'ün kazanması üzerine yazdı ve bu mucize için Parker'ı görevlendirdi ;)

5 Kasım 2008 Çarşamba

NBA'den Obama'ya destek






Dün gece oynanan Rockets - Celtics maçında her iki takımın yıldızlarından Tracy McGrady ve Kevin Garnett'in ayakkabıları dikkatlerden kaçmadı.

T-Mac ve KG'nin ayakkabılarında slogan olarak '' Change is needed - Vote 08 '' ( Değişime ihtiyacımız var - Oylayın ) yazıyordu.

Bilindiği üzere bugün itibarıyle seçimi kazanarak Beyaz Saray'a çıkan Barack Obama , seçim kampanyasında slogan olarak '' Değişim '' 'i kullanmıştı.

T-Mac ve KG'den ziyade rengini daha açıkça belli edenler de vardı. Steve Francis , Damon Jonesvari kostümünün arkasındaki kocaman Barack Obama yazısıyla Demokrat adaya destek verdiğini açıkça gösterdi.
Maçı Celtics kazandı , seçimi de Obama
Hayırlı uğurlu olsun Birleşik Devletlere ve dünyaya !

Bir Teksas klasiği



Düello'da gülen taraf Dallas Mavericks oldu. Hem de 98-81 gibi bir skorla.
Maçın adamını söylememe gerek yok sanırım.

Bir önceki günkü maçta 8 sayıda kalan Nowitzki'nin gücünü nereye sakladığı da böylece ortaya çıkmış oldu.
Daha enteresanı ; Spurs normal sezonda 3 maç oynadı ve 3'ünü de kaybetti.

Spurs en son 1973'te lige böyle bir giriş yapmıştı.

Şimdi herkes aynı soruyu soruyor ; Acaba bu gece Wolves'u yenebilecekler mi ?

Kısa bir süre önce şöyle bir soru ortalıkta dolanıyor olsaydı gülüp geçerdik herhalde.

Manu bir an önce iyileşse iyi olacak.

Yakışmış ...


Bakalım hakkını verebilecek mi ?
Kendisi bilir ...
Pistons yıllardır 3 giyen , 3'le özdeşleşen , 3'ü heryerine kazıyan Iverson'a daha ilk günden Ultimatom'u verdi bile !
'' 3 numarayı Rodney giyiyor dostum , boşta 1 var , gi-yersen ... ? ''

Lopez , Lopez'e karşı


Dün gece oynanan Phoenix Suns - New Jersey Nets maçı , iki çaylağın ilgi çekici kapışmasına sahne oldu.

Çaylak Brook ve Robin Lopez kardeşler , kariyerlerinde ilk defa bir NBA maçında karşı karşıya geldiler.

İlk çeyreğin beşinci dakikasının ortalarına doğru Nets koçu Lawrence Frank Brook Lopez'i oyuna sürdüğünde , Suns koçu Terry Porter da aynı pozisyonda oynayan Robin Lopez'i oyuna sürdü. Lopez kardeşlerin annesi Deborah Ledford üzerinde Nets forması ve başında Suns şapkasıyla oğullarına tribünlerden destek oldu.

Suns koçu Porter maçtan önce yaptığı açıklamada '' Gerçek Lopez kimmiş görelim bakalım '' dedi.

Kısacası Lopez kardeşlerin NBA'deki ilk karşılaşmaları bir hayli ilginç ve gülünç anlara sahne oldu.

Peki ya Lopez kardeşlerin düellosunu kim kazandı ?

Her iki oyuncu da maçı 2'şer sayıyla tamamladı , ancak Brook kardeşine yaptığı blokla bir adım öne geçmeyi başardı desek olur herhalde :)

Maçın sonunda gülen tarafsa Robin oldu , keza Suns %60'ın üzerinde atış yüzdesi , %66 dolaylarında da 3lük yüzdesi yakaladığı maçı 114-86 gibi farklı bir skorla kazandı.

4 Kasım 2008 Salı

NBA 4 Kasım - Canlı yayın linkleri


Canlı Yayın Linkleri - 4 Kasım

Phoenix at New Jersey Lev_10
Boston at Houston P2P Links & Channel 1
Dallas at San Antonio P2P Links & Channel 2

Maçlar oynanırken ben büyük ihtimalle Bahreyn semalarında süzülüyor olacağım. Şimdiden afiyet olsun ;)

NBA'de gecenin programı - 4 Kasım


NBA'de normal sezon bu gece oynanacak 3 maçla devam ediyor.
Phoenix Suns , New Jersey'de Nets'in konuğu olurken Teksas derbisinde dün gece Cavaliers'dan ağır bir darbe alan Dallas Mavericks , San Antonio Spurs'e konuk olacak.
Gecenin en spektaküler maçı ise şampiyonluğun iki güçlü adayı arasında , Houston'da oynanacak. Rockets'ın konuğu son şampiyon ; Boston Celtics

Pistons Hamilton'la kontrat tazeledi


Allen Iverson takasıyla tüm dikkatleri üzerine çeken Pistons , bu girişimin hemen ardından takımın önemli oyuncularından Richard Hamilton ile kontrat yeniledi.

Hamilton , 3 yıllık yeni sözleşmesi için Pistons'tan 34 milyon dolar alacak.

NBA'de haftanın oyuncuları


NBA'in normal sezonunda ilk hafta geride kalırken '' Haftanın oyuncusu '' unvanına layık görülen isimler açıklandı.

Doğu konferansında oynadığı ilk 3 maçı da kazanan Raptors'un yıldız oyuncusu Chris Bosh , bu hafta içerisinde elde ettiği 26 sayı 10 ribaund 3.7 assist ortalamalarıyla Doğu Konferansında haftanın oyuncusu seçildi.

Batı'da ise Hornets'in oyun kurucusu Chris Paul elde ettiği 21.7 sayı , 5.3 ribaund , 12 assist ve 2.3 top çalma istatistikleriyle haftanın oyuncusu unvanına layık görüldü.

Abisinin izinden ...


Dün gece oynanan Memphis Grizzlies - Golden State Warriors maçına küçük kardeş Marc damgasını vurdu. İki sayılık atışlarda 9/11 , serbest atış çizgisinde de 9/11'lik yüzde yakalayan İspanyol yıldız maçı 27 sayı 16 ribaund 1 assist 1 top çalma 3 blok gibi akla zarar rakamlarla kapatarak takımının maçı 90-79 kazanmasında en büyük pay sahibi oldu. Batı'da dibe oynar denilen Grizzlies 4'üncü maçında 2'inci galibiyetini alırken , aynı yakada umutsuzca çırpınmaya aday Warriors da kullandığı 20 üç sayılık atışta yalnızca 3 isabet bularak mağlubiyete adeta davetiye çıkardı. Warriors cephesinde Andris Biedrins'in 16 sayı 22 ribaundluk performansı galibiyet için yeterli olmadı.


Çok değil bir kaç sene öncesi geldi aklıma. Aynı Grizzlies formasıyla Pau Gasol'ün takımı sırtlayışı ... Çok değil aylar öncesinde de şimdilerde tarihe karışan Akasvayu Girona formasıyla Marc'ı da anımsar gibi oldum.
Eminim o günleri pek de aramıyordur , keza şu ana dek gösterdiği performans son sıralarda seçilen bir oyuncuya göre çok ama çok fazla !

3 Kasım 2008 Pazartesi

Oldu bu iş


Çeşitli kaynaklarda çıkan haberler , Billups ve McDyess'ın bu akşamki kadrodan çıkarılmaları ( sağlık kontrolü gibi genel takas prosedürleri için ) ve son olarak gördüğünüz resimden anlaşılabileceği üzere takas gerçekleşti.

Iverson artık Pistons'lı.

İlk postta takası bir hayli eleştirmiştim. Ancak kontrat şartlarını ve salary durumunu anımsadığımda görüyorum ki Dumars büyük oynuyor ve bu oyun tutarsa Pistons gerçekten büyük iş başarmış olacak.

Iverson'un 22 milyon dolarlık kontratı sezon sonunda bitiyor. Billups'ınkinden bihaberim ancak onun da kontratı ve Pistons'taki geleceği muamma. Ki zaten belli bir süredir de Billups'ın adres değiştireceği ayan beyan ortalara dökülüyordu. İnceldiği yerden koptu vesselam.

Dumars'ın , pervasız Iverson'ı tımar etmek için elinde büyük bir koz var ; '' Eğer tam anlamıyla bir Piston olamazsan , sezon sonunda kapıyı gösteririm ! ''

Evet , Dumars iki ihtimali de düşünmüş ve her iki ihtimal de Pistons'a istediğini veriyor.

1) Iverson kariyerinin son demlerinde şampiyonluğun en ciddi adaylarından birinin en önemli parçası olma bilinciyle canla başla mücadele eder , Hücumda Billups'ın yerini fazla fazla doldurması bir yana savunmada da bir Piston gibi davranır ve takımını zafere taşır.

ya da

2) Iverson bildiğimiz Iverson gibi takılır. Maç başına 35 tane şut kullanıp 40 sayısını atar ama savunmayı iplemez , savunma bloğunu bozduğu yetmezmiş gibi yine hücumda egolarıyla meşgul olup başta Sheed olmak üzere Hamilton , Prince gibi skorerleri bezdirir , o da yetmezmiş gibi idmanlara gelmez , geceleri gezer , takım içi disiplini bozar ve Pistons'un geleceği konumundaki gençleri peşinen mevzudan soğutur ve nihayetinde sezon sonunda sepetlenir.

İlk ihtimalin getirilerine değinmiyorum , tahmin edebiliyorsunuzdur zaten. Ivy canı istediği zaman ligin en durdurulamaz adamı olmayı başarıyor keza ligin en ufak adamlarından biri olmasına rağmen en büyük yürek onda.

İkinci ihtimalde de sezon sonunda Ivy'i sepetliyoruz ve kocaman bir salary cap açıyoruz. Gençlerimizle yola devam ediyor , bu salary cap'i da iyi değerlendirerek mevcut Pistons ruhunu koruyoruz.

Bu perspektiften bakıldığında hiç de fena durmuyor.

Ancak yine de öyle tozpembe yorumlar yapamıyorum. Geçen yıl Kidd takası için söylenenleri hatırlayın ve şimdiki Mavericks manzarasına şöyle bir bakın , o vakit beni daha iyi anlarsınız.

Ivy'nin bu yaştan sonra birilerine eyvallah edip tımar olması çok zor. Pistons ruhuna bürünür ve Sixers'la final oynadığı yıllardaki gibi bir hava yakalarsa ne ala , ancak bu ruh Ivy'nin yıllardır yapmadığı şeyleri gerektiriyor. Bunun en başında savunma ve disiplin geliyor.

Sheed'le nasıl bir ikili olacaklar gerçekten merak ediyorum :)

E oldu madem , tadını çıkarmak gerek. Hepimiz Iverson'uz :) Hadi hayırlı uğurlu olsun :)

Korkunç bir senaryo !


Ortalıkta çok ciddi , bir o kadar da korkutucu bir takas senaryosu dolaşmaya başladı.


Söylentiye göre Denver Nuggets , daha önceden çok isteyip de alamadığı Chauncey Billups ve Antonio McDyess için Detroit Pistons'a Allen Iverson'u teklif etmiş.


Pistons cephesinden pozitif cevap gelmesi durumunda ( ki şu an sıcak bakıyorlarmış ) takas gerçekleşecek.


Şahsen bir Pistonssever olarak hiç kafama yatmıyor bu senaryo.


Savunma merkezli disipline dayalı bir takıma Iverson gibi bir savunma ve disiplin düşmanını getirip , karşılığında takımın belkemiği olmuş Billups'ı ve adam akıllı bir kaç uzundan biri olan McDyess'ı gönderiyorsunuz.


Savunma düzeni alt üst olur AI sayesinde !


Ayrıca Hamilton - Prince ikilisiyle ego çatışmasına düşerler maazallah.


Daha da korkuncu , Pistons'ın ümit veren gençleri Iverson'un gelişiyle rotasyondan soğurlar.


Neyse şimdilik fazla uzatmayayım , Allah muhafaza gerçekleşirse bu takas , o vakit konuşuruz.

Utah Jazz @ Los Angeles Clippers - Canlı yayın

Watch live video from JTV Sports 4 on Justin.tv

Cleveland Cavaliers @ Dallas Mavericks - Canlı yayın

Watch live video from FURBY08S SPORTS on Justin.tv

| NBA 3 Kasım | Kings @ Sixers |



Önsöz :
Girizgahı fazla uzun tutmayayım , bu maçta yine sezgiler ve az da olsa istatistikler konuşacak bizler için.

İlk beşler :

Sacramento Kings
PG : Beno Udrih
SG : Kevin Martin
SF : John Salmons
PF : Mikki Moore
C : Spencer Hawes

Philadelphia Sixers
PG : Andre Miller
SG :Andrei Iguodala
SF : Thaddeus Young
PF : Elton Brand
C : Samuel Dalembert

Yorum :
Under / Over türünde bir tahmin yaptığımız için , burada istatistikler biraz daha efektif olacak.
Sixers ilk maçında Raptors'a 84-95 yenildi , ikinci maçta Knicks'i 116-87'yle geçtiler ve son maçta da Hawks'a 95-88 kaybettiler.

Yani üç maçta 288 sayı ürettiler , Maç başına 96 sayı civarı ...
Ayrıca bu 3 maçta 277 sayı yediler , Maç başına 92 civarı ...

Öte yandan Kings de ilk maçlarında Wolves'a 96-98 , Heat'e 103-77 , ve Magic'e de 121-103 yenildi.

3 maçta 276 sayı ürettiler , maç başına 92 civarı ...
Ayrıca yine 3 maçta 322 sayı yediler , maç başına 107 civarı...

İstatistiklerden de gözüktüğü üzere , Kings Miller'ın da yokluğunda hücumda bir hayli zorlanıyor.

77 sayı ürettikleri Heat maçının ilk 3 çeyreğinde sadece 47 sayı üretebilmişlerdi. Son periyottaki 30 sayıya dua etsinler !

Bu gece onlar için zor bir maç olacak. Keza pota altı Moore'a ve NBA'de çok çok yeni sayılabilecek bir isme , Hawes'a kalıyor. Rakip ise bu alanı Dalembert , Evans ve Brand'le domine edip çok iyi savunan bir takım. Kings yine Kevin Martin'in eline bakacak gibi gözüküyor.

Sixers'ın da tam anlamıyla hücum dengesini oturtamadığı gözüküyor. İkinci maçı Run & Gun'a dönen Knicks'le değil de başka bir takımla oynasalardı hücum ortalamaları şimdi 96'nın çok daha altındaydı.

Kings'in savunmasına güvenememekle beraber yine de bu maçtan 199 sayı çıkmayacağına inanıyorum. Bunun için periyot başına 50 sayı üretilmesi gerekiyor ki , Kings tek başına bu skoru Heat gibi bir takıma karşı bile 3 periyotta üretememişti.

101-88 gibi bir skorla Sixers'ın kazanacağını düşünüyorum. Over olsa bile Kings'İn savunmada çözülmesinden olur , Sixers'dan 110 yerlerse elbette ki yatarız. Ancak ben under ihtimalini daha kuvvetli görüyorum. Tek bir periyotta tekleseler yeter.

Pick : Under 198
Stake : 7.25

| NBA 3 Kasım | Bulls @ Magic |


Önsöz :
Sezon başları bir tuhaf olur NBA'de. Bir şeyleri kestirmek çok güçtür. Daha zoru , içinizdeki mevcut tabuları yıkıp resetlediğiniz istatistiklerden yoksun bir zihinle , duru bir şekilde öngörüde bulunmaktır. Buna en bariz örnek 2006'da şampiyon olan Miami Heat'in 2007 ve 2008 sezonlarında dökülmesidir. Bu sezonların başlangıcında '' şampiyon '' olarak hatırladığımız Heat'i her maçta favori görüp aldanmamız işte bu yanılsamalardan bir tanesiydi.

Şimdi geldi aklıma , geçen yıl sezon başlarında Mavericks'e Hawks karşısında -6 açmışlardı da , telefonlara sarılmıştım aman arkadaşlar kaçırmayın diye. Tabi biz Hawks'ı bir önceki yılın sezon sonundaki haliyle hatırlıyorduk , çıkışa geçip play-off'lara kadar giden Haliyle değil Hawks o maçı kazanmıştı.

İşte bu yüzden , şu maçı kestirmek bir hayli zor.

Ancak geride kalan maçlarla birlikte bir şeyler de az çok netleşmiş durumda.
Magic ihtişamlı bir sezon açılış töreni yaptığı maçta Hawks 99-95 kaybetti. Bir sonraki maçta da Grizzlies'a deplasmanda Gay'in son saniye basketiyle 86-84 kaybettiler. Tam herkes '' ne oluyor yahu ? '' derken iç sahada gelen 121-103'lük Kings galibiyetiyle Magic nihayet sezona merhaba diyebildi.

Öte yandan 7 sayılık handikapla underdog gösterilen Bulls ise sezona iyi bir başlangıç yaptı. İlk maçta Bucks gibi bir takımı 108-95'le rahat geçtiler. İkinci maçta şampiyonluğun en güçlü favorisi Boston'a 96-80 kaybettiler ve son maçta da Magic'i yenen o Grizzlies'i 96-86'yla geçtiler.

İşte bu bilgilerin ışığı , bu gece sahadaki manzarayı kestirmemiz kolaylaştırıyor diyebilirim.

Ancak doğru pick için biraz daha derine inmek gerek.

İlk beşler :

Chicago Bulls :
PG :
Thabo Sefalosha
SG : Derrick Rose
SF : Luol Deng
PF : Drew Gooden
C : Tyrus Thomas

Orlando Magic :
PG :
Jameer Nelson
SG :Hedo Turkoglu
SF : Mickael Pietrus
PF : Rashard Lewis
C : Dwight Howard

İstatistikler :
CHI-ORL

- Sayı/Maç +
- Atış % +
+ S.Atış % -
+ Savunma -
+ Ribaundlar -
- Top kaybı +
+ Bench -

Yorum :
Bulls formuyla daha ağır basıyor. Öte yandan pota altında Magic'ten çok daha çevik ve diri kalacakları aşikar. Keza Thomas , Noah , Gooden gibi isimler Bulls'u , Battie ve Howard'ın sırtladığı Magic boyalı alanından daha sıkı kılıyor. Zaten ribaundlarda da Bulls'un üstünlüğü istatistiklerde gözüküyor.

Bulls uzunlarının genç , iri , dinamik ve agresif tutumu , zaman zaman Battie'den aldığı destek dışında bu alanda yalnız kalan Howard'ı zor durumda bırakabilir. Zor durumdan kasıt faül problemi de olabilir. Israrla içeriyi zorlayan , delici bir kimlik peşindeki Bulls Magic'i bu alanda daraltabilir diye düşünüyorum.

Öte yandan her iki takımın da arka alanı bir hayli zengin gözüküyor. Hinrich'i Rose'la takviye eden Bulls oyun kurucu avantajını en iyi şekilde kullanadursun , kontratı kapan Deng ve henüz kapamayan Gordon arka alanda canla başla mücadele edip iyi işler çıkarıyorlar. Nocioni ve Hughes'la beraber Bulls ekmeğini büyük ölçüde bu rotasyondan çıkarıyor.

Kafa kafaya karşılaştırma yapıldığında ortaya çıkan manzara şu :

* Bulls uzunlarıyla savunuyor , kısalarıyla atıyor.
* Magic ise nispeten daha orta noktaya yakın bir skor dengesine sahip ancak yine de takımın bir numaralı ismi Dwight Howard.

Bu anekdot Bulls pickini cazip kılıyor. Bulls pota altında Howard'ı sıkıştırıp hücumda da delici özelliğiyle onu biraz olsun faüle zorlamayı başarabilirse kafa kafaya bir maç oynayabilir ve nihayetinde gülen taraf olabilir. Hughes'ün yokluğunda arka alanı Gordon'la harikulade takviye edebilirler. İç saha avantajıyla maç Magic'e yakın gibi de dursa , 8 farklık bir galibiyet şu şartlarda zor gözüküyor. Bulls'un kazanma ihtimalini ve maç istatistiklerini göz önünde bulundurarak +7'lik handikapı öneriyorum.

Korktuğum tek şey , Magic'in kazanırsa farklı kazanacağı ihtimali. Keza sezon başlarında maç son anlarda koptuktan sonra rakip takım fazla da diretmiyor , salıveriyor malumunuz. Taktik faüllerle falan ucu ucuna kaçırabiliriz pick'i , buna rağmen taktik faüle kadar gelecekse maç , zaten handikap dahilinde biter diyerek noktayı koyuyorum.

Pick : Bulls +7
Stake : 7.50

Milwaukee Bucks 94 - 86 New York Knicks


Dün gece oynanan 2 maçtan hangisini izleyeceğime karar vermekte epey güçlük çektim diyebilirim. Ancak yeni antrenörü ve oyun düzeniyle Knicks merak ettiğim takımlar arasındaydı. Maçın diğerine nazaran bir saat erken başlıyor olması da bu tercihte büyük pay sahibiydi tabii ki de :)


Bucks , baştan sona önde götürdüğü maçı üçüncü çeyrekte Redd'in sakatlanarak oyundan çıkmasına rağmen rahat kazandı.

New York Knicks :

Haber portallarında Isiah gitti ,Walsh olaya el attı ancak değişen bir şey yok , Marbury gene kenarda ve Knicks gene kaybetti gibilerinden başlıklar var.

Ancak bence durum öyle değil.


Knicks'te bir takım kıpırdanmalar var. D'Antoni'nin hızlı oyun oynatmayı seven , bol skor ürettiren bir koç olduğunu artık herkes biliyor sanırım. Bunu Knicks'te ancak egoları yüksek oyuncularına '' lüks '' tanıyarak uygulayabilirdi. Bu lüksten kasıt elbette ki saha içi özgürlük.


Hangi koçu getirirseniz getirin , kayışın çoktan koptuğu bir Knicks'te kimsenin kimseye istediğiniz ölçüde pas atmasını , muazzam bir uyum içinde oynamasını bekleyemezsiniz. Takımın bir bütün olarak hedeflerinden uzaklaşıp artık işi bir '' Business '' 'ten , bir şahsi kaygıdan ibaret görmeye başlamasından bu yana çok zaman geçti. Oyuncuların bir çoğu sahada takımdan ve hedeflerden çok kendi menfaatini düşünür oldu. Aslına bakarsanız hiç biri böyle tipler değil ( Randolph gibi istisnalar hariç ) , ancak takımın geldiği son nokta bunu onlara mecbur kılıyor.


Her neyse ... D'Antoni doğru olanı yapıyor ve iyice cıvıklaşmış bu hamuru bir anda yoğurup şekle sokmaya çalışmıyor. Oyunculara run & gun'ı benimsetmeye çalışırken onların '' suyundan gitme '' metodunu tercih etmiş. Dün gece izlediğim Knicks bana bu izlenimi verdi.


Takımda herkese özgürlük ve insiyatif tanımış D'Antoni. Rotasyonda yer alan her oyuncu bir hücumda tek bir pas dahi yapmadan potaya gidebilir ya da D'Antoninin tembihlediği gibi '' çemberi müsait gördüğü anda '' şutu atabilir. Nitekim dün gece de böyle oldu. Çoğu kez kısaların türlü crossover maharetlerinden sonra şuta kalkışlarını , guardların tam saha deparı turnikeyle bitirmeye çalışmalarını , uzunların topu alır almaz post-up oyunlarına girişmelerine şahit oldum. Bu elbette '' topu alan atsın '' anlamına gelmiyor , hiç de fena top çevirmiyorlar ancak ilk fırsatta da çembere gidiyorlar. Zaten koçun istediği de bu.


Evet , dürüst olmak gerekirse bu takımın kimyasına bakıldığında '' suyundan gitme '' metodunun işe yarayacağını söylemek mümkün. Yaklaşık 10 kişilik bir rotasyon daha geçen yıl '' bir yığın işe yaramaz herif '' diye anılıyordu. Şimdi bu oyuncuların her biri maç başına 10+ sayı üretebilecek fırsata erişmiş durumda ve bunun farkındalar.


Ancak problem şu ki henüz çok taze olan Run & Gun Knicks'te taşlar tam anlamıyla yerine oturmamış. İlk maçında Heat'i 120 sayı üreterek yenen Knicks yalnızca o gün atış yüzdesinde %40'ın üzerine çıkabildi. Onun dışındaki 2 maçta da %30'larda kalarak düşük skorlar elde etti ve her iki maçı da kaybetti.


Özgürce atıyorlar ancak sokamıyorlar kısacası. Biraz daha toparlanıp derli toplu hale gelmeleri lazım. Tamam , Q-Rich , Nate Robinson , David Lee , Zach Randolph , Jamal Crawford , Stephon Marbury gibi oyuncular canları istediği zaman skor üretebilecek kapasitedeler. Ancak top ellerine her geçtiğinde bu özgürlüğe güvenerek streetball misali bire bir oynayıp çembere giderlerse bu takım arpa boyu yol kat edemez. Hani oturmuş bir setiniz ( veya setleriniz ) olur , oynarsınız çevirirsiniz ve birileri bu setin rakip savunmada açtığı delikten sızarak skora gider. Böylesi makuldür , saha içi özgürlük böyle güzeldir. Birileri topu kullanıp sayıya gider ancak o hücumda topa eli hiç değmemiş biri dahi bu skorda kendisinin de bir payı olduğunu bilerek oyundan zevk alır. İşte Run & Gun ancak bu şekilde işe yarar.


Knicks'in bunu anlamaya ihtiyacı var.


Bunun için de zamana ...


Şimdiki halleriyle , iyi savunma yapan ( Detroit , Houston gibi ... ) takımlar karşısında darmadağın olur , bahis bürolarının kendileri için açtıkları 110-112 skor baremlerinin yanına bile yanaşamazlar.


Milwaukee Bucks :

Bucks cephesinde ise gözle görülür açıklar mevcut. Jefferson hamlesi cuk oturmuş ancak Mo-Williams'ı kaybetmenin izleri ayan beyan gözüküyor sahada. Takımda bariz bir '' cesur oyun kurucu '' açığı var. Geçen yıl Mo-Williams deliciliğiyle olsun , şutlarıyla olsun oyunu en uç noktada sürükleyen , dar zamanda kotaran adamdı. Şimdi onun yerine geçenler delicilik ve cesaret konusunda bir hayli geride kalmış gibi gözüküyorlar. Ridnour yetenekli ancak o agresif tutum kendisinde yok. İnsiyatif konusunda Mo kadar efektif değil. Setleri oynatıyor , gerisine pek karışmıyor. Sessions özel bir hareketlilik katıyor gibi gözüküyor , biraz zamana ihtiyacı var ama sanmıyorum ki Mo'nun yerini doldurabilsin.


Öte yandan boyalı alanda da Bucks bir hayli sıkıntılı gözüküyor. Bogut'un dışında o bölgede istikrarlı bir isim yok. Hiç bir şekilde rakibi pota altından tehdit edemiyorlar. Hücum ribaundu olsun , penetreler olsun , bire birler post-up'lar olsun ... Bogut'un yaptıkları dışında hiç bir şekilde o bölgede rakibin üzerine gidemiyorlar. Joe Smith'i bile ararlar bu gidişle.


Tüm bunların dışında tabii ki de arka alanda bir hayli zengin sayılır Bucks. Villenueva - Redd - Jefferson üçlüsü ve saz ekibi bu alanda takımı sırtlayacak gibi gözüküyor ancak gerçek olan şu ki Bucks güçlü oyun kurucuları savunmada ve dominant boyalı alan oyuncularına sahip takımlar karşısında sapır sapır dökülecek.

23'ten sonra 24 ...

Matematik yine yanılmadı ve 23'ten sonra 24 geldi.
25 kim olacak dersiniz ?
Bu şimdilik cevabı bilinmeyen bir soru olarak akıllarda kalıyor , ancak birilerinin de 25 yerine 23'le matematiğe kafa tuttuğu kesin :)

2 Kasım 2008 Pazar

Gitti gelmez



Spor ve haber kaynakları onun akıbeti için hala '' emekli olabilir '' dese de Eric Snow çoktan emekli olmuşa benziyor.

NBA TV'de yorumculuğa başladı bildiğiniz üzere. İyiden iyiye de devam ediyor. Yalnız dikkat ediyorum acaip heyecanlı. E malum NBA'de tempo çok yoğun , 10 maç oynanan bir gecede NBA TV'de yayınlanan maçın devre arası bir anda geliveriyor ve 3-2-1 motoooor sesiyle şak diye canlı yayına , halftime report'a geçiyorlar.

O aralarda dikkat ediyorum da böyle ansızın patlatılan canlı bağlantılarda falan Snow epey bir terliyor bizim göremediğimiz yerlerinden :) Gülümseyip objektife bakmaya çalışıyor ama her an rejiden '' Arkadaşım biraz daha sırıt , evet hadi bakayım '' gibisinden bir tepki alacakmış gibi sanki , böyle istim üstünde :) Koyu renk takımların içinde de stüdyo orantısından uzak bir manzarayla adeta dev gibi duruyor. Ya da biraz kilo almıştır kim bilir ...

Her neyse , Snow gitti gelmez vesselam. Bakalım yorumculuk kariyerinin akıbeti ne olacak ...

Milwaukee Bucks @ New York Knicks canlı yayın

Şu linkten gayet net izleniyor , şiddetle tavsiye ediyorum ;)

http://www.veetle.com/viewChannel.php?cid=488fda44651b0

İlgili linkten veetle programını download edip kurun. Daha sonra sayfayı yenileyin , izleyin ;)

Bynum kalıyor



Uzun süredir gündemi meşgul eden Andrew Bynum - Lakers pazarlığı nihayet son bulmuş.

Genç uzun kendisini 2012-13 sezonuna kadar takımda tutacak kontrat karşılığında 58 milyon dolar alacak.
Kendisi adına sevindim , keza yüksek kontrat sevdasıyla başka başka yerlere sürüklenip sivrilme dönemindeyken ansızın sönebilirdi.
NBA tarihi bunun acımasız örnekleriyle dolu , bilirsiniz ...

1000 kere maaşallah ...


NBA'in en hırslı , en ateşli oyuncusu Kevin Garnett , geçtiğimiz gece oynanan Chicago Bulls maçıyla birlikte NBA'deki 1000. maçına çıktı. KG NBA'de bunu başaran en genç oyuncu unvanını elde etti.

Hoş bir tesadüf , geçenlerde pek ummadığım bir zamanda ve mekanda NBA TV'de yayınlanan bir maça rastgeldim. 1995 yılında oynanan bir Timberwolves maçıydı.

Kevin Garnett'ın NBA'e adımını attığı ilk maçmış , köşede '' Garnett's debut '' şeklinde belirtilmişti.

O uzun , ince çocuk gene canını dişine takmış oradan oraya koşturuyordu.

Hala da devam ediyor ...

Seviyorum seni KG , keşke hala 21 giyiyor olsaydın ;)

Ooo gelenlere bakın


2 günlük yoğun iş maratonundan sonra nihayet eve dönüp '' ne var ne yok '' diye şöyle bir bakayım dedim. Enteresan haberler var.

Anıl'ın salsabasket blogunu okurken '' Traktör geliyor '' gibisinden birşeyler okudum. '' Yok canım değildir '' falan demeye kalmadı ki yanılmadığımı gördüm. Evet , en son olarak Cleveland formasıyla NBA'de gördüğümüz , daha sonra da İspanya ikinci liginde kariyerine devam ettiğini öğrendiğimiz Traktör lakaplı Robert Traylor TBL takımlarından Kepez Belediyesiyle anlaşmış.

Bilenler bilir Traylor'u , bilmeyenler için de şu iki anekdota değinsek yeterlidir :

- 1998 Yılında 6. sıradan Dallas Mavericks tarafından Draft edildi. Dirk Nowitzki karşılığında Milwaukee Bucks'a gönderildi aynı dönemde :)

- 2.03 boyunda , bildiğim en son ağırlığı 130 kilo civarlarında.


Hoşgeldin traktör , seni çıplak gözle izlemek keyifli olacak ;)

Gel gelelim '' yok artık '' dedirten ikinci habere.

Zamanında Tekelspor'un iç sahası olan ( Ümraniye Haldun Alagaş Spor kompleksi ) civarlarında ikamet etmemiz sebebiyle Anıl'la (www.salsabasket.net) hiç bir Tekel maçını kaçırmazdık. Tekel tuttuğumuz takım gibi olmuştu TBL'de.

İşte o Tekel, son sezonlarından birinde aylarca yabancısız oynayıp '' kesin düşecek '' denilecek seviyeye gelmiş , sonraları son bir hamleyle takıma bir hareketlilik kazandırmak üzere yabancı oyuncu transferleri yapmıştı.İşte bu transferlerinden biriydi James Butler. Onu ilk kez koridorda gördüğümde şaşırıp kalmıştım keza irilikten öte şişman ve yağlıydı. Sonraları fit oldu orası ayrı :)

Enteresandı , onca fiziksel dezavantajına rağmen inanılmaz mücadele ediyordu. Tabi dibe vurup yükselişe geçmiş , artık bizim takımımız gibi olmuş diyebileceğimiz bir takımın ve oyuncularının bu mücadelesi de bizi epey heyecanlandırıyordu. Hele bir Darüşşafaka maçı var ki sormayın :)


Butler'ın en dikkat çeken yönü dev gibi cüssesine rağmen inanılmaz yumuşak bir bileğe sahip olmasıydı. Hala şaşırırım koskoca kollardan şak diye düşen o bileğe. Anıl belirtmiş , ben de tekrarlayayım ; Bu yıl TBL'de onu izlerken bu ayrıntıya dikkat edin , bana hak vereceksiniz.

Maziye dalmışken esas ayrıntıyı unuttuk tabi. Butler BJK Cola Turka'yla anlaşmış. Giden Stojanovic'in yerine İspanya beşinci liginde mücadele eden Butler'ı getirmişiz. Şaştım kaldım vallahi. Neler göreceğiz bakalım.

Her iki isim de lige büyük renk katacak ama , bundan eminim ;)