17 Ocak 2010 Pazar

Spot ışıklar : Byron Scott



Şaşırdım , hem de çok. Nasıl da unutmuşuz yahu ...

Resim 1998 yılında çekilmiş , o yıl Euroleague kupasını kaldıran Panathinakios formasının içindeki adam Byron Scott'un ta kendisi. Evet , 2 yıl önce yılın koçu seçilen , bu sezon başında da Hornets'ten postalanan Scott.

Avrupa'da oynayan NBA'lilere göz atmadan önce biraz daha karıştırıp okuduğum kaynaklardan şöyle bir derledim Scott'un hikayesini :

Scott , 1983 NBA Draft'ında ilk tur 4'üncü sıradan San Diego Clippers tarafından seçilerek lige ilk adımını atmış. Norm Nixon karşılığında da Los Angeles Lakers'a takas edilmiş. Kariyeri boyunca Lakers'tan farklı olarak Indiana Pacers ve Vancouver Grizzlies formalarını giymiş ancak en parlak dönemi Lakers'la geçirdiği yıllara denk geliyor sanırım. Keza Lakers'ın showtime ekolünün bir parçası olarak anılıyor Scott. Eee , Magic Johnson , Kareem Abduljabbar ve James Worthy'nin yanında ilk beş başlıyorsanız böyle anılmanız gayet normal.



Scott Lakers'ta 1983-1993 yılları arasında tam 10 sezon geçirdi ve bu süreçte 3 defa NBA şampiyonu oldu Los Angeles ekibi. (1985-1987-1988 ) Çaylak sezonunda maç başına ortalama 22 dakika sahada kalan Scott'un elde ettiği 10.6 sayı ortalaması onu çaylaklar karmasına dahil etmeye yetti. 84-85 Sezonunda ligin en iyi üç sayı isabeti ortalamasına sahip oyuncusuydu (0.433 ortalama ) , en iyi performansını ise 1987-88 sezonunda Lakers'la şampiyonluk yaşadığında elde etmişti ; 21.7 sayı ortalaması kariyerinin en yüksek rakamıydı , aynı zamanda 1.91'lik top çalma ortalaması da bu alanda elde ettiği en iyi rakamlardı. Enteresandır , öyle bir rotasyonda elde ettiği bu skorer kimliğe rağmen o bir kez olsun All-Star kadrosunda yer alamadı. Tabi her zaman bardağın dolu tarafına da bakmamak lazım. NBA'de geçirdiği 14 sezonda 1073 maç oynayan Scott 14 sayı ortalaması yakalamıştır yakalamasına ama , ribaund ve assist ortalamasının 0.3 olduğunu da belirtmekte fayda var. Ayrıca o zamanlar Jordan , Magic , Abduljabbar , Bird , Hakeem , Dr. J , Ralph Samson gibi nice efsanenin ligde cirit attıkları düşünülürse all-star olmak için maç başına 21.7 sayı atan bir Byron Scott olmanın bile yetmeyeceği kolaylıkla idrak edilebilir.

Lakers'taki bu şaşaalı dönemden sonra ( 10 yıl boyunca ilk beşte SG olarak yer aldı ) NBA'deki diğer adreslerine uğradı , son olarak 1997 yılında Kobe faciası lige adım attığında , efsane Kobe-Shaq'le yeniden dirilmeden önce aktif oyunculuk kariyerini sonlandırdı. Aynı yılın yazında Panathinaikos'la anlaşan 1961 doğumlu Scott o zamanlar 36 yaşındaydı. Pana'da muhteşem bir sezon geçirdi ve Yunan takımı o yıl Euroleague kupasını müzesine götürdü. Aynı zamanda o yıl Avrupa All-Star maçında da maçın adamı ödülünü kazandı.

Bu başarının ardından Scott , NBA'e koç olarak geri döndü. Kings'te assistan koç olarak antrenörlük kariyerine başladı. Takımın 3 sayılık atışlarda yakaladığı başarı ve istikrarda önemli rol oynadı. 2000'de New Jersey Nets'in başına geçti. Genel itibarıyle ( pek sevmiyorum bu tabiri ama İngilizce'den Türkçe'ye çevirince de pek bir manası esprisi kalmıyor ) Winner biri olmasına rağmen Nets'ten yadigar ukteye eminim hala derin derin iç geçiriyordur. 2000'de vasat bir sezon geçirmelerine rağmen 2001'de 52 galibiyetlik muhteşem bir sezon geçirdiler ve K-Mart - J-Kidd ikilisinin tıpkı Scott gibi en parlak dönemlerini geçirdikleri sezonda Doğu Konferansı şampiyonu olarak NBA Finallerinin yolunu tuttular. Kobe & Shaq'lı Lakers'ın bileğini bükemediklerini söylememe gerek yok sanırım. Scott o seriyi kazanıp Nets'i şampiyon yapsaydı , NBA'de hem oyuncu hem de koç olarak şampiyonluk kazanan yegane isimlerden biri olacaktı.




Ancak bununla da kalmadı ukte silsilesi , ve hatta bu defakine sillesi bile denebilir. Spurs'ün Manu-Parker-Duncan üçlüsüyle ligin anasını ağlattığı yıllar ... ( Bu sene de ağlatabilirler aslında ya , o ayrı konu ) Nets bir kez daha finallerin yolunu tuttu ve 4-2'lik seriyle Spurs'e kaybetti. O seride bir maç vardır ki , anlatmaya satırlar sayfalar yetmez. Velhasılkelam , o maçla beraber ucu ucuna ellerinden kayıp gitmiştir şampiyonluk , üstelik NHL'de New Jersey Devils'in Stanley Cup finallerinde Anaheim Mighty Ducks'ı 7inci maçta geçerek şampiyon olmuştur , ve tüm Jersey ahalisinin NBA'den gelecek ikinci bir zafere odaklanmıştır. Kupa ve yüzük Duncan'ın parmağında ışıldarken Nets'in , özellikle Kidd ve Scott'un ve hatta K-Mart'ın da yüreği sızım sızım sızlıyor olsa gerek.

Keza saydığım 3 isim de bugün hala değil bir şampiyonluk yüzüğü , buna dair bir fırsat bile elde edememiştir. Kidd Mavericks'le belki bu sene ... O da yukarıda zikrettiğim Spurs'ü ve Nuggets , Lakers gibi nicesini geçerse ... Her neyse , bugünküne benzer bir senaryo Nets yıllarında da patlak vermişti ve kötü başlayan sezonun hemen başında Scott görevinden alındı.



Sonra 2005'te Hornets'in başına geçti. Burada Kidd gibi bir dahiden sonra Paul gibi bir yeteneğe koçluk yapmak gibi bir şansın yanısıra elde ettiği en önemli başarı yılın koçu seçilmek oldu.2007-08 sezonunda Scott , Hornets'i 56-26'lık dereceyle ayağa kaldıran isim olmasının yanı sıra , Katrina gibi bir felaketten çıkan takıma ve şehre yeniden hayat veren isimlerden biri olmasıyla da ( ki sosyal yardım konusunda da çok özverilidir kendileri ) şahsi kanaatimce bu ödülü özel olarak hak etmiştir. İyi ki de kazandı diyorum , hatta keşke Lakers ya da Spurs'ü yenip bir de şampiyonluk elde edebilseydi.

Bunun haricinde de 2008 All-Star etkinliklerinde Batı konferansı karmasının koçluğunu yaptı.

Onun ismini muhtemelen bir çoğunuz en son 12 Kasım 2009'de Hornets'teki görevinden alındığında duymuştur.

Hatırlatmakla iyi ettim sanırım.

NBA'de bugün pütür pütür dökülen bazı takımların GM'lerinin de Scott'u hatırlamasında fayda var.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Vay be pana olayını ben de bilmiyodum