9 Mart 2013 Cumartesi

Panik yok, Vino var



Çok sayıda büyük oyuncuya sahip takımlarda, yıldız oyuncuların her birinin, devamlı diğerinden bir şeyler beklemesi ve bu yüzden takımın kötü oynaması gibi bir sendrom var. Tıpkı ikiden fazla yıldız oyuncuyu kadrosunda barından bir çok takım gibi, Howard, Nash, Gasol, Bryant, Jamison gibi hücum silahlarına sahip olan Lakers da yakın zamana dek bu kimlik problemini yaşıyordu. Bunun için ödedikleri bedel malumunuz. Mart ayının ortasına denk yüzde 50 galibiyet yüzdesinin üzerine çıkamadılar. 

 İşleri değiştirip, ''Show Time'ı'' yeniden başlatan isim Kobe Bryant oldu. İnsanlar ''Lebron mu Kobe mi?'' sorusunu Kobe diye yanıtlıyor. Zira insanlar NBA'in en büyük oyuncusunu değil, en yürekli oyuncusunu seviyorlar. Lebron'un Kobe'den daha iyi olduğu bilimsel çalışmalarla ispat dahi edilse, insanlar yine Kobe'nin daha büyük olduğunu iddia edecek. Ta ki Lebron kariyerindeki kritik maçların neredeyse tamamını, geçtiğimiz yıl play-off'ta Pacers serisinde oynadığı gibi oynayıp en az Vino'nunki kadar büyük bir yüreği olduğunu ortaya koyana dek. 

Hornets ve Raptors gibi basit sayılabilecek takımlara karşı maç boyunca 10 ve üzeri farkla geriye düşen Lakers'ta ilk satırda bahsettiğim sendromu çözen isim Kobe oldu. Bu sendromla zaman zaman sosyal hayatımızda iş, aile, okul gibi ortamlarda karşılaştığımız da oluyor. Takım üyelerinin diğer üyelere çok güvendiği çok yıldızlı platformlarda herkes ''Ne de olsa birileri halleder'' yanılgısına düştüğü için elini taşın altına koymaktan geri duruyor. Dolayısıyla işler de sarpa sarıyor. Parke içinde olduğu gibi Parke dışında da bu sendromdan çıkış, birilerinin ''yeter'' demesine bakıyor. Bryant'ın son dönemde yaptığı da tam olarak bu. Açıkçası beni bu süreçte en çok hayal kırıklığına uğratan isim Steve Nash oldu. Tecrübesi ve yaşı itibarıyla durumu daha rasyonel davranıp takımı toparlayacak ismin Kanada'lı oyun kurucu olacağını düşünüyordum ancak Mamba beni böyle düşündüğüme pişman etti. '' İş başa düştü'' diyerek sazı eline aldı ve son iki maçı 40+ sayı, 10+ assist ortalamalarıyla tek başına Lakers'a getirdi. 

Videoda dikkat ederseniz, Howard, Jamison, Nash gibi alternatif yıldızların etkili performansında da itici güç Kobe oluyor. Özellikle ilerleyen yaşına rağmen bire birde etkili oyunuyla kolay adam eksiltip asist potansiyeli yüksek bir çok pas dağıtıyor Vino. Çok uzatmayayım, bu sendromun bir adı var mı bilmiyorum ancak çözümü var. Videoda da net bir biçimde görülüyor. Şayet kriz durumlarında liderlik adına bir tez çalışması yapılacak olsa, Lakers'ın ve Kobe'nin son 2-3 haftalık süreçte ortaya koyduğu performans net bir şekilde bu teze konu teşkil edebilir. 

 Son olarak Jazz'de de işlerin bir o kadar felaket gittiğine değineyim. Galibiyet farkı yarım maça indi. Sanırım Lakerland yeni bir zafer hikayesine gebe. Böyle Kobe'nin gayretiyle ite kaka nereye kadar gidecek diye düşünmüyor değilim ancak içimden bir ses ''Play-off'larda görüşürüz'' diyor.

Hiç yorum yok: