19 Mart 2008 Çarşamba

Kapanmaz yara ! - Ahmet M.SUBAŞI

Hem içimizde kalan az biraz umut , hem de yüreğimizdeki burukluk sebebiyle ; aslında tahmin ettiğimiz bir sona karşı sessiz kaldık. 6.Adam'ın sessiz vedasını dramatize etmek istemedik , belki de edemedik. Ancak tamamıyle sessizliğe gömülmek de olmaz , olmamalı. Keza burada yitip gitmiş de olsa , Türk Basketbolunu en çok benimsemiş , ilkelerini bu çerçevede farklı olmak suretiyle belirlemiş ve daha da önemlisi bu ilkelerden tek bir sayısında dahi şaşmaksızın yoluna devam etmiş bir Basketbol ve Gençlik dergisinden bahsediyoruz.

Fanatik Basket ve Pivot'un başını çektiği bu hazin vedalara alıştık aslında , o yüzden kapanma kararının duyurulduğu gün yer yerinden oynamadı. Ama içimde kopan fırtınayı bir ben bilirim , bir de Allah ...

Amatör platformu aşmayı hakettiğini düşündüğümüz kalitede çalışmalarımız , hadsiz emeğimiz , profesyonelize edilebileceğini düşündüğümüz bir potansiyelimiz vardı. Ansızın elele verdiğimiz bu dergiyle aynı mantalitede düşünüyorduk ; '' Türk Basketbolunu farklı olma stratejisiyle yüceltmek , en iyi olanı ortaya koyduğumuz farkla Türk Basketbolsevere sunmak ... ''

Sevgili Ali Emre DEDEOĞLU'nun benden dergide yayınlanmak üzere istediği ilk yazı , modern uzun kavramını açıklamaya ve örneklemeye çalıştığım '' 3.5 '' yazısıydı.( 6.Adam Ekim 2007 sayısı ). İlk bakışta tamamen basketbolun teknik detaylıyla ilgili , daha doğrusu tamamıyle basketbolla ilgili gibi gözüken bu yazının temelinde bile aynı mantaliteyi simgeleyen bir slogan yatıyordu. Bunu kasıtlı yapmamıştım ; vurgulamak istediğim ana temaya yönelik samimi bir slogandı o yazının manşetinin hemen altındaki satırlar. Ortak paydamızın belki de ilk simgesiydi o cümleler , ve bir kaç ay sonra da '' 6.Adam her zaman farklı olacaktır. '' diye biten , Ali Emre DEDEOĞLU imzalı editör yazımızda yer aldılar.

Her zaman farklı olmaya özen gösterdik ; gerek BasketbolTurkiye.com olarak , gerekse 6.adam olarak. Ancak bu ülkede basketbola hizmet eden müesseselerin müzmin bir sonu var malesef. Dişe dokunur bir şeyler elde etmediğiniz , dehlizlerine tutkularınızın vurduğu bu macerada yaptığınız maddi fedakarlıkları hatırlamıyorsunuz bile , gidişine yandığınız tek şey kayıp giden , eşi bulunmaz zaman kavramı oluyor. Biz belki de amatör imkanlarla , aksatarak da olsa yürüttüğümüz BasketbolTurkiye.com'u henüz bu farklılığa kavuşturamadık ancak 6.adam bu vedanın belki de çok öncesinde tokat gibi indirmişti misyonunu tamamladığını , hedefine ulaştığını simgeleyen sayılarını ... 7'den 77'ye herkese Basketbol kültürümüzü arttıracak , Türk Basketboluna en iyi şekilde hizmet edecek bir basketbol ve gençlik dergisinin nasıl olması gerektiğini , Türk Basketbolunun öz değerlerinden bir an dahi kopmaksızın göstermeyi başardı ve bir nevi misyonunu tamamlamış bulundu. Bunun bize teselli teşkil ettiğini söyleyebilirim. Ancak devam edip giden bu yolda malesef yaramız kapanmıyor.

Bunun bir çok sebebi var elbette ki , ancak kopup gitmiş esas bir atardamarımız var ki o kanalına bağlanmadığı sürece daha çok kanlar kaybedeceğiz.

Bu sadece basketbolda değil sporun her türlüsünde , sanatta , özel hobilerde ve hatta iş hayatında bile kanayan , kapanmak bilmeyen bir yara.

Okumuyoruz arkadaşlar ... Malesef ... Okumuyoruz ...

Geçenlerde daha önceden mailime gelmiş bir yazıyı başka bir forumda daha başlık halinde gördüm. Bookcrossing adı verilen , Avrupa'da halk arasında yaygınlaşmış bir uygulamadan bahsediyordu. Bu uygulamaya göre , uygulamaya iştirak eden herkes okuyup bitirdiği bir kitabı sokaktaki bir bank , telefon kulubesi , vapur , otel lobisi gibi sıradan yerlere bırakacak , bulan kimse de aynı kitabı okuduktan sonra benzeri bir yere bırakacaktı. Bu şekilde devam eden döngü sayesinde insanlar farklı yapıdaki kimselerin okuduklarını , altını çizdiklerini okuyacak ve ufkunu genişletecekti. '' Aman ne güzel , bizim ülkemizde de olsun '' gibisinden cevaplar yazmışız gülümseyerek , gelen maili güzel güzel forward etmişiz eşe dosta ...

Yahu kime gönderiyorsunuz , dalga mı geçiyorsunuz ? Bu memlekette kitap okuyan , dergi okuyan adam ayrı bir varlıkmış , çok üstün bir sosyal olguymuş gibi görülüyor ! Kitap okumanın sıradanlaştığı , hayatın bir parçası olup çıktığı modern dünyada milletimiz hala kitap okuyanları profesör gibi görüyor !

Söylentiye göre uygulama İtalya'da çok yaygınmış. Daha önceleri de Japonya'da Tıbbi literatürde yer alan ve tedavisi uygulanan bir hastalık ismi duymuştum ; '' Ayakta kitap okuma alışkanlığı ( otobüste , metroda vs.) anlamına geliyordu. Bunu niye söylüyorum ? Hani tuhaf gelmesin size modern dünyada kitap okumak sıradanlaştı deyişim , sonra bana asosyal , entel , halktan kopuk adam gözüyle bakmayın diye söylüyorum !

Yan gel Osman milletiz abi biz ... Kitabı okur ve uygun gördüğünüz bir yere bırakırsınız ; Bir kaç gün sonra kitap birileri tarafından muhtemelen mendil , toz almak için kullanılmış bir paçavra , kıçımız üşümesin diye konulmuş bir minder , tezgahta satılmak üzere çalınmış bir mal ve hatta tuvalet kağıdı yapılmak amacıyla yerinden alınmıştır . Güler misiniz , ağlar mısınız söyleyin hele ?

Sonra da mızmızlanırız '' - Bu adamlar üniversite okuyup şu şu makamlara gelmişler ama daha - mi - mı eki nasıl yazılır , hangi -de -da'lar ayrı yazılır , efendime söyleyeyim değil mi diye mi yazılır , yoksa di mi diye mi yazılır bilmiyorlar '' diye ... Kodaman kodaman abilerimizden duyarız '' - Bugünkü toplantı metnine yazdığım ki'yi ayrı mı yazacaktım acaba ?'' , '' - Bir nokta cümle bitmiştir demek , Üç nokta yüklemi olmayan bitmemiş cümle demek ... Peki iki nokta ne anlama geliyordu ki acaba ? '' gibisinden acı gerçekleri ...

Sonra yine ne olur biliyor musunuz ? Belli bir zümrenin tutkusu haline gelmiş olgulara yönelik yayınlar çatır çatır kapatılır ... Neden ? O zümre okumuyor da ondan !!! Sonra da o camianın sosyetesi gibi gezeriz ortalarda ... Ne nasıl yazılır bilmeden , TV'den yığılma , Internetten dolma bilgilerle ahkam keseriz ...

Bir çok işin mektebi okumaktan geçerken , biz okumadan bir şeyler başardığımızı zanneder bir de onca fiyasko hallerimize rağmen bildiğimizi sandığımız şeylerle ahkam keseriz ...

İşte bu yazıyı bu satıra kadar okuyan sevgili , nadir dostlar , bu mantık böyle gittiği sürece daha çok 6.adam'lar , Pivot'lar , Fanatik Basketler kapatırız biz ... Ben sadece basketbola yönelik örnekler verdim ; daha ne emekçiler , ne muhteşem şahıs ve kurumlar bizim bu tembelliğimiz yüzünden emeğini ve parasını feda etti bir kaybeden bilir bir de Allah ...

5 Lira verip tutkunu olduğumuz olgunun yayınlarını almayız , 10 Lira verip meraklısı olduğumuz bir konuya ilişkin bir kitabı okumayız , sonra da ağlar sızlarız neden böyle oldu diye ...

Kendi düşen ağlamaz dostlar ...

Derginin yazarlarından biri olarak değil , bir okuyucu olarak söylüyorum ; 6.Adam bizi değil , biz 6.Adam'ı kaybettik ! Ali Emre DEDEOĞLU , Murat KÖSE , Oğuz YENİHAYAT , Anıl AKSAÇ gibi disiplinli , çalışkan , tutkusuna yönelik kültüre o kültürü dış dünyaya yansıtabilecek kadar hakim , sevecen , yetenekli , başarılı ve daha saymakla bitmeyecek nice '' has '' değerlere sahip isimlerin öncülüğünü ettiği 6.Adam , sahip olduğu imkanları sonuna dek kullanmak suretiyle basketbol meraklısı gençliğin hayatına yön verebilecek mantalitede bir yayını istikrarlı bir biçimde hizmetlere sunmuştur.

Kimse üstüne almasın ; benim sözüm okumayıp okuyandan çok bilen tembellereydi. Bu böyle gittiği sürece '' sahip olunan imkanlar '' ne derecede olursa olsun tükenip gidecektir. Bu anlamsız tembellik temelli mantalite başını alıp gittiği sürece bu yara kapanmaz , daha çok kan kaybederiz yukarıda da belirttiğim gibi.

Ha , hep sorun hep şikayet , yok mu bunun çözümü derseniz ...

Sevdiğimiz , tutkunu olduğumuz , hayat enerjisini bünyesinde yakaladığımız değerlerimize , yeteneklerimize , hobilerimize sahip çıkmak gerekiyor. İnsanı doğru rotaya götürebilecek , bedbahtlıktan uzak has bir kültürü benimsemek ve o kültürün pusulasıyla tutkularımıza sahip çıkmak gerek. Bu sadece basketbol için böyle değil , nacizane tavsiyem iyi bir şey olması şartıyla her neyin tutkunu olursanız olun , onun peşinden gidin ... Ona sahip çıkın ... Bunu yapın ki hengamelerle dolu hayatımıza renk , neşe , keyif gelsin. Gerçekten iyi idrak edebildiğiniz bir tutkuyla yaşamanın hazzı herkese nasip olmaz , kısmetinize yardımcı olun.

6.Adam idrakımızın ilk profesyonel ifadesiydi. Yokluğunda hiç bir şeyimiz eskisi gibi olmayacak.

Herkese her şey için sonsuz teşekkürler ; hiç bir efsane gibi 6.adam da ölmeyecek.


En azından geride bıraktığı mantaliteye sahip çıkmak , onu yaşatmak adına elimizden geleni yapacağız.

Ta ki şafak sökene , gün doğana , Basketbolun hakettiği devrim gerçekleşene kadar ...

Sevgi ve hoşgörüyle kalın ...
Ahmet M.SUBAŞI
BasketbolTurkiye.com kurucusu & Basketbol Yazarı
ahmetmeliksubasi@basketbolturkiye.com

Hiç yorum yok: