2 Kasım 2009 Pazartesi

Rockets 111 @ 107 Blazers ( Maçtan izlenimler )



Kim ne derse desin , ister sıradan bir blog yazarı olun , isterseniz ulusal kanalın bir numaralı vazgeçilmez basketbol yorumcusu... 13 maçın oynandığı bir gecede her maçı izleyip her biri hakkında fikir edinmek ve yorum yapmak neredeyse imkansız. Sezon başında olmamız açısından , aslında 30 takımın her birinin '' nihai halini '' alelade merak ediyorum. Ancak bahsettiğim sebepten ötürü de bunu peyder pey yapmak durumundayım. League Pass'imi açıp her gün için tek bir maç seçiyor ve onu izliyorum ; dünkü tercihim önceki gün oynanan Blazers-Rockets maçıydı. İzlenimlerimi ufaktan paylaşayım istedim.


Herşeyden önce bu posta seçtiğim resmin anlam ve önemini açıklayayım , iki kelime : Trevor Ariza. O maçta kariyer rekoru kırdığı için değil , kariyer rekorlarını bir bir kırması beklenen bir dönemde bunu daha ilk maçlarda başarabilecek potansiyeli ortaya koyabildiği için... Geçen yıl Lakers'da '' Kobe'nin dublörü '' görevinin hakkını fazlasıyla veren Ariza , bu yıl T-Mac için aynı göreve biçildi ancak bu defa durum farklı. Keza dublörlüğünü yapacağınız adam en azından Aralık ayının hatrı sayılır vadelerine , yani yılın sonlarına kadar oynamayacak. Bu durumda dublörlüğü bırakıp başrole kurulmanız gerekiyor.


Ariza'dan beklenen buydu , ve o bu başrolün üstesinden harikulade geliyor ilk maçlar itibarıyle. Ron Artest , Yao Ming ve Tracy Mcgrady'nin yerinde yeller esen bir Rockets'tan kimsenin yüksek beklentileri yoktu , ancak '' yıldızsız kaldı '' denen o Rockets'ta Ariza'nın aldığı konratın ve sorumluluğun hakkını vermeye başlamasıyla birlikte takımda yeniden ufak tefek umutlanmalar başgösterdi. Şunu söylemeliyim ki , tahmin de edildiği üzere birinci derecede sorumlulukla harikulade oynuyor. Daha net olması açısından örneklendireyim ; Lebron James'in Cavaliers'da üstlendiği rolün ta kendisi üstleniyor genç oyuncu.Blazers maçında ortaya koyduğu muhteşem performansla takımı galibiyete taşıdı.


Bu yıl bunca senedir ilk defa internet üzerinden '' NBA Fantasy game '' oynayacağımı söylesem bilmem inanır mısınız ? Ancak ilk sene için hiç de fena sayılmam :) Draft gecesi uçuştan dönüp daha otoparka bile varmadan draft saatinin geldiğini farkedip kendimi wireless bulabildiğim ilk yere attığım o gün , Ariza'yı seçemediğim için oldukça üzülmüştüm. ( Arenas'ın yaptığına benzer muhteşem bir geri dönüş yapacağına inanıp T-Mac'i üçüncü sıradan seçtim desem buna inanır mısınız peki ? Ben inanıyorum , T-Mac'e , hala ... ) Çünkü o takımın lideri sıfatına uygun oyuncu olarak Battier ve Scola'yla birlikte yalnızca o kalmıştı , ve hatrı sayılır rakamları barındıran bir kontratla şampiyon olduğu bir takımı ardında bırakıp gelmişti. Bu konuda onu ikna eden yegane unsur , paradan ziyade sorumluluktu.

Ariza şimdi bu sorumluluğu alıyor ve hakkını fazlasıyla veriyor. Onu alan Fantasy Gamer'lar hayrını görsün.


Scola demişken , Rockets'in zayıflayan pota altında da sancağı o taşıyor. Sanırım an itibarıyle NBA'de ter döken , yabancı olup Avrupa basketbolunda gelişip NBA'in hakkını verebilen yegane bir kaç oyuncudan biridir .O da sezona çok iyi başladı ve iyi de gidiyor. Yao dönene dek , Rockets bu mevkide ona emanet. Avrupai ekolü NBA'e lokum gibi servis ediyor Scola , herkes de yiyor. Bilmem anlatabildim mi ?


Gelgelelim Blazers'a. Evet , fazlasıyla umut vaadediyorlar yine. Temel iskelet günden güne oturuyor , kullanılan opsiyonlarla uzayan kontratlar da bu iskeletin bağlayıcısı göreviyle sahne aldı geçtiğimiz haftalarda. Roy-Aldridge-Oden üçlüsü üstüne oturtulmuş takım. Webster , Blake gibi oyuncular göze çarpan diğer çarklar oladursun , Miller , Outlaw , Fernandez gibi ekstra isimler de tamamlayıcı entegrasyonu sağlıyor. Hücumda Roy oyuna dinamizmi katan isim olarak göze çarpıyor. Top onun elindeyken dinamik ve karmaşık hücumlarla sakip savunmayı dağıtabiliyor Blazers. Oden'le oynanan ikili oyunların yanısıra , uzak mesafeli şut tehdidi olan Aldridge'in hafif açılması durumunda Roy penetre için gerekli alanı buluyor ve muazzam fundamentaliyle kolaylıkla skor üretebiliyor , ya da ürettirebiliyor. Onun haricinde Aldridge de birebirlerde düşündüğümden çok daha etkili , yüksek postta da asla boş bırakmaya gelmiyor. Böyle giderse daha çok konuşacağız onu. Muazzam gelişim gösteriyor , yakında durdurulması çok daha güç olacak. KG misali , hem hızlı , hem çabuk , hem güçlü , hem fundamentali yüksek , hem de uzak mesafeli şut tehdidi var. KG misali demişken , daha fazlasına da gerek yok sanırım. Blazers ona sahip olabildiği için çok şanslı.


Oyun kurucu üstünden yapılan rutin hücumlarda yine içerideki ikiz kuleler Oden ve Aldridge'in görünmez katkıları muazzam. Bu oyuncular içerideki uzunları meşgul ededursun , aynı zamanda içerideki hareketlilikeriyle sağladıkları hacim , dışarıda boşluklar kalmasını sağlıyor ve Webster gibi isimler de bunu gayet güzel cezalandırıyor.


Son olarak Oden'e değinelim. Hala bekleneni verebilmiş değil. Arşivleri biraz karıştırıp 2007 Draft'ıyla ilgili yazıları okumanızı öneririm. O yazılara göre ( ki şu an mouse pad olarak Durant-Oden ikilisinin yeraldığı Slam sayısını kullanan biri olarak söylüyorum bunları :) ) Oden şu an Howard'dan , Amaré'den bile iyi durumda olmalıydı. '' NBA'e 20 senede bir gelir '' denir türden bir oyuncu olduğunu usta isimlerden duyduğumda , ve kolejdeki maçlarına biraz göz attığımda '' Hem dev gibi , hem de guard gibi sıçrıyor. 2-3 metreden şut da atarsa durdurulmaz '' demiştim kendi kendime. Ancak Oden bugün içeride rutin uzun oyunları oynamak dışında bu düşüncelerimi pek karşılayamıyor. Elbette daha iyi olacaktır ama rutin bir rehabilitasyondan ötede çok daha ateşli bir parlamaya ihtiyacı var genç uzunun. Bu hızla ve potadan uzaklaştıkça kaybolan efektifliğiyle Blazers'a da bizlere de bekleneni veremeyecektir. Fantasy Draft'ta onu da '' parlayacak '' beklentileriyle almış biri olarak sabırla bekliyoruz bakalım.


Blazers savunmada da hiç fena değil. Roy , oyunun savunma ve fizik boyutuna da değer veren bir kısa olarak bu konuda Blazers'a sunulmuş büyük bir nimet olarak mücadele ediyor. Bahsi geçen ikiz kulelerin daha uzun olanı , az önce de söylediğim gibi ayaklarını biraz daha hızlandırıp daha beter sıçramaya başlarsa , burayı karartır geçerler. Savunmanın taktiksel boyutuyla ilgili fikir beyan edebilecek kadar iyi tanımıyorum Blazers'ı , ancak şunu söylemeliyim ki istikrarla ve kararlılıkla rakibe göğüs geren bir Blazers var. Bu konuda da sağlam gelecek vaadediyorlar.


Son olarak maçın istatistiki bilgilerini sunuyorum. Roy'un 42 sayılık enfes performansı galibiyete yeterli olmadı , Ariza'nın 33 sayısı Rockets'a zaferi getirdi. Aaron Brooks'un da kaşla göz arasında 28-8 yapması dikkatlerden kaçmasın , o da yüksek özgüvenle ilk beşteki yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor.



Hiç yorum yok: