31 Ocak 2010 Pazar

30 Ocak'tan çarpıcı detaylar

Ne yaptın sen yiğen yav ?


Söze müsadelerinizle klasik bir slogan olarak '' Ne yaptın sen yiğen yav ? '' diye başlamak istiyorum. Yukarıdaki resimde gördüğünüz 3 fotoğrafın muhatabı isimler de muhtemelen bir çoğunuzun bildiği o klasik cevabı verecektir. Özellikle Miller'ın üstüne basıp vurgulaya vurgulaya malum cevabı vermesi muhtemel. Bu arada vesikalıklardaki 3 oyuncunun takımları da kazandılar bu gece.

Gecenin en önemli maçına , ve yukarıda bahsi geçen isimlerin şov yaptığı 3 maça kısaca değinelim :


Atlanta Hawks 86 - 104 Orlando Magic



Gece Hawks - Magic maçıyla başladı. Magic sezon içerisinde oynanan iki maçta da Hawks'ı tuz buz etmişti hatırlarsanız. Bu gece Hawks , Celtics'i ezip gelmiş olmanın gazıyla Magic'e karşı sahaya moralli olarak çıktı ve bu moralin karşılığını 16-6'lık bir başlangıçla elde ettiler. Ancak Magic ilk çeyreğin son 4 dakikasında toparlandı ve 15-2'lik bir seriyle ilk çeyreği 3 sayı farkla önde kapattı. Sonrasında da olay koptu zaten , doğru ritmi yakalayıp Hawks'a yavaş yavaş farkı açtılar ve maçı ilerleyen süreye paralel bir düzeyde kopartmayı başardılar. 3. çeyrekte Magic 58-54 öndeyken Howard müthiş bir çıkışla takımını 16-2'lik seriye bağlattı ve skor bir anda 74-56'ya ulaştı.

31 sayı 19 ribaundla Hawks'ı darmadağın eden Howard maç sonrasında : Sadece daha agresif olmayı deniyoruz. Bugün bunu yaptık ve başardık. '' demecini verdi. Howard'ın yaptıkları sadece bundan ibaret de değil ; Al Horford-Zaza Pachulia-Jason Collins triosundan oluşan Hawks uzunları maç boyunca Howard karşısında dağılıp gittiler adeta. Bu üçlü toplamda 6 sayı 11 ribaund 13 faül üretirken hiç blok yapamadı.

Magic'deki ikinci yılını geçiren Ryan Anderson Hawks'a karşı yine etkili oynadı ve 17 dakikada 10'da 6 isabetle 16 sayı üretip 5 de ribaund çekti. Redick 8 sayı 7 assist'le ( assist kariyer rekoru ) oynarken eşleşmede de Crawford'u 17'de 6 isabette tutmayı başardı.

Ayrıca Magic'de Nelson 14 sayı 5 assist , Lewis 17 sayı 3 ribaund üretirken , formsuz Carter yine 6 sayıda kaldı.

Hawks'ta Crawford - Johnson ikilisi 19'ar sayı üretirken Smith 16 , Bibby'se 10 sayı üretti. Uzunlardan eser yok görüldüğü üzere.

Magic kesinlikle kazanmak durumundaydı , keza Hawks'ın sadece bir galibiyet gerisindeydiler. Bunu başarmak için , üstünüzdeki rakibe karşı cumartesi gecesi Florida'da bir maç kadar güzel bir fırsat olamazdı. Şimdi 31-16'ya ulaşıp Hawks'ı da 30-16'da bırakarak Güneydoğu konferansının zirvesine yerleştiler.

New York Knicks 96 - 106 Washington Wizards


Wizards ilk çeyrekten işi bitirmiş görüldüğü üzere. Maçın henüz bu ilk evresinde yakalanan 17 sayılık farkı Knicks ikinci çeyrekte 6 sayıya indirerek ikinci yarıya umutlu başlamış ancak Mike Miller ve Antawn Jamison üçüncü çeyrekte sazı ellerine alarak yeniden maçı domine etmeyi başarmışlar.

Bu sezon 26 maç kaçıran Miller , 17'si üçüncü çeyrekte olmak üzere ve totalde 7 üçlük isabetiyle 25 sayı üretmiş. Ayrıca kariyer rekoru kırarak 8 assist yapmış. Antawn Jamison resimde de görüldüğü üzere 21 sayı 23 ribaundla ( kariyer rekoru , önceki 21 ribaunddu.) Knicks'i mahvetmiş. Ayrıca takım olarak toplam 59 ribaund çekip bu alanda sezon rekoru kıran Wizards'ın 106 sayısının 33'ü de isabetli 11 üç sayılık basketten gelmiş.

Miller maç sonrasında Knicks'in zone defense'i için '' Bir şutörün rüyasıydı '' derken , Jamison da istatistikleri için '' Elbette güzel rakamlar ancak kötü olan şu ki çok da fazla şut kaçırdım '' demiş.

Jamison 26 denemesinin 16'sından eli boş döndü , ancak 11 hücum ribaundu çekerek bunu telafi etti. 26'da 16 atsaydı herhalde bugün 38-23 gibi bir istatistik görüyor olurduk.

Al Harrington'un oynamadığı Knicks cephesinde ise Lee 24 sayı 9 ribaund 6 assist yapmış. Chandler ( 13 ) , Gallinari ( 11 , 10 ribaund ) , Jeffries ( 17 ) , Robinson ( 16 ) dikkat çeken diğer isimler.

New Orleans Hornets 109 - 102 Memphis Grizzlies


Bir diğer ince hesap mücadelesi. Grizzlies kulüp rekoru olan 11 maçlık iç saha galibiyeti serisini 12 maça taşımak ve ayrıca aynı galibiyet - mağlubiyet oranına sahip olduğu Hornets'i yenmek için sahaya çıktı. Hornets'in amacı da aynıydı ; Paul'le ya da Paul'süz Grizzlies'i yenmek ve dolayısıyla geçmek.

Hornets Paul'den yoksun olarak çıktı sahaya. Onun yerine Darren Collison ilk beşteydi. Grizzlies çok iyi başladı ve ilk çeyrekte 33-18 üstünlük sağladı. İkinci çeyreği de 28-24'lük skorla kapatan Grizzlies maçın ilk yarısını 19 sayılık üstünlükle kapattı.

Ancak ikinci yarıda muhteşem bir dönüş yaptı Hornets. İlk yarıda 2 sayı atabilen Okafor ikinci yarıya tam 19 sayı sığdırırken , Paul'ün yokluğunda fırsat bulan Collison 17 sayı 18 assistle ( kariyer rekoru ) maçı domine eden isim oldu. Paul olsa belki o bile daha iyisini yapamazdı. Genç oyuncu maç sonrasında : '' Onun yokluğunu iyi değerlendirdim. O sahadayken sürekli onu izleme fırsatım oldu , her gün pick and roll'ları nasıl oynadığını izledim ve bunun sayesinde pick and roll'larda adamımı bulma konusunda daha hızlı , çevik ve agresif oldum. Kısayım ve dolayısıyla çabuğum , bu da bana bu konuda avantaj sağlıyor. '' dedi.

Collison'un 24 saniye kala çaldığı top ve bastığı smaç maçı uzatmalara götürdü. Uzatmalarda kullandığı 13 atışın yalnızca 2 tanesinde isabet bulabilen Grizzlies maçı 109-102 kaybederek 11 maçlık seriye son verdi.

Hornets'de West (22) , Stojakovic (20) , Thornton (14 ) göze batan diğer isimler olurken , Grizzlies cephesinde de Randolph ( 25 ) , Mayo ( 17 ) , Gay ( 10 ) Gasol ( 25 ) , Conley ( 10 ) öne çıkan isimler oldular.

Portland Trail Blazers 114 - 112 Dallas Mavericks


Andre Miller , Blazers'ın ikinci hücumunda maçtaki ilk şutunu attı. Top çembere bile değmedi. Bu , Miller adına maçta kötü giden tek şeydi.

Miller , 25'i son çeyrekte ve uzatmalarda olmak üzere tam 52 sayı atarak cumartesi gecesi Mavericks'i Teksas'ta adeta tek başına yıktı. 44.8 saniye kala Juwan Howard'ın attığı basket skoru belirledi.

31'de 22 isabetle 52 sayı atan ve Jennings - Carmelo Anthony ikilisinden sonra bu sezon 50 sayı barajını aşan üçüncü isim olmayı başaran Miller maç sonunda '' Sadece agresif ve atak kalmaya çalıştım. Aslında skor üretmek gibi özel bir çabam yoktu. Sadece gerçek bir oyun kurucu gibi oynamaya gayret edip takımımı skora taşımaya çalıştım. Şutlarımda da art arda isabetler bulunca atmaya devam ettim. '' açıklamasını yaptı.

Düne kadar bu sezonki rekoru 28 olan Miller , maç başına 12.6 sayı atıyordu.

Juwan Howard'ın tek basketi var , o da maçı kazandıran şut.

Başka da bir detayı yok olayın , olay Miller'dır vesselam. Aldridge 21 sayı 4 ribaund , Bayless 17 sayı 2 assist , Blake 10 sayı. Bunlar haricinde 5 sayıyı geçen yok. Şimdi anlatabildim mi neden olay Miller'dır gerisi yok deyişimi ? :)

Dallas'ta Nowitzki 28-9 , Terry 18 sayı , Kidd 10 sayı 10 assist , Marion 12 sayı , Barea 13 sayı , Howard 17 sayı. Topu çok iyi paylaşmışlar , ancak işe yaramamış.

Açıkçası şu şartlarda Mavs kazansa üzülürdüm. Helal olsun Miller'a.

29 Ocak 2010 Cuma

Tek tahmin / Tek kurşun ( 29 Ocak '10 )



Portland Trail Blazers @ Houston Rockets

Fazla söze gerek yok , barem biraz düşük olsa da hemen hemen tümüyle kriterlerimize uygun bir maç.

Herkese iyi şanslar

Pick : 4.Çeyrek 48.5 sayı altı
edit : Lost
29-26

28 Ocak 2010 Perşembe

Tek tahmin / Tek kurşun ( 28 Ocak '10 )


Bugün , iki gecedir yakaladığımız formülün kriterlerine uygun 3 maç var , ancak en müsaiti bu sanırım.

Dallas Mavericks @ Phoenix Suns

Maç için öngörülen handikap -2.5.

Suns çok kötü bir dönemden geçiyor. İçeride dışarıda gözetmeksizin istedikleri oyundan ve performanstan çok uzaktalar. Son çeyrekleri kötü oynamaları maçın kontrolünü ve maçı kaybetmelerini tetikleyen etkenlerden biri. Mavericks ise deplasman turnesinde tahmin edilenden çok daha fazla zorlanıyor. Bu süreçte onlar da uzun yolculuklar ve nefes nefese devam edip son kertede biten maçlar yüzünden yorulmuş olmalılar.

Suns'ın artık kazanması gerek. Mavericks gibi muhtemel bir play-off rakibini devirip moral bulmak isteyecekler. Bunun için son çeyreği iyi oynamaları ve rakibi durdurmaları şart , keza Mavericks son çeyreklerde skor üretmekde hiç zorlanmayan hatta tam aksine açıldıkça açılan bir ekip. Hatırlarsanız Jazz gibi bir takıma son çeyrek 40 sayı atmışlardı , 29'u Nowitzki'den olmak üzere !

Suns'ın buna çok dikkat etmesi ve maç sonunu iyi oynaması gerekiyor. Taraftarın da bir şekilde Mavericks'i baskı altına alması gerek.

Ancak tüm bunların dışında , temel etken , Mavs'ın uzun bir deplasman turnesinde olması. Bu , art arda rakip taraftarlar önünde ağır maçlar oynamak , farklı salonlarda idman yapmak ve daha da önemlisi devamlı uçak seyahati yapmak anlamına geliyor.

Bendeniz , en iyi bilenlerdenimdir uçak seyahatlerinin art arda geldiği zaman ne denli yorucu olduğunu :)

Üstelik turnede çok zorlandılar , Wizards'ı bile 94-93'le zor geçebildiler. Yorulmuş olmalılar.

Maç için öngörülen 216 sayılık baremin fazlasının ilk yarıda oynanacağını düşünüyorum. Son çeyrekten 54 sayı çıkması yukarıda saydığım etkenlerden ötürü kanımca zor.

Herkese iyi şanslar.

Pick : Dallas Mavericks @ Phoenix Suns 4.çeyrek 53.5 sayı altı


Edit : Won
Çeyrek skoru : 28-16

Nostaljik & Komik



Blog okuyucularımdan Memo gönderdi sağolsun. Nostaljik ve komik , Shaq Lakers yıllarındayken o zamanlar konferanstaki en büyük rakiplerinden Kings'in Sırp pivotu Vlade Divac'a rap tabiriyle '' diss atarken.''

'' That's why Kobe dunked on your face '' dediği kısım iyiymiş :)

Gereği düşünüldü !



NBA Yönetimi Gilbert Arenas'a ve Javaris Crittenton'a sezon sonuna kadar maçlardan men cezası verdi. Yönetim adına Stern de her iki oyuncuyu oyuncular sendikası yoluyla itiraz etmemeleri için uyardı ve aksi takdirde cezaları 82 maça çıkararak gelecek sezonun yarısını kaçırmalarını sağlayabileceği ultimatomunu verdi. Böylece Arenas da , Crittenton da cezalarını paşa paşa kabul etmek durumunda kaldılar.

Bu bir bakıma onların işine de geldi. Çünkü bizdeki '' iyi hal '' muhabbeti Amerikan yasalarında da var. Arenas'ın suçunu kabul ederek itiraz etmemesi , normalde 5-6 yıla kadar çıkabilecek cezayı 6 ay ila 2 yıl arası hapse indirgedi. Bir başka ihtimal ise Arenas'ın kısa bir süre hapiste tutularak daha sonra gözetim altında tutulmak şartıyla '' Şartlı serbest bırakılması ''. (ekşi sözlükte şortlu tahliye diye bir geyik vardı o geldi aklıma şimdi ... Neyse ... )

Benim gibi bir çok kimse de soruyor olmalı ; Yahu bu adam cinayet mi işledi ne bu şiddet bu celal , dünya kadar parası var versin kefalet kurtulsun ? diye.

Korkarım bu mümkün değil çünkü Gilbert işlediği suç Washington yasalarına göre '' Ağır suç ''.

Javaris için aynı durum geçerli değil. Dolu silahı arkadaşına doğrultmasına rağmen o hafif suçtan yargılanacak. Keza suç unsuru teşkil eden bir delil bulunamadı onun mevzusunda.

Arenas'ın hapis cezası alması gerçekten kötü olur. İçeride hamlamaz umarım. Bunun ötesinde de Wizards sözleşmeyi fesh eder ki bu konuda da oyuncular sendikasının bir girişimi olacakmış.

Son iki posttan da anlaşılacağı üzere , bu gibi aslında çok basit olup da medyaya yansımasıyla laçkalaşan şeyler yüzünden NBA'in ve NBA oyuncularının imajı zedeleniyor. Biriniz çırılçıplak resim çekip bir de ona sahip çıkamayarak madara oluyor , beriniz soyunma odasındaki dolabına 4 tane silah koyup enseleniyor , diğeriniz bir tüfek iki tabanca gezerken yakalanıyor ...

Yapmayın demek tümüyle çılgınlık olur da ; çaktırmayın be kardeşim.

Yiğidin malı meydanda


Şu kadarını söyleyeyim ; yıllardır NBA'i bilfiil takip eden biri olarak ilk defa böyle bir şey görüyorum.

Oden sen ne yaptın yiğenim ne yaptın ya ?

Konyalıportlandlılar'da gördüm , hala şokundayım.

Sakatlanarak sezonu kapatmasının ardından boş işler müdürlüğüne terfi eden genç oyuncunun başı , eski kız arkadaşına flört zamanında gönderdiği bir fotoğraf yüzünden belada.

Oden , - artık hangi akla hizmetse - kendini ayna karşısında çırılçıplak , evet anadan doğma çıplak bir şekilde fotoğraflayıp resimleri de kız arkadaşına göndermiş. Yahu bu nasıl bir mantık ? Sen ki milyonlarla oynayan , NBA'e ( hala ! ) damgasını vurması beklenen bir oyuncusun. Hiç mi aklına gelmedi bu resimlerin bir şekilde sızacağı ya da artniyetlerle sızdırılacağı ?

Her neyse , fotoğrafları buraya yapıştırmayacağım. RTÜK'ten ceza almaya hiç niyetim yok :)

Anlaşıldığı üzere 1.5 yıl kadar önce çekilen bu fotoğraflar , kesinlikle +18'dir. Hatta 18'den büyükseniz ve minyon biriyseniz ( ve hatta iri biri olsanız bile ! ) moral bozucu nitelik taşıyabilir. Tıklamadan önce psikolojinizi bir kez daha düşünün derim.

Birinci fotoğraf
İkinci fotoğraf

İki tane espri dönüyor piyasada , ki haberi yayınlanmaya konuşmaya değer kılan şeyler bence bunlar , yoksa çok meraklı değiliz koca oğlanın koca uzuvlarına :

1) Yapılan yorumlarda bir arkadaş : '' Bir de bunun ölüsü yani bu , dirisi nasıl kim bilir ? :) '' demiş :))))))

2) Bir diğeri ki bunu da Konyalıportlandlılar'dan alıntı yaparak söylüyorum yine ; '' Ben Blazers'lı yöneticilerden biri olsaydım , utanç duyuyoruz diye değil , gurur duyuyoruz diye açıklama yapardım. '' demiş :))))

:)

***

Ne enteresan ... Herkesin merakla izlediği , hayranlıkla takip ettiği ligin parçalarını oluşturan oyuncular da , aslında hepimiz gibi gençler ya da bir gün mutlaka genç oldular. Bir dünya para , heves , şöhret hepsi bir araya gelmişken , aslında az bile fiyasko izliyoruz. Dediğim ölçüde para,heves ve şöhretin bir arada olduğu her yer şimdiye çoktan dingonun ahırına dönmüştü. NBA yönetimi ve Stern , basit perspektifte düşünüldüğünde bu işin tüm o ciddiyetten uzak '' Bir şov işi '' olduğu gerçeğini kimselere sezdirmeden , inanılmaz bir resmiyetle döndürüyor bu ligi. Yoksa eminim ki daha kimlerin neleri vardır henüz medyaya yansımayan.

Geçmiş olsun Oden , bu da sana ders , diğer oyuncuların da kulağına küpe olsun.

27 Ocak 2010 Çarşamba

Tek tahmin / Tek kurşun ( 27 Ocak '10 )



Adil olmadığını düşündüğüm bir sınır daha var. Kısaca paylaşayım :

Denver Nuggets @ Houston Rockets

- Maçın öngörülen handikabı 2.5 , dolayısıyla kafa kafaya bir maç bekliyoruz.

- Nuggets hızlı takım , genelde ilk yarılarda daha çok sayı atıp yemeye müsait bir takım.

- Rockets da maçı maç boyu dengede götürebilen , tempoyu zamana yayabilen bir takım. Ancak basketbolun temel dinamikleri gereği onlarda da ibre biraz daha ilk yarı kanadına doğru yatık diyebiliriz.

- Rockets'in Toyota Center'da oynadığı Nuggets ayarındaki rakiplere karşı maçlar , ve yine Nuggets'ın Rocketsvari takımlara karşı oynadığı deplasman maçlarındaki veriler tezimizi destekliyor.

- Üstelik o verilerin oluşumunu sağlayan , Nuggets'ın en skorer , NBA'in ikinci en skorer ismi Carmelo Anthony bu gece yok. Yarınki maçta dönmesi bekleniyor. Ayrıca Ty Lawson ve Chris Andersen'in de sakatlıkları var.


Tüm bu şartlarda , maçın son çeyreğe kafa kafaya girmesi ve her iki tarafın da maçı kazanmak için savunmaya asılması şart. 53 sayının , yani 25-27 gibi bir skorun çıkacağı lakayıt bir son çeyrek beklemiyorum bu maçtan.

Son çeyrek 52.5 alt , ideal seçimim bu gece için.

Herkese bol şans.

Pick : Denver Nuggets @ Houston Rockets 4. Çeyrek 52.5 sayı alt

edit : Won
Çeyrek skoru : 25-18

26 Ocak 2010 Salı

Tek tahmin / Tek kurşun ( 26 Ocak '10 )


Bu gece için önereceğim yegane bir seçim var , o da Suns - Bobcats maçından.

Fazla detaya boğmak istemiyorum , nihayetinde bu rakamların bana işaret ettiği bir seçim , bunu basketbola ilişkin yorumlarla karıştırmaya niyetim yok.

Bobcats ligin en iyi savunma yapan takımı. Deplasmanda çok kötüler ama bu takım olarak savunmacı kimliği deplasmana taşımadıkları anlamına gelmiyor. Suns'da ise işler umulduğu gibi gitmiyor. Son Bulls yenilgisi toparlanış sürecini allak bullak etti. Bu gece Bobcats'e karşı ikinci bir sürprizle karşılaşmak istemiyorlar. O yüzden işi sıkı tutmak durumundalar. Seyircinin de ağır desteği olacaktır.

Tüm bu kriterler ve +5.5'luk handikap da gösteriyor ki maç aslında kafa kafaya sayılır. Açıkçası Bobcats bu maçı son hücuma kadar götürürse pek şaşırmam , keza Suns pek de ümit vermedi son 1-2 haftalık süreçte.

Benzer takımlar / Benzer maçlar stratejim vardır. Her iki takımı da iç saha/dış saha gözeterek bu geceki rakiplerine benzer takımlarla yaptığı maçları incelerim.

Suns'ın ve Bobcats'in oyun tabiatı gereği , maçın ilk yarısında daha çok sayı olması muhtemel. Dolayısıyla 52'şerli bir şekilde bölüştürülmüş çeyrek totali seçeneklerinde , son iki çeyrek kafadan oldukça avantajlı zaten.

Bu yüzden 52 rakamı dikkatimi çekti. Nihayetinde kafa kafaya gideceği öngörülen bir maçın son çeyreği çekişmeli olacaktır. Savunma , hücumdan daha önplanda olacak bu gibi kritik bir süreçte. Bunun haricinde takımlar yoruldukları için hücumda karşılarındaki etkili savunmaları delmekte zorlanacaklar.

Tüm bu bilgiler ışığında , ilk çeyrek rakamının 52 olmasıyla son çeyrek rakamının 52 olması bana biraz anormal geldi. Üşenmeyip benzer takımlar / benzer maçlar incelemesini yaptım ve bu kritere uygun 8-9 civarı maçın hiçbirinde 52 sayıya ulaşılamadığını gördüm , gerek Suns , gerek Bobcats cephesinde.

Bu yüzden bu seçimi kendimce değerli buluyor ve öneriyorum.

Herkese iyi şanslar.

Pick : Suns - Bobcats 4. çeyrek 52 sayı altı
*****************
edit : WON

25 Ocak 2010 Pazartesi

Üçgen hücum ( Triangle Offense ) nedir ?



Bir çok kişi bundan bahseder ama esasında ne olduğunu nasıl olduğunu pek de bilmez. Buyrun size foto finiş ; böyle oluyor işte.

Bavullarını hazırlayıp geri uyuyan Andrew



Bir Phil Jackson hayranı olarak hiç şaşırmadım , keza PJ'in standart uygulamasıdır bu. Her oyuncunun 5 dakika opsiyonu vardır , beşinci dakika dolduğunda oyuncu hala olay yerine intikal etmediyse teker döner. Hatta bu yüzden bir kere Kobe'yi otelde bırakıp takım otobüsüne bindikleri bir günde Kobe'nin '' Henüz 10'u 2 dakika geçmişti , 5 dakika falan olmamıştı ! '' diye kıyametleri koparmışlığı vardır. PJ de o günlerde Kobe'nin haddini aşan tavırlarından usanmış durumdaydı ve yeni kontratı için '' Kobe takımdan giderse imzalarım '' diyebilecek raddeye gelmişti. Sonradan Kobe PJ'e saatini iyi ayarla yanlışın var demiş ve PJ'in saatinin 3 dakika ileri olduğu ortaya çıkmıştı , üstad Kobe'den özür dileyip affetse de Kobe'nin takside ve trafikte geçen sürede sinirden dökülen saçlarının yenilerinin çıkması belli bir süre aldı tabi.


Şimdi benzeri bir şey Bynum'a olmuş ama burada saati ve hatta uyku saati yanlış olan Bynum. New York maçı sonrası Toronto'ya uçacak olan takım kafilesi otelden ayrılıp havaalanına giderken Bynum aralarında yoktu. '' Uyuyakalmışım '' demiş Bynum. '' Bavullarımı toplayıp dışarı koydum ve sonra yatmaya gittim. ''

9.15'te kalkan Bynum , takım görevlisinin alması için bavullarını kapının önüne bırakmış ve odasına gidip 11.15'e kadar uyumuş. Bu da onun New York'tan Kanada'ya kadar kendi imkanlarıyla tek başına uçmasına mal olmuş.

PJ konuyla ilgili '' Bavulları Toronto'ya gitti ama o gidemedi '' demiş.

Bynum Lakers'ın pasaport işlerini halleden seyahat firmasıyla görüşüp pasaportunu geri almış , 300 dolar bilet ödeyip normal bir seferle Kanada'ya uçmuş ve akşam 8 gibi Toronto'ya varmış. Üstelik first-class bilet alamadığı için de '' Berbattı '' diye bahsettiği uçuşta kendi tabiriyle '' Super small '' bir uçakla uçmuş.

PJ '' Ufak bir ceza alacak ama büyütülecek bir şey yok '' demiş.

Yine de çok kıl bir durum. Üstelik ABD'den Kanada'ya geçip ülke değiştirmeniz gereken bir maçın hemen öncesinde olması çok çok berbat hakikaten. Hani normal ABD içinde bir yerlere gidiyor olsalar neyse de , hem Kanada'ya gidiyor olmaları hem de Bynum'un first-class bilet bulamaksızın ekonomi sınıfında uçması çok sıkıcı bir durum dev oyuncu için. Ben 1.90'ım , ben bile acil çıkışta ya da Business Class'ta ( ya da kendi ekip koltuğumda :) ) oturmadığım günlerde
sığamıyorum hiç bir yere , kimbilir Bynum neler çekmiştir :) Havacılıkta da bu böyledir , '' Teker döner '' denilen bir saat vardır ve bir kaç dakikalık opsiyonu da aşarsanız havaalanına kendi imkanlarınızla gelmek durumunda kalırsınız. Ben hiç geç kalmadım ama yine de hiç yabancı gelmedi bana bu senaryo , geçmiş olsun Andrew :)

Artest ders çıkardı



Geçtiğimiz hafta içerisinde Cavaliers'a 2'inci kez peşpeşe kaybeden Lakers'ın asi oyuncusu Ron Artest , rakipleri Cavaliers'dan bahsettiği bir demeçte '' Lebron James'i o takımdan çıkarsanız play-off bile yapamazlar. Lebron'u durdurmadan Cavs'ı yenmek çok zor , sanırım beni de onu ve onun gibileri durdurmam için bu kadroya kattılar. Bu maçlarda bunu başaramadım ve bizi yendiler. Ama şunu söylemeliyim ki Lebron'suz Cavaliers bir hiç. Tamam onlar da nihayetinde senin benim gibi Lebron gibi birer insan , ama Lebron'suz gerçekten play-off bile yapamazlar. ''

Artest'in ilk defa adam akıllı bir demeç verdiğini görmek güzel. Buradan çıkardığım üç kritik husus var :

1) Artest Lakers'taki görevini , takıma katılış sebebi olduğunu kavrayacak kadar iyi biliyor. Lakers'lılar için harika haber bu.

2) Lebron'suz Cavs deyince sizin de kafanızda çınnnn diye bir ampülün yandığını hissettiniz mi ? Etmediyseniz siz iyi birisiniz. Ama Artest değil ! Şimdiden buraya yazıyorum , NBA finalinde Lakers Cavaliers'la karşılaşırsa , bu Artest Lebron'u sakatlar ve Lebron'suz bir Cavs'a karşı şampiyonluk yüzüğünü rahatlıkla parmağına takar. Yer yerinden mi oynamış , NBA birbirine mi girmiş düşünmez bile.

3) Takımın geri kalanı için onlar da Lebron gibi senin benim gibi bir insan ama Lebron farklı demişsin. İyi hoş tamam da Lebron insan değil ki ?

23 Ocak 2010 Cumartesi

Muhteşem Bobcats



Bobcats - Hawks maçını izlerken yakaladığım bir detay. Bayılıyorum bu tip istatistiklere. Bazen bir tablo , herşeyi anlatmaya yetiyor.

İki maç önce bugün itibarıyle son 6 maçının 4'ünü kazanış bulunan Miami Heat'i 65 sayıda tutan Bobcats için NBA'in en iyi defans yapan takımı deniliyor. Bu NBA için çok iddialı bir teori , ancak sanırım gerçek. En azından rakam ve istastistik bazında öyle , Bobcats savunmada bir numara an itibarıyle.

Hücumda da artan bir grafik var , tabloda da açıkça görülüyor ki Jackson'lu beşe gitgide alışıyor Bobcats. Rakamlarda ÖSS'ye soru olabilecek kadar muazzam ve düzenli bir artış var. Ekim ayında maç başına 80 sayı üreten Bobcats bugün bu rakamı 102'ye çekmiş durumda. Açıkçası bu kadar kısa bir zaman diliminde , böyle istikrarlı ve şiddetli bir artış görmeyeli uzun zaman olmuştu.

Play-off'ta 2 yıl öncesinin Hawks'ı olacaklar gibime geliyor. Hatta bakarsınız 3-3'ten sonra 7'inci maçta Boston'u ya da Orlando'yu devirip en büyük sürprizi patlatabilirler.

Gidişat o yönde.

Haftanın anketi



Anketi oylayan hepi topu 20 kişiye sonsuz şükranlarımı sunuyorum. 21numara'nın az sayıdaki seçkin okuru ( :p ) Martin vs. Ellis sorusuna çoğunluk itibarıyle Martin dedi. ( 19 oyun 10'unu aldı takas piyasasının zirvedeki ismi )

Yeni anket All-Star formalarıyla ilgili. Bu defa yoğun katılımlarınızı bekliyoruz :)

Greg Oden vs. Barış EKMEN



Bir karaoke meraklısı olarak şunu söylemişimdir hep ; evet , bu şey keyif için eğlence için yapılıyor , ama bu hakkını vermeyeceğiniz veya düpedüz saçmalayacağınız anlamına da gelmemeli. Minareyi çalan kılıfını hazırlar demişler , mikrofonu eline aldıysan hazırlığını da yap hakkını ver kardeşim :)

Bu nedir yahu Oden ? Fena çok fena. Hatırlayamamış olmanıza şaşırmam , şarkı Backstreet Boys'un It's gonna be me adlı parçası.

Gene de bu dev adamın keyfinin yerinde olmasına sevindim. Moralli ve güçlü olabilmesi , rehabilitasyon açısından çok önemli. İnsan pozitif olduğunda her şeyi kolaylıkla atlatabiliyor. Sürekli gülümseyen , üzgün ya da agresif tek bir anına rastlamadığım bir arkadaşımın beyin tümörünü doğal yollarla yendiğini biliyorum. Ayrıca tanıdığım bir beyin cerrahı günde bir paket sigara içiyor , üstüne üstelik kebaptı ali nazikti demeden hesapsız kitapsız yemek yiyordu. Ona bunun sağlıklı olup olmadığını sorduğumda işaret parmağıyla şakağına vurarak '' Her şey burada bitiyor '' demişti. Tamamıyla katıldığımı söyleyemem ama pozitif olmak önemli tabi. Oden'in buna ihtiyacı var.


Ama gene de biraz daha çalışıp sahneye çıksa iyi olur tabi. Dev gibi adam canım , ne kadar iyi sesi olabilir ki ? demeyin. Buyrun size benim İstanbul Ligi'nde zamanında beraber top koşturduğum , çok sevdiğim ( ki herkesin sevgilisi gibidir , Kadıköy-Ümraniye-Üsküdar çaplı dev çemberde tüm basketbol aleminin maskotudur ) abim Barış EKMEN'in Yetenek Sizsiniz performansı :





Demek ki oluyormuş demeyin. Hayır efendim , olmamış. Kızdım bile Barış abiye. Tamam , 3 evet alacak kadar iyi bir performans ama Barış abinin potansiyelini , neler yapabileceğini az çok bilen biri olarak ben tatmin oldum diyemem. Sahada , idmanlarda , soyunma odasında , takım otobüsünde yaptıklarına 80 tane jüri olsa evet der o kadar söyleyeyim.

Hala çok özlerim o günleri ... Bazen rüyalarıma giriyor. Neyse oraya hiç girmeyeyim çıkamam şimdi.

Dev de olsanız şarkı söyleyebilirsiniz. Oden'de erken büyümeye sebep olan hormonal bir bozukluk var , bu 35 yaşına gibi gözüken çocuğun 88 doğumlu olduğunu hatırlatırım unutanlara. O yüzden müsamaha gösteriyorum tabi , bu posttan maksadım Greg Oden değil Barış Ekmen'di :)

Barış abime başarılar , Oden'e de acil şifalar.

22 Ocak 2010 Cuma

Takas kokuları



18 Şubat'ta sona erecek Trade deadline öncesi NBA kulislerinden yeniden takas dedikoduları yükselmeye başladı.

Bir çok takım şimdiden Kings'in Kevin Martin'ini kadroya katmanın hesaplarını yaparken , en keskin kokular çılgın aşçı Mark Cuban'ın mutfağından , bu yıl All-Star'a ev sahipliği yapacak olan Dallas'tan geliyor.

Söylentilere göre Mavericks , bu yıl 42 maçın ancak 21'inde forma giyip 12.5 sayı ortalamasında kalan Josh Howard'ı , Martin'i kadroya katacak bir takasla elden çıkarmayı planlıyor. Elden çıkarmak diyorum çünkü Mavs'in bu takastan edineceği tek kar Martin'i kadroya katmak olmayacak , uzun zamandır topun ağzındaki swingman'leri (*) Howard'dan da bir şekilde kurtulmuş olacaklar.



Mavericks'in Nocioni ve Martin'e karşılıklık Howard'la birlikte Barea,Gooden gibi isimleri de takas pakedinde sunabileceği konuşuluyor.

Ayrıca Detroit Pistons'ın da Rudy Gay için girişimleri varmış. Sanırım şimdilik Gordon,Hamilton,Prince,Villenueva,Stuckey ve Bynum'la sınırlı kalmış ( ! ) arka alan rotasyonuna Gay'i de katarak kurulacak turşunun son parçasını kavanoza koyma peşindeler. Heeeeey hey ! Şu takıma bir uzun alın artık be kardeşim ! Boozer da olsa razıyız ! Son maçta Ben Wallace rutin bir hücumda yüksek posttan potaya şut atıyordu , var mıdır ötesi ?


(*) Swingman : NBA'de birden çok mevkiide oynayabilen komplike oyunculara verilen sıfat.

Defence & Determination




NBA'in bugünlerde izleyiciyi coşturan iki jeneriği. Maç aralarında devamlı gösteriliyor. Defence'li olan daha güzel olmuş tabii , ama ben bir teori olarak determination'u ( kararlılık ) daha çok seven , oyuna daha çok bu perspektiften yaklaşan biri olduğum için determination'lu olanını daha bir sevdim. Hele ki kararlılığı simgeleyen bir jeneriğin finalinin Brewer'ın akıllara zarar smacıyla yapılması pek bir şık olmuş.

Lakers @ Knicks Maç öncesi yazısı & Tahmin



33-10'luk dereceye rağmen Lakers , koç Phil Jackson'un canını sıkacak bir dönemece girmişe benziyor. PJ bu gibi gidişatları hiç sevmez , herşeyin dört dörtlük olduğu bir takımda her şey dört dörtlük giderken bile o ne zaman nerede tökezleyeceklerini ve takımın buna nasıl tepki vereceğini hesap eden bir antrenör o. Eminim ki bir süredir var olan deplasmanlarda zorlanma ve hesap edilmedik derecede yıpranma olayı onun uykularını kaçırıyor. Phil'den ziyade , herhangi bir NBA koçu dahi , tepeye oynayan takımının son 6 deplasmanında 5 mağlubiyet almasıyla uykularından olurdu. Üstelik bu 5 mağlubiyetin iki tanesinde 90 sayının altında kaldılar. Bunlardan biri de dün gece oynanan maçtı. Cavaliers'a dün ikinci kez peşpeşe kaybeden Lakerland'lilerin deplasmanlarda yaşadığı problemlere bir an önce çare veya çareler bulması gerekiyor. Keza bu , onlara sürpriz mağlubiyetler getirdiği gibi , galibiyetleri de takımı fazlasıyla yorup play-off'lara değin hayli yıpratabilecek zorluklarla getiriyor.

Dün itibarıyle çıktıkları deplasman turnesi , 8 maçtan oluşacak. Bu süreçte sırasıyla New York , Toronto , Washington , Indiana , Philadelphia , Boston ve Memphis'e gidecekler. Kısacası 3 Şubat 2010 tarihine kadar , Lakers'ı Staples Center'da izleyemeyeceğiz. Bu deplasman turnesi , Lakers'ın dışarıda yaşadığı bilimum problemi çözmesi için biçilmiş kaftan. Keza Boston ve formu göz önünde bulundurulduğunda Toronto ve Memphis maçları dışında çok da dişli rakiplerle karşılaşacakları söylenemez. Bu bağlamda Phil Jackson , bu 7 deplasmanın en az 4ünden galibiyetle ayrılmak isteyecektir , ki bıraktığım 3 tolerans da az önce saydığım 3 takımla oynanacak maçlara ait. Bu bağlamda Lakers'ın , son 5 maçta yenmeyi başardığı Knicks'i bu gece 6'ıncı defa yenmesi gerekiyor. Bu maç onlar için kaybedilemez nitelikte demek biraz abartı olur , ancak kazanılmasının gerekliliği de aşikar. Turneye iki seri mağlubiyetle başlamak Kobe ve PJ'e göre değil.



Kobe'nin , MSG'de Knicks'e karşı muazzam bir grafiği var. O , ligin en iyi oyuncularından biri olmanın verdiği ego ve hırsla MSG'de her zamankinden belki de bir basamak yukarıda performanslar gösteriyor. 61 sayılık performansı hala akıllardadır. Knicks koçu D'Antoni , büyük oyuncuların MSG'de coşmasıyla ilgili takımın resmi sitesine verdiği demeçte '' Elinizden gelenin en iyisini yapmak durumundasınız , onu faül çizgisinden uzak tutmak , zorlama jump-shotlara mecbur bırakmak ve 60 sayının üzerine çıkmamasını ümit etmek zorundasınız '' ifadelerini kullanırken , MSG'nin NBA'in en göz önünde salonlarından biri olduğunu ve büyük oyuncuların burada daha motive oynayıp büyük performanslara imza attığını vurguladı. Kobe'nin MSG'de Knicks'e karşı oynadığı 11 kariyer maçında 30.5 sayı ortalaması olduğunu hatırlatalım bu vesileyle.

24 Kasım'da Staples Center'da Lakers'ın 100-90 kazandığı karşılaşmada da Kobe 34 sayı atmıştı.


New York cephesinde de istikrarsız gidişin kötü gidişe dönüşünü , son Pistons maçında ortaya koyduğu performansla Nate Robinson adeta tek başına engelledi. 14 maçtır benchte olan oyuncu ilk beşe yerleştiği bu maçta sahada 30 dakikadan daha az bir süre kalmasına rağmen bu süreçte 9'da 5 üçlük isabetiyle ( takım olarak 22'de 10 attılar o gece ) ve genel isabetlerde 18'de 11'le 27 sayı üretti ve takımına galibiyeti getiren isim oldu. O ekstra performans olmasaydı , tahminin Pistons'a ikinci defa peşpeşe yenileceklerdi.

Takımdaki bu aslında çok da sürpriz sayılmayacak ismin dışında sırtlayan isim olarak David Lee göze çarpıyor. Bu yıl iyiden iyiye vitrin yapan genç uzun elde ettiği istatistiklerle Doğu'nun en iyi 5 uzunundan biri olarak zikredilmeye başladı. 19.1 sayı ve 11.2 ribaundluk ortalamalarını %55 saha içi isabeti ve maç başına 1 top çalmayla elde eden Lee bu gece de takımın en büyük kozu konumunda olacak. Herhangi bir sakatlığı olmamasına karşın , bu maç öncesi ekstradan dinlendirildiğini de belirtelim.



Son 9 maçın 5'ini kazanmasına karşın son 6 maçtan ( biri zorlama ) 2 galibiyet alan Knicks'in , bu gece en büyük kozu olan Lee , Gasol - Bynum - Odom üçlüsünün çembere yakın oyunlarıyla savunmada bir hayli yorulacaktır. Aynı üçlünün tamamının ona odaklanıp savunması Knicks'in hücum kanallarını kısaların elinden gelecek şutlara zorlayabilir , ki bu durum da kısaların bol skor üretmesi anlamına gelebilir. Knicks şayet büyük bir yüzdeyle atmaz ise , Lakers koşan uzunlarının da avantajıyla hızlı hücuma çıkıp savunmaya da çabuk yerleşebilir. PJ bunu harikulade analiz etmiş olmalı , tahmin ediyorum Knicks'in Pistons maçını en az bir defa izlemiştir.

Keza deplasman turnesinde ikinci darbeyi yemek , onun en son isteyeceği şey. Tabii Kobe için de bu böyle.

Lakers deplasman kabusuna bir son vermek için bundan iyi bir fırsat bulamaz herhalde. Kobe Türk işi tabirle '' Kapak '' performansı bu gece gösterir ve Lakers rahat kazanır diye düşünüyorum.

Maç Türkiye saatiyle sabaha karşı 3'te oynanacak. İyi seyirler.

Bulls @ Suns - Maç öncesi yazısı & Tahmin


Suns kötü geçen kritik bir dönemin ardından , son maçta evinde New Jersey Nets'i rahat geçerek derin bir nefes aldı. Şüphesiz ligin en iyi iç saha takımlarından biri olan Suns'ın bu spazmdan çıkması için ligin en kötü takımıyla (3-38 oldular ) iç sahada karşılaşmasından daha iyi bir fırsat olamazdı. 4 maçlık deplasman turnesinin tüm maçlarını kaybeden Suns ( Indiana,Atlanta,Charlotte,Memphis ) iç sahada aldığı 4 yenilginin iki tanesini de son 2-3 haftalık süreçte alarak sekteye uğramıştı.

Öte yandan Bulls , peşpeşe aldığı 4 galibiyetle nefes almışken uğradığı son iki deplasmandan da yenik ayrıldı. Sırasıyla Warriors ve Clippers'a kaybettiler.


Suns'da koç Alvin Gentry , kötü gidişata ilk beşinde değişiklik yaparak el koydu. Bu , takım ve oyuncular üzerinde radikal ve etkili bir taktiktir. Bir oyuncunun ilk beşin dışında kalarak benche gitmesi , dakikalarının ve dolayısıyla bir meslek olarak basketbolcunun en çok ihtiyaç duyduğu şey olan istatistiklerinin düşmesine sebep olur. Ayrıca takım ve taraftarlar nezdinde dışlanmış olmak , oyuncuya büyük bir darbe indirir. Bu darbe de genelde oyuncunun silkelenip kendine gelmesi için yeterli olur.

Nitekim Gentry'nin bu stratejisi işe yaradı. Bugüne dek NBA'in en çok üçlük isabeti kaydeden uzunlarından biri olan Frye'in , son maçlardaki ortalamasının 4.2 sayıya düşmesiyle birlikte kulağının çekilmesi gerekiyordu. Bu ceza , kenarda fırsat kollayan Lopez'e de fırsat anlamına gelecekti. Gentry bir taşla iki kuşu hedefliyor , ilkini vurdu diyebiliriz. Keza Lopez fırsatı iyi değerlendiriyor ve etkili bir performans ortaya koyuyordu ilk iki maçı itibarıyle. Bunun haricinde Jason Richardson da yerini Leandro Barbosa'ya kaptırmanın verdiği ateşle benchten oyuna dahil olarak 26 sayıyla takımının en skorer ismi oldu. Ayrıca bundan önceki 3 maçta da art arda 22şer sayı üretmesi , efektifliğinin arttığına işaret.

Suns bu iki maçlık süreçte maç başına 118 sayı üretti. İç saha yüzdelerini de %51.1'e çekmeyi başardılar. Önceki beş maçta bu rakamlar 104.8 ve %44.3 şeklindeydi. Açıkçası Gentry büyük bir takdiri hakediyor. J-Rich , Channing Frye gibi iki önemli oyuncunun kulağı , takıma ve onlara zarar vermeksizin ancak bu şekilde çekiledursun , Suns da rakamlarının olağanın üstüne çekmeyi başararak yeniden toparlanma evresine geçti. All-Star öncesinde yer aldığımız bu kritik dönemeçte , bu toparlanma şüphesiz büyük önem taşıyor. Daha da gecikmesi Suns'ı geri dönüşü zor zararlara uğratabilirdi.

Bulls cephesinde ise kaybedilen iki maçın ardından Suns ve devamındaki Houston , San Antonio , Oklahoma City , New Orleans diye devam eden deplasman turnesi büyük önem taşıyor. Her biri kaybedilmeye muktedir nitelikte zor bu 5 deplasmana bir şekilde direnmek ve ellerinden gelenin en iyisini yapmak durumundalar. Keza Bulls , 2 Şubat'ta Clippers'ı ağırlayacağı maça kadar deplasmanda olacak.

John Salmons , Warriors'a 25 sayı attığı maçtan beri geçirdiği gribi atlatmaya çalışıyordu. Bugün takımla birlikte Arizona'ya uçtu ve sahadaki yerini alacak. Hinrich ise sakatlıktan döndü ancak çok da etkili olduğu söylenemez. Son maçta bir çok top kaybı yaparken 14'te 3 şut isabetinde kalarak Clippers'a kaybedilen maçta büyük hayal kırıklığına sebep oldu. Takımın en önemli kozu niteliğindeki Derrick Rose yaptığı açıklamada '' Zor bir takıma karşı oynayacağız. Daha sert ve çevik olmamız gerekiyor. Onlara karşı daha enerjik bir tavır ortaya koymalıyız '' şeklinde konuştu.

Tüm bu şartlarda , Suns'ın bu maçın üzerine tik atarak geçmesi gerektiği aşikar. Bulls'un maça ve turneye tutunmasına izin vermeleri , Nets maçının ilk yarısında yaşadıkları krize benzer sonuçlar doğurabilir , ki Bulls Nets kadar merhametli ve yumuşak olmayacaktır. Suns'ın oyun stilini koruyarak Bulls'u geri koşma problemine itecek hücumlar yapması ve kolay basketler bulması gerekiyor. Bu durumda da birincil sorumluluk yine Steve Nash'te olacaktır. Keza Amare Stoudemire ve Robin Lopez ikilisi , Joakhim Noah-Tyrus Thomas ikilisinin agresif savunması ve ribaundçu kimliği karşısında zorlanabilir. Ayrıca Barbosa-J-Rich ikilisinden hangisi sahada yer alırsa alsın , güçlerini maça dengelemek zorunda olacaklardır. Keza Bulls'un en önemli hücum silahları Rose , Deng ve Salmons'dan oluşan kısa triosu. Suns arka alanının , her zamankinin aksine maç içi enerjilerini hücum kadar savunmada bu trioyu durdurmaya da ayırmaları gerekiyor.



Tüm bu şartlarda , Suns için kaçmaz nitelikteki bu maçın en kilit ismi yine Steve Nash oluyor. Nash takımı yormayacak , aynı zamanda kolay basketlere götürecek oyunu istikrarla kurmalı. Bulls uzunlarının savunması karşısında zorlanacak uzunlara kolay basket imkanı sunacak paslar atmalı , savunmayı karıştırarak yine Bulls kısalarını savunurken yorulacak arka alan oyuncularını kolay baskete gidecek şekilde beslemeli. Tüm bunların tıkanması durumunda da gerekli sorumluluğu alarak skor üretmeli.




İlerleyen yaşına rağmen dinamik ve akılane oyunundan fire vermeyen Nash , T-mac'i sollayarak All-Star ilk beşine de yerleşmenin verdiği moralle bu sorumluluğun altından kalkacaktır. Suns'ın , iki maçtır süregelen kalkınımını bu maçla perçinlemesi şart. Bu maçta Bulls'a bir sürpriz şansı tanımaları , bu kritik dönemde herşeyi alt üst edecektir. Nash ve Stoudemire'in yıldırıcı hücumlarıyla Bulls'u geçmeleri muhtemel. İlk çeyrek ve yarı itibarıyle biraz zorlanacaklarını düşünsem de , Suns'ın ikinci çeyrekte yahut üçüncü çeyrekte oyuna ağırlığını koyacak isimleriyle öne fırlayacağını ve son çeyreğe galip gireceğini düşünüyorum. Bu periyotta da koç Gentry rotasyonu doğru bir şekilde kullanırsa , Suns taktik faüllerle de 8-10 sayılık farkı yakalayacaktır diye düşünüyorum.

Maç Türkiye saatiyle sabaha karşı 05.30'da oynanacak. Şimdiden iyi seyirler.

All-Star'da şaşırtan isimler





All-Star ilk beşleri açıklanmış. Evet genel hatlarıyla güzel ama 1-2 istisna hariç. Ne olur biri bana bunun gerçek olmadığını söylesin ! Iverson'un ilk beşte ne işi var Allahaşkına yahu ?

Şu manzara kesin ve net olarak şunu gösteriyor : Basketbolseverler NBA'i tam anlamıyla hakkıyla bilip takip etmeksizin , hakka ve hakedene değil markalara etiketlere aldanarak seçimini yapıyor , oylamayı bu kriterle yapıyor.

Bilemiyorum Iverson'un ve hatta Garnett'in ilk beşte yer almasına neden bu denli kızdığımı anlatmama gerek var mı ? Bu sezon her ikisi de All-Star'da ilk beş çıkmaktan çok çok ötede kötü performans gösteriyorlar.

Anlamadığım bir diğer şey : Evet tamam , madem kriter bu. Niye Shaquille O'Neal ilk beşte değil o zaman ?

Alakaya maydanoz işte , boşuna konuşuyorum. Neden mi ? Çünkü beterin beteri de var , resimde ilk beşte gördüğünüz Steve Nash son anda elde ettiği burun farkıyla T-Mac'i geçerek ilk beşe yerleşti.

T-Mac diyorum yahu , bu sezon toplamda bir maçın toplam süresi kadar bile süre alamamış , takımı tarafından postalanmaya çalışılan T-Mac !

İşte bu yüzden oylama sistemi sorgulanmaya başladı NBA müdavimlerince. Kimileri oylamanın biraz daha objektif ve basketbolun hakkına uygun şekilde yeniden düzenlenmesinden yanayken , All-Star'dan ötede MVP'lik bir performans gösterdiği halde ilk beşteki yerini bu sezon yokları oynayan Garnett'a kaptıran Chris Bosh gibileri de '' Bu sonuçta bir gösteri maçı , ve seyirci kimi görmek istiyorsa onu sahaya koyuyor '' diyor.

Ben değişmesi taraftarıyım şu manzaradan sonra. Nowitzki'nin yerine Duncan'ı , alternatif bir sürü ismin yerine Iverson'u ( Joe Johnson , Ray Allen , Derrick Rose , Mo Williams ... ) Chris Bosh'un yerine Kevin Garnett'i görüyorsak , bu işin sonu Türk TV programlarındaki Bayhan sendromuna dönebilir , izleyici sırf o sezon içerisinde trajik bir duruma maruz kalan oyuncuyu içgüdüsel olarak günde 100 defa tıklayıp tıklatarak All-Star yapabilir.

Iverson ilk beşte , T-Mac de direkten döndü , var mıdır ötesi ?

21 Ocak 2010 Perşembe

Mutlu yıllar Anıl AKSAÇ


Fotoğraf geçen haftaki FB Ülker - BC Zalgiris maçından. Soldaki ben , sağdaki de bugün 26'ıncı yaşına basan Anıl AKSAÇ , nam-ı diğer salsabasket. Sanırım bilmeyeniniz yoktur , en azından bu blogu okuyan herkes bir şekilde salsabasket.net'i de okuyordur.

Her neyse , mutlu yıllar kardeşim , silah arkadaşım. Yeni yaşında sağlık , mutluluk , huzur ve başarı seninle olsun. Ayrıca yeni yaşın sana mutlu bir evlilik getirsin ; unutma düğün arabası benim , vermem kimseye nah buraya da yazıyorum :)

Tekrar mutlu yıllara , nice yaşlara ...

Öyle soruya böyle cevap ( MJ vs. Jay Leno )






Videoda da görüldüğü üzere , Michael Jordan , Amerika'nın en ünlü talk showu olarak bilinen Jey Leno'nun programına bağlanmış. Leno'nun MJ'e 10 tane sorusu var , her biri de birbirinden eğlenceli. Mesela ne kadar sıklıkla manikür pedikür yaptırdığını falan soruyor Leno ... Neyse , görüldüğü üzere MJ gayet samimi bir şekilde cevap veriyor ve yedinci soruya kadar samimiyetin makaranın dozajı arta arta gidiyor. Ancak Leno'nun yedinci sorusu , hakikaten aldığı cevabı hakeden cinsten , aynen tercüme ediyorum :

JL : Pekala yedinci soru ... Hala smaç yapabiliyor musun , son smacını ne zaman vurdun ?
MJ : Hala smaç yapabiliyor muyum ? Sen salak mısın yahu ?

2010 All-Star formaları










İki senedir nedir bu fütüristik furya anlamadım. Bu defa biraz daha güzel olmuş , özellikle üst tarafın background desenini çok beğendim. Biraz da salaş duruyor ki bence bu bir şov maçı için biçilmiş kaftan. Lakin font olarak kullandıkları şu karakterleri bir türlü sevemedim. Bence daha samimi , daha salaş , daha yumuşak hatlara sahip bir karakter kullanabilirlerdi. Pek beğendim diyemem açıkçası , gözüm tutmuyor iki yıldır süregelen şu çizgiyi.

20 Ocak 2010 Çarşamba

Shaq'in çağrısına kulak verin !


NBA'in şüphesiz en renkli ve sempatik siması Shaquille O'Neal'ın NBA'in All-Star slam dunk yarışmasına renk ve anlam katacak bir planı var : Süperstarları geri getirin ve Haiti'ye yardım edin.


Dün gece oynanan Raptors maçının ardından basına konuşan Shaq'a Lebron'un smaç yarışmasına katılıp katılmayacağıyla ilgili ne düşündüğü sorusu sorulmuş , Shaq de fırsat bilip önerisini paylaşmış. Shaq , daha önce smaç şampiyonluğu kazanmış bulunan Vince Carter ve Kobe Bryant'ın Lebron James'le birlikte smaç yarışmasına katılmasını istiyor.
'' Ortaya büyük bir para ödülü koyalım , ödülün yarısı Haiti'ye gitsin , diğer yarısı da yarışmayı kazanana '' demiş Big Shaq. Şöyle de devam etmiş : '' Buradan size sesleniyorum , Facebook'tan twitter'dan e-mail'lerinizden her yerden ... Bunu dile getirin , seni çağırıyorum Vince , seni çağırıyorum Kobe , hepinizi çağırıyoruz ! ''

Bence gayet güzel fikir. Hoş , çıtkırıldım Vince Carter eski günleri aratabilir diye geçmiyor değil içimden , bir diğer yanım da o herifin ölüsü yeter diyor. Kobe , böyle bir şey olacak olsa mutlaka teşrif eder ve eğlenceli bir şeyler yapar eminim. Lebron konusunda hala şüphelerim var. Düştü gözümden bir kere.

Yine de süper fikir be Shaq, bence yarışma düzenlensin ve paranın tamamı Haiti'ye gönderilsin. Saydığın ve sayamadığın isimlerden kaçının Slam Dunk'tan kazanılacak ödüle ihtiyacı var ki ?

Kobe-Lebron-Carter-Jason Richardson , şimdi bu dördü katılsa fena olmaz mı ?

Ki zaten Slam Dunk son bir kaç yıldır biraz baymış durumda. En azından Howard'ın superman'e bağlayıp şampiyon olduğu gün bile benim gözlerim o eski VC - J-Rich , MJ - D.Wilkins kapışmalarını özlemişti. Bu yıl da Nate Robinson finale çıkarsa , hele ki bir de Brown elendiyse kapatır yatarım herhalde. Neyse yine de büyük konuşmayayım.

Şu yukarıda saydığım dörtlü kapışacak ama 3 gün uyumayacaksın deseler , ona razıyım.

O yüzden varol Shaq , düşünmen yeter. Hem basketbolseveri , hem de Haiti'deki mağdur insanları düşünebilen bir plan üretip bunu cesurca paylaştın ya , gönlümüzün şampiyonu sensin. Aha da buradan öğüdünü tutuyorum , twitter'a da yazıyorum , e-mail'ini de atıyorum , kampanyana full destek tam destek koca oğlan. Seviyoruz o koca gövdenin altında atan dev yüreğini.

Raptors'un sırrı


Raptors'un ilk 29 maçında pıtır pıtır dökülüp son 13 maçta 10 galibiyet alışını rakamlara döken bir tablo , dün geceki Cavaliers maçından alıntı.
Görüldüğü üzere hücumda pek de değişen bir şey yok. O güne değin maç başına 103.5 atan Raptors , o günden sonra da 104 ortalamayla yoluna devam etmiş. Esas vurucu rakamlar savunmada var. O güne dek maç başına 108.6 sayı yiyen Raptors ( ki bence facia bir rakamdı ) o günden sonraki maçlarda rakiplerini ortalama 96.8 sayıda tutmayı ( ki bu da bir o kadar tatlı bir rakam ) başarmış. Aynı zamanda rakiplerin üçlük yüzdesini %37'den %30'a çekmeyi başarmışlar. Saha içi isabette de %47'den 43'lere düşüş olmuş rakipler bazında.
Sanırım bu tablodan sonra '' Bu adamlar ne yaptı da böyle bir seri yakaladılar ? '' , ya da '' O kapalı kapılar ardında yapılan toplantıda ne konuşuldu be kardeşim , sihirli iksir mi içtiniz mesir macunu mu yediniz nedir ? '' diye soran kalmayacaktır.
Keza cevap çok basit : Savunma.

Çorbada sinek


Tyreke Evans'ın tadını kaçırmışlar.
20-5-5 gibi çaylak sezonunda bugüne dek sadece iki kişiye nasip olabilmiş bir grafiği yakalamış , gümbür gümbür yılın çaylağı ödülüne koşan Evans'ın başı , bir kaç sene önce meydana gelen bir vukuat yüzünden belada.
Evans 18'indeyken kullandığı arabanın sol ön yolcu koltuğunda oturan kuzeni , Marcus Reason adında bir adamı seyir halindeyken çekip vurmuş , adam ölmüş. Evans ve kuzeni olay yerinden uzaklaşmışlar , ancak daha sonraları Evans olayın çözülmesi için polisle işbirliği yapmış ve kuzeni hapis cezasına çarptırılmış.
Kendinden bağımsız gelişen bir şey de olsa, polisle iş birliği yapıp olayı telafi etmiş gibi de olsa , nihayetinde kullandığı arabadan kuzeni konumundaki kişi tabancayla birini vuruyor. Üstelik olay vuku bulurken henüz 18 yaşındasınız. İnsana biraz tuhaf geliyor , ne kadar beyefendi bir adam olabilir ki diye soruyorsunuz kendinize. Tuhaf adamlar.
Her neyse , o zamanlar olay kapanmış , nihayete ermiş. Amma velakin bugün Marcus Reason'un ailesi Evans'tan 50.000 dolarlık tazminat istiyormuş. Bu bana memleketimin tanıdık manzaralarından biri gibi geldi. Şöhret olunca yakasına yapışmışlar herhalde Tyreke'in.

19 Ocak 2010 Salı

Redd'in alternatifi mi ?


Milwaukee Bucks , aldığı ameliyat kararıyla muhtemelen sezonu kapatan Michael Redd'in yerini Jerry Stackhouse'la doldurdu. Detaylarını bilemiyorum ama anlaşmışlar. Bence fena bir seçim değil , FA piyasasından Redd'e alternatif teşkil edebilecek oyuncular içerisinde belki de en iyisi J-Stack. Bir oyuncu olarak onu kalburüstü kılan vasıflarının yanısıra Bucks'ın genç oyuncularını baltalayacak bir mental yapısının olmaması onu doğru bir tercih kılıyor benim gözümde. Hayırlı uğurlu olsun Stack , Ersan ve arkadaşları için.
edit : Optimist tavrımı mazur görün , bağışlayın. Niye böyleyim bilmiyorum , ama hem kendime hem de size söz , artık biraz daha şüpheci yaklaşacağım olaylara. Ne mi saçmalıyorum ? Bu Stack'in 35 yaşında olduğunu ve geçtiğimiz yıl sakatlığı sebebiyle yalnızca 10 maç oynadığını söylemeyi unutmuşum. Tamam bir back-up olarak ucuza kapatılabilecek bir FA olması açısından güzel , o kadarına yukarıda değindik zaten. Ama yine de Redd'e alternatif olması çok zor , bu yüzden boşboğazlılığımın kurbanı başlık için özür diliyorum. Redd'i mumla arar Bucks.

Sütten dili yanıp yoğurdu üfleyerek yiyen Lebron ( video )


Oy oy oy ... Bakın hele ben ne buldum , tarihin tozlu raflarından neler çıkıyor öyle ?


Video 2003 yılında yapılan Liseler arası smaç yarışmasından görüntüleri içeriyor. ( Liseler arası smaç yarışması nedir yahu ? İngilizce'den Türkçe'ye çevirince esprisi kalmıyor dedikleri bu olmalı. 2003 McDonald's High School Slam Dunk Contest işte ) .


Sanırım aşağıdaki görüntüler Lebron'un neden korktuğunu açıklamada yeterli olacaktır. Sütten dili mi yandı dersiniz ?


Ayrıca görüntülerde Charlie-V , J.R Giddens , Von Vafer gibi isimler de var.








Marbury Çin yolcusu !



Oynadığı basketboldan çok , son dönemde yaptığı bilimum çılgınlıkla gündeme gelen Stephon Marbury'nin yeni adresi , tabir-i caizse dünyanın ta öbür ucu ; Çin !

Geçtiğimiz sezon Bonzi Wells'i kadrosunda bulunduran kuzey ekibi Shanxi'yle anlaştı Steph. Takımın resmi sitesinden yapılan açıklamaya göre 32 yaşındaki oyuncuyla anlaşma sağlandı ve gelecek hafta imza atılacak. Kulüp patronu Wang Xingjiang konuyla ilgili : '' Marbury'le anlaşma sebebimiz taraftarı yeniden salona çekmek ve sezonun kalan kısmında daha çok maç kazanabilmek '' açıklamasını yaptı.


2001 ve 2003 yıllarında All-Star seçilen Marbury , okyanusaşırı ülkelerden birinde forma giyen en büyük NBA oyuncusu (!) olmasını sağlayacak bu anlaşmayla ilgili : '' Bence bu eşsiz bir deneyim olacak benim için , Okyanusaşırı bir ülkede basketbol oynamak , yaşamak , benim için farklı bir mücadele olacak '' dedi.


İşin garip tarafı Marbury'nin NBA'de oynadığı son takım olan Celtics'in koçu Doc Rivers '' Bence onun NBA kariyeri bitmemişti. Bu yaz bir takımla anlaşacağını düşünüyordum. Muhtemelen oraya hala basketbol oynayabileceğini göstermeye gidiyor '' derken takımın yıldızlarından Ray Allen da '' Bence oraya gidip hala neler yapabileceğini gösterebilirse NBA'deki vakti hala dolmamış demektir. '' diyerek eski takım arkadaşına destek oldu. Samimi mi konuşuyorlar , yoksa teselli mi veriyorlar anlamadım.


17 takımlı ligde 15inci sırada bulunan Shanxi , geçtiğimiz yıl Bonzi Wells'i 2 ay boyunca tatilden dönmemesi sebebiyle kovmuştu. Bakalım Marbury Çin'de neler yapacak ? Merakla bekliyorum.

Lebron tırstı ( mı ? )




Slam Dunk uçuş ekibi demişken ... Birilerinin yokluğunu siz de hissetmişsinizdir sanırım ? Evet Lebron'dan bahsediyorum. Geçen seneki yarışmadan beri katılıcam katılıcam diye tellala bağlayan James görünüşe bakılırsa geri vites yapmış. E tabi nihayetinde o da bir düellodur , o da bir kapışmadır. Oraya çıkıp kaybetmek Lebron James'in kaldırabileceği türden bir şey değil. En azından sponsorlar onun orada madara olmasını ( ya da herhangi birileri tarafından madara edilmesini , mesela Shannon Brown ) hiç ama hiç istemezler. Bu yüzden olsa gerek ki , Lebron out bu seneki yarışmada.


Tamam bugüne bugün belki de NBA'in en iyi 3 oyuncusundan biri , kabul. Ama bu kadar şişirilmesi , daha bir şampiyonluk bile kazanamamışken efsaneleştirilmesi inanılmaz antipati topluyor. Hala Jordan mı Lebron mu diye soranlar var yahu !


Durun hemen cevaplayayım : Elbette Jordan !!!


O olsaydı , ne markasını , ne sponsorlarını , ne ismini , ne de rakiplerin kim olduğunu ... Hiç birini umursamaz , oraya çıkar ne yapar eder kazanırdı.


Lebron katılıp da kaybetmekten korktu.

Jordan bunu asla yapmazdı.


Hala inanmayanlar varsa kısa bir hatırlatma yapayım : Michael Jordan , takıma yeni katılan Charles Oakley'in masa tenisi maçı davetine icabet eder ve bir gün masa tenisi oynamaya koyulurlar. Oakley , MJ'i yener ve haliyle takım içinde maç sonrası '' Trash Talking '' geyikleri ( Nasıl yendim ama , öğren de gel gibi şeyler ) döner. Jordan bunun ardından bir süre ses etmez ve yaklaşık bir ay kadar sonra Oakley'i bu defa kendisi masa tenisi maçına davet eder. Maçta da onu bir güzel süpürür. Sonradan öğrenilir ki MJ , maçı kaybettiği gün gidip evine bir masa kurdurup 1 ay duvara karşı masa tenisi egzersizleri yapmış.


Kaybetmek hiç ona göre değildi. Hele ki kaybederim korkusuyla denememek cümlesiyle Jordan kelimesi yanyana bile zikredilemezdi , bunu bile kaldıramazdı vesselam.


Hem Lebron gelmesin , istemez. Jüri torpil geçer ona , hiç bir eğlencesi falan kalmaz olayın. İyi olmuş iyi.

Slam Dunk uçuş ekibi


İşte Slam Dunk'a katılacak isimler.
Wallace bugün '' kısa forvet '' diye bilinen bir pozisyonun yegane ismi olarak ilerleyen yaşına rağmen ligde de ribaund krallığına oynayacak kadar iyi sıçrıyor. Eminim çok göz alıcı bir şeyler yapıp renk katacaktır. Nate Robinson'a kıl olan yüz binlerce kişiden biri olarak yorum yapmıyorum , zaten dün gece 27 dakikada Pistons'un ipini göstere göstere çekti , şimdi ağzımdan ters bir şey çıkmasın. Shannon Brown ; işte olay budur. Aslına bakarsanız ben aylardır Slam Dunk'ı değil , Shannon Brown'ı bekliyorum. Adam ne sıçrıyor be kardeşim !
Son olarak DeRozan / Gordon ikilisinden biri katılacak yarışmaya , hangisi olduğu henüz belli değil. Çaylaklar maçının devre arasında seçilen kişi olabilmek için kapışacaklarmış , merakla bekliyoruz. Muhtemelen DeRozan çıkan isim olacaktır , zaten Gordon'un kendisi de inanamamış aday gösterildiğine. Kendisi de değinmiş , ben de katılıyorum. İlle de değerlendirilmek istiyorsa , üç sayı yarışması daha uygundu Gordon için.
85 Doğumlu , 1.93'lük Brown kazanacak diyorum ben. Neden mi ?





18 Ocak 2010 Pazartesi

NBA & Rap kardeşliği


Herhangi bir spor branşıyla müzik türü arasında bağlantının kurulabildiği , paralelliğin bulunabildiği yegane liglerden biridir NBA. Şüphesiz bir çok Amerikan sporunda olduğu gibi zencilerin hüküm sürdüğü bu ligde de yine aynı zencilere ait kültürün yansımalarından ötürü her zaman bir Rap & Basketbol ilişkisi süregelmiştir. Şahsen ben de çok severim , ciddi ciddi de yakışıyor NBA'e rap. Seremonide Dr.Dre'in meşhur The Next Episode'unun ya da Eminem'in Lose Yourself'inin çalması oturduğum yerden izleyeceğim bir maçın öncesinde beni bile havaya sokmaya yetebiliyorken , orada oluşturacağı enerjiyi tahmin etmekte pek de zorlanmıyorum. Esas konuya geçmeden önce bu hususta da favorimin The Palace of Auburn Hills'i inleten , Eminem ft. Trick Trick imzalı '' Welcome to Detroit City '' parçası olduğunu hatırlatayım. Her ne kadar bu yıl kayıpları da oynasak hala NBA'in en ateşli ve kalabalık taraftar grubuna sahibiz Pistons olarak , ve bu parça hala hepimizi ayağa kaldırmaya yetiyor.

Öte yandan , Rapçiler de NBA'in ve içindekilerin kendilerine gösterdiği bu ilgi ve sempatiye duyarsız kalmıyorlar. Onların da parçalarında NBA'den esintiler görmek mümkün. Kliplerinde sokak basketbolu oynayan , NBA formalarıyla konserlere çıkan , salonlarda parkeye yakın o pahalı koltuklarda oturan nice Rapçi bu paralelliğin perçinleyicisi konumunda.

Ancak tüm bu benzerliğin dışında bir de fiziksel benzerlikler var ki , o noktada da söyleyecek bir kaç satır bir şeyimiz var. Buyrun , karşınızda Basketbol ve Rap kardeşliği :







Ben tip olarak olmasa da duruş olarak aslında Vin Diesel'e benzetirdim K-Mart'ı , içine biraz JR Smith katarak Method Man metoduna ulaşabileceğimiz hiç aklıma gelmemişti.




Şaşırtıcı bir diğer benzerlik daha. Oldum olası Ricky Davis'in NBA'in en çirkin oyuncularından biri olduğunu düşünmüşümdür. Az daha çirkini ve benzeri Rap dünyasında mevcutmuş meğer.


Amanın aman , çok da benziyor diyemem. Ama Xzbit kafayı kazıtıp biraz da sakala rötuş yapsa , bir ihtimal iyiden iyiye bunama belirtileri gösteren Don Nelson'a Maggette olduğunu yutturup Chris Bosh , Tim Duncan gibi isimleri savunmaktan bitap düşmüş oyuncuya yardım edebilir. Kendisi de o sırada Pimp My Ride'da takılır , eminim Duncan'ı savunmaktan daha keyiflidir. En azından ben tercih ederim.





Vaayy ... The Game ... Evet bizim Josh'ta biraz daha Karadenizli tipi var , ama yine de indirdiği o sağlam bir bloktan sonra '' Lemme put you on da game ! '' diye bağırsa blok yiyen arkadaşı bir kaç saniyeliğine The Game'in kulağına çınlattırır herhalde.





Ahahaha bu da iyiymiş :) Sizden iyi olmasınlar , ikisini de pek bir severim. George'u 2000'li yılların başındaki Lakers'ta 4 hall of famer'ın yanında (Payton-Kobe-Malone-Shaq) ilk beş çıkan yegane oyuncu olabilmesi sebebiyle oldum olası sevmişimdir. Phil Jackson'un ısrarla bu kadar sevdiği bir adama ilgi duymamam imkansız , ustaya saygısızlığa gerek yok. Her neyse , Ice Cube'un da We Be Clubbin' parçasını hiç eskitememiş biri olarak Dallas show me love up in the cluuub diyor bir diğer enteresan benzerliğe geçiyorum.





Ben o kadar da benzetemedim. En kötü ihtimalle Hughes'in gözünden damlayan yaş şeklindeki dövmesinden ayırt edersiniz , o da gözünüz 5 numara hipermetrop astigmat falansa ... Kardeşi öldüğünde yaptırmıştı o dövmeyi , çok genç vefat etmişti rahmetli , nur içinde yatsın.




Oğlum ! Ordan blog okuyucuma iki tane beyaz çikolata çek bakim ! İçi siyah olanlardan !



Benzetmek için benzetmeyin be kardeşim. Soldaki tipi mahşer yerinde görsem tanırım.







İşte benim adamım , tek geçerim ! Bunu Payton'a benzeteni bulup bir güzel benzetmek lazım. Hırıltısına kurban olsun onun Payton.


Eminim bir çok kimse Jay-Z'ye benzemek istiyordur. Hani en azından o kadar param şöhretim olsun , böyle tipe bile razıyım gibisinden düşünen 100.000 facebook üyesi bulabilirim. Bonzi , sen de şansına küs , o dudaklar biraz ofsayt oluyor Jay-Z'ninkilerin yanında. Eee , öptüğün hatun Beyonce ise anca kurtarır paşam , ne kadar ekmek o kadar köfte demişler. Ağamda köfte gibi dudak var maaşallah.



Eh ...