18 Temmuz 2009 Cumartesi

NBA Gündemi - 18 Temmuz '09


Gündemde şu sıralar Millsap'ın Jazz'de kalması ve haliyle Boozer'ın nereye gideceği konusu zirvede yer alıyor. Bunun haricinde Lakers'la ipleri iyiden iyiye incelen Odom'un durumu da merak konusu. Hatırlarsanız kendisine verilen teklifleri ciddiye almayan Odom'la Lakers yönetiminin arası geçtiğimiz hafta içerisinde açılmıştı. Bütün yaz sinek avlayan Knicks yönetimi ise Blazers'ın ve Olympiakos'un teklifleri karşısında David Lee'yi takımda nasıl tutacaklarını düşünmekle meşgul. Ersan'ın NBA'e dönüşü , Wolves'un İspanya çıkartması , Thunder'ın Watson'u serbest bırakması , Bobcats'ten ayrılan Sean May'ın Kings'le yakınlaşması gündemdeki diğer konular.
Başlıyoruz.
Beklenen oldu ve Utah Jazz , Blazers'ın Millsap'a sunduğu teklifi karşılayarak genç uzunu takımda tutmayı başardı. Daha öncesinde de Mehmet'le 2 yıllık sözleşme yapan Jazz'ın skorer bir kısa aramakla beraber Boozer'ı da elden çıkarmaya çalıştığını biliyoruz. Gelen son haberler , Jazz yönetiminin Boozer için artık resmen '' teklifleri dinleme '' moduna geçtiği yönünde. Daha önceden Boozer için Prince'ı gözden çıkardığının sinyallerini veren Pistons ise Blazers'ı da kapsayan üçlü bir takasla Prince'ı Blazers'a gönderip Boozer'ı takıma katmayı planlıyor. Öte yandan Blazers Hidayet'le dolduramadığı '' Yıldız forvet '' mevkisi için Prince'i gözüne kestirerek akıllıca bir hamle kovalıyor diyebiliriz. Hakikaten harika olur onlar için. Bu arada Millsap'le desteklemeyi düşündükleri uzun rotasyonu için ibreyi Lee'ye çevirebilirler.
Boozer'a başta Pistons , Bulls ve Heat olmak üzere bunca talip varken , Blazers'ın onu aklından bile geçirmemesi , yıllardır süregelen kusursuz rebuilding hareketinin hala ne kadar istikrarlı ve rasyonel bir şekilde devam ettiğinin kuşkusuz göstergesi olsa gerek. '' Jail Blazers '' diye anılan çöplükvari bir takımken kısa bir sürede bu denli gelişim göstermek ve Batı konferansına kafa tutmak her babayiğidin harcı değil.
Miami Heat'te Wade gelecek yıl sona erecek olan kontratını muazzam bir koz olarak kullanıyor ve takımda kalmak için yönetimden etrafına kurulacak iddialı bir kadro istiyor. Pat Riley geçtiğimiz hafta içerisinde sezonluk bilet sahibi taraftarlara yaptığı açıklamada '' Önemli hamlelerin yolda olduğunun '' sinyallerini vermiş ve '' Boozer'la Odom'u aynı anda kadroya katsalar bile 2010'da bir süperyıldız alacak kadar salary cap'e sahip olabileceklerini '' açıkça dile getirmiş. Tabi bunu başarabilmeleri için Odom'a Lakers'ın sunduğu civarda bir teklif sunmak durumundalar. Boozer içinse halihazırda bir takas pakedi varmış , zannediyorum 1-2 güne kalmaz Jazz'e sunarlar.
Olympiakos dahi New York'taki kısırlığı görmüş olsa gerek ki , takımın her iki FA oyuncusuna da kancayı takmış durumda. Geçtiğimiz hafta Nate Robinson'un menejeri Yunan ekibinin Robinson'la ilgilendiğini açıklamıştı. Aynı Yunan ekibi bu defa David Lee'ye 2 yıl için 20 milyon dolar civarı bir teklif sunmayı planlıyormuş. Daha da önemlisi Lee'nin de 1 yıl Avrupa'da basketbol oynayıp yeniden NBA'e dönmeye sıcak bakması. Ancak hala resmi bir girişim olmuş değil.
Ersan şu anki kontratının çok daha fazlasını İspanya'da bırakarak hayalleri için NBA'in yolunu tuttu. Charlie V ve Richard Jefferson'un gidişiyle birlikte kadroda kendisine yer ve süre bulması kolaylaşan milli gururumuz 3 yıllığı 7 milyon dolar karşılığında Bucks'a imzayı yeniden atmış. Eksilen halkalarla zayıflamış bir profil çizen Bucks'ta Ersan'ın beklenenden de çok süre alıp önemli işler yapacağını düşünüyorum. NBA , ligi sallayacak 3'üncü Türk'e hazır olsun.
Minnesota T-Wolves , fiziğine ve yaşına pek aldırmaksızın bu yılki Draft'te seçtiği Ricky Rubio'ya bu yıl forma giydirme konusunda oldukça kararlı gözüküyor. Bonservis problemi yüzünden İspanya'ya dönen ve başta Real Madrid olmak üzere bir çok takımın kadrosuna katmak istediği Ricky Rubio , 2 yıl daha Avrupa'da kalma kararı vermesine rağmen Wolves'un kararlı tavrı karşısında her an NBA'e dönebilir. 6.6 milyon dolar civarındaki bonserviste indirim yapılması ve Wolves'un da biraz cömert davranması gelecek sezon Rubio'yu Wolves formasıyla izlememiz anlamına gelebilir. Wolves GM'i Kahn İspanya çıkartmasına hazırlanıyor.
Oklahoma City Thunder , 30 yaşındaki oyun kurucusu Earl Watson'u serbest bırakmış. İyi etmişler , fazla bile durdu. Hani deriz ya her takıma lazım diye , Watson da benim gözümde bunun zıttı gibi bir şey. Bana sorarsanız hiç bir takıma lazım değil. Zaman zaman kısa süreli sürpriz çıkışlar yapması dışında ( ki kısa süreden kastım maçın herhangi bir anındaki 3-5 dakikadan ibaret ) hücum ahengini bozma konusunda tam bir istikrar abidesi. Oyun kurucuda olması gereken en esaslı özelliklerden biri de '' Yararlılık '' 'tır. Keza oyun kurucu için sahadaki koç derler , 5 kişilik dümenin başında , parke üzerinde o vardır. Ben yıllardır bu ligi takip ediyorum , bu adamın bir takıma yararlı olduğunu görmedim. Aslına bakarsanız topçulukta adamın eline su dökemeyecek ben ve benim gibi bir çok kalem cambazının oturduğu yerden oyunculara çamur atmasına ben de ayar olurum , ama eğri oturuyorsak doğru da konuşmak lazım. Neticede bir NBA oyuncusu olarak saygınlığı hakeder , bizim ayaklarımızı uzattığımız yerden atıp tutmamız ukalaca görünebilir , ama bu düşündüğümüzü söylemekten geri kalacağımız anlamına da gelmiyor , kazmasın işte Watson , bozma gül gibi takımı al topunu da git !
Bobcats'ten kopan Sean May Kings yolundaymış. Göründüğünden daha iyi bir hamle olacağı kanısındayım. May , sakatlık belasından ötürü hiç bir zaman istikrarlı bir biçimde aslında ne kadar yararlı bir uzun olduğunu gösterme fırsatı bulamadı. Bobcats'te ağızlara bir parmak balı çalıp çalıp sakatlandı. Kings belki ona uğurlu gelir bilemiyorum , ancak kadro itibarıyle zayıf olan bu takımda şayet sağlıklı kalırsa önemli fırsatlar elde edebilir May. '' May be ... '' vesselam.
Bugün için gündemin dişe dokunur konuları bunlardı.
Sağlıcakla kalın.

Hiç yorum yok: