13 Şubat 2009 Cuma

Michael Beasley ; '' Herşeyin farkında ! ''



Rajon Rondo , Brandon Bass , Monta Ellis , Rodney Stuckey ...
NBA yeni jenerasyonu itibarıyle sürpriz yıldızlar çıkarmaya ve neslini yenilemeye devam ededursun , bu isimlerden biri fena halde dikkatimi çekmiş durumda. Bu sezonki performansı ve bulunduğu takımın bu gece yaptığı takasın ardından kendisine kalacak sorumuluğun daha da ağırlaşacağı düşünüldüğünde , Beasley'in spot ışıklar bölümünün yeni konuğu olması pek de yanlış bir karar gibi gözükmüyor.

Az önce tekrarını seyrettiğim Bulls - Heat maçından geriye akıllarda kalan şey belki de Marion'un az önce bahsettiğim coşkulu vedasıydı. Ancak o veda , maçı 9/10 isabetle 21 sayı ve 7 ribauntla tamamlayan Beasley'in maça vurduğu damgayı ve genel itibarıyle Heat'e kazandırdıklarını gölgeleyemezdi.
İşte yeni konuğum olarak onu seçmemin nedeni de bu diyebilirim.

1989 doğumlu oyuncu , takımı Heat'e beklenenden çok daha fazlasını katıyor.

Draft'te ilk turun ikinci sırasında seçilip Heat'in yolunu tutmadan evvel , kimsenin onun yeteneklerinden şüphesi yoktu. Ancak kafaları kurcalayan şey disiplinden nispeten uzak oluşuydu. Otoriteler NBA için , NBA'de başarı için , Beasley'in daha da olgunlaşması gerektiğine inanıyorlardı.
Bugün görünüşe bakılırsa Beasley mental anlamda beklenenden çok daha hızlı bir gelişim göstermiş ve o olgunluğa kısa zamanda kavuşmuş.






Genç koç Spoelstra ve eşrafına göre Beasley takımdaki en çalışkan oyuncu. İdmanlara herkesten erken gelip çok çalışması ve disiplinize tavrıyla takıma bir çaylağın verebileceğinden fazlasını vermesi takdir topluyor. NBA'e adımını atmadan önceki dönemde Beasley'in ikinci bir Carmelo Anthony vakası olacağını söyleyenler bugün onun ismini disiplinli , çalışkan gibi sıfatlarla yanyana anıyorlar.

Ben bir oyuncunun yeteneklerinden çok mental tavrıyla ilgilenmişimdir hep. Disiplinden uzak , duygularına teslim olan , laf söz dinlemeyen , idmanlara gelmeyen , özel hayatına dikkat etmeyen bir oyuncu isterse maç başına 30 sayı atsın , yine de takdirimi kazanamamıştır. ( Hatta sırf bu yüzden 1 sezon kadar önce TBL'de dönen '' Solomon mu , Green mi ? '' sorusuna inatla Green yanıtını vermişimdir. Her ne kadar şimdilerde kısa çöpü çektiğimi farketsem de :) ) Bundan müsebbep , Beasley'le ilgili benzeri şüphelere ben de sahiptim. Pek de derin sayılamayacak 2008 draft'ında biraz fazla şişirilmiş olması ve henüz sadece 20 yaşında olması onu biraz daha kontrol dışı kılabilirdi. Gene de Heat'in ikinci sıra hakkını çok iyi değerlendirdiğini düşünüyordum. Tıpkı Nuggets Melo'yu seçtiğinde düşündüğüm gibi ...
Ancak şimdi görülüyor ki , Beasley 1-2 sezonda kazanılabilecek bir olgunluğu ilk sezonunda 50 maç devirmeksizin yakalamış.

Takımı için her ne kadar hala bir çaylak olsa bile , kısa ve uzun vadede neler ifade ettiğinin harikulade farkında. Kendini biliyor , takımın biliyor , arkadaşlarını , hedefleri , planları , her şeyi ...
Beasley sırtına geçirdiği formanın ağırlığının farkında , oyuncuyu yaşından büyük kılan o '' Farkındalık '' hissini çoktan benimsemiş bile.
Her iki forvet pozisyonunu da çok iyi oynayan B'Easy , oyunun arka ve ön alanında bilinçli bir şekilde mekik dokuyarak hücumun gelişine göre pozisyon almak konusunda oldukça akıllı bir tavır almış görüntüsü çiziyor. 3 sayı çizgisinin gerisinde de rakipler için skor tehdidi teşkil eden 2.06'lık çaylak , pota altındaki bire birlerdeki başarısından çok , geniş ve dar alandaki pas yeteneğiyle de Heat hücumlarına muazzam bir boyut katıyor. Gerek pota altındaki uzunlara top indirmede , gerek Wade'in lakabı Flash'a yakışır girişimlerini beslemede , gerek Marion'un hareketli yapısını avantaja çevirecek paslar yapmakta oldukça başarılı ve cesur bir tavrı var. Sadece bir kaç adım mesafe kat ettiği pozisyonlarda bile muazzam paslar çıkarabiliyor.


Tıpkı 2.10 cm.'in üzerinde bir boya sahip olduğu halde orta ve uzun mesafeden şut sokabilen oyuncular gibi , bu kalıptaki bir forvetin de bu derece iyi pas sezgilerine ve yeteneklerine sahip olması da onu harikulade özel kılar. Beasley'in '' özel '' sıfatını taşıyışı , '' çaylak '' gibi sıfatları kapatmaya yetiyor.

Bu '' ekstra '' katkının haricinde Beasley , kendinden beklenenleri de layıkıyla yapıyor denilebilir. Pota altında birebir oyunlarda gücünü çok iyi kullanıyor , çembere yüklenmede bir hayli başarılı , post up oyunlarını iyi oynuyor ve en önemlisi solaklığı muazzam bir biçimde avantaja dönüştürüyor. Gerektiğinde üç sayı çizgisinin gerisinden de rakiplerin canını yakabiliyor.
Henüz takımdaki ilk senesi olmasına rağmen , yıllardır Heat'te oynuyormuş gibi bir harmoniyle formasını terleten Beasley için gelecek olduğundan daha da parlak görünüyor diyebilirim.


Bu gece yapılan takasla Heat nihayet aradığı türde bir uzuna kavuştu. Jermaine O'Neal , Heat'in bir yıl aradan sonra formasını giydirdiği , All-Star sıfatlı '' ikinci O'Neal '' ı oldu. Bunun bedeli olarak da Shawn Marion'u Raptors'a gönderdiler.

Bir kısa forveti verip karşılığında bir uzun forveti almış olmaları ve Heat'in sahadaki akışının en büyük dalgası olan Marion'un gidişi , Beasley'in sorumluluğunu bir gömlek daha yukarı çekecek denilebilir. Şimdi o akışı sağlama , Flash'ın takımında rakip sahaya koşan , şahlanan ikinci isim olma görevi B'Easy'e devroldu. Dün geceki maça kadar uzun forvet görevi gören Beasley , bir sonraki maçla birlikte Marion'un yerine kısa forvete kayacak. Artık daha hızlı olması gerekiyor.




Ancak Heat ne kadar değişirse değişsin , ne denli yenilenirse yenilensin , Beasley için endişelenmiyorum. Çünkü o her şeyin farkında. Aslına bakarsanız bu yazıda vurgulamak istediğim şey de bu. Beasley ne kadar büyük bir proje olduğunun , Heat'in geleceğindeki başarı veya başarısızlıklarda başrolde olacağının farkında ve bu farkındalık ne gerektiriyorsa onu şu an layıkıyla yapıyor. Wade'in dahi 2010'da takımdan ayrılabileceği düşünüldüğünde , Beasley'in bir numaralı opsiyon haline gelmesi hiç de uzak bir ihtimal değil aslında.


Şampiyonluğun ardından tarihinin en kötü günlerini geçiren Heat'in , bu yıl play-off gibi bir iddiası var.

Beasley bunun da farkında.

Hiç yorum yok: