19 Nisan 2013 Cuma

NBA'de normal sezonun ardından...



Normal sezon bitmiş, Play-Off arefesi mübarek güne denk gelmişken bize de bir şeyler karalamak düşüyor. Önce geride kalan sezona dair ödül tahminlerimizi ve x-faktörlerimizi yazalım, takımlar için şöyle bir sezon güzellemesi yapalım. Akılda neler kaldı, mümkün mertebe, kısa kısa...

NORMAL SEZON ÖDÜLLERİ



En değerli oyuncu (MVP): Lebron James
Daha ne yapabilir, daha ne kadar öte oynayabilir ki? Hepimiz onu Wade'in takımına gittiği için eleştirdik. Hatta bunun haricinde bir çok şeyi öne sürerek eleştirdik. Kral James, geçtiğimiz sezon eleştirilerin bir çoğunu yıktı. Heat şampiyonluk kazanırken ''Kritik anlarda sorumluluktan kaçıyor'' eleştirisini Wade ve Bosh'un olmadığı dönemde tek başına yaptığı resitallerle çürüttü. James, bu sezon da eleştirileri söndürmeye devam etti. Heat'in normal sezonu 66 galibiyetle kapattığı bu süreçte 28 sayı, 8 ribaund, 7 asist gibi triple-double civarı istatistiklerle kapattı, bunu da %56 saha içi ve %40 üç sayı yüzdeleriyle başardı. Artık Heat'ten 'Wade'in takımı' diye bahseden var mı, bilemiyorum. Uzun lafın kısası; oyunun her iki boyutunda da gösterdiği insan üstü performansla tartışmasız Lebron diyorum. Hala eleştirmediğim şeyleri yok değil, mesela birinin kendinden sürekli 'Kral' diye söz etmesi son derece itici. Bunun dışında kusursuz, kelimeleri kifayetsiz bırakıyor.


Yılın coach'u: George Karl
Denver Nuggets, 57 galibiyetle kapattığı sezonda Kuzeybatı grubunu lider tamamladı. Batı'nın genel sıralamasında da Thunder ve Spurs'ün ardından üçüncü sırada yer aldı. Ofansif olarak ligin en iyi takımı durumundalar. Bunu ben değil, rakamlar söylüyor. Maç başına en çok şut kullanmakla birlikte en fazla isabet bulan ekip Nuggets, maç başına 40.7 isabet bulmuşlar. Buna mukabil 106.1 sayıyla ligin en skorer takımı durumundalar. Ribaundlarda maç başına 45 ribaund alan Pacers'ın hemen ardında ikinci sıradalar. Asistlerde de 24.4 ortalamayla Spurs ve Hawks'ın hemen ardından üçüncü sırayı aldılar. Herkesin bir şekilde katkı verdiği, güzel bir rotasyonları var. Özellikle iç sahada rakipsiz konumdalar. Evinde 41 maç oynayan Nuggets, bu 41 karşılaşmadan 38 galibiyet çıkardı. Bu alanda lig lideri durumundalar. Hemen arkalarında 37 galibiyetli Heat var. Evet sakatlık konusunda şanslı bir sezon geçirdiler ancak tüm bunlar, bu şansın sonucu değil. George Karl harika bir iş çıkardı. Seçilmemesi durumunda ''Ben daha ne yapayım?'' diyebilecek kredisi var.


6. Adam: J.R Smith
Aslında Jamal Crawford düşünüyordum, Clippers ligde kenardan en çok katkı alan takımlardan biri. Crawford da yalnızca 29 dakika oynamasına karşın 16 sayılık ciddi bir katkı sağlıyor. Bu açıdan Clippers-Crawford ikilisi düşünülebilirdi. Ancak New York'un 19 yıl sonra grubu lider bitirip Heat'in ardından Doğu'da ikinci sıraya yerleşmiş olması işin rengini değiştirdi. JR Smith 33.5 dakikada elde ettiği 18 sayı ve 5 ribaund rakamlarıyla boyalı alanda skor üretme konusunda sezon boyu sıkıntı çeken Knicks'in bu sıkıntıyı bertaraf etmesinde Carmelo Anthony ile birlikte başı çeken isim oldu. Kenardan geldiğine inan
makta hala güçlük çekiyorum. Üstelik bu işin adının konmasına yakın dönemde öne çıkıp Knicks tarihinde 20 sene sonra üst üste 3+ maç 30 sayının üzerinde skor üreten ilk oyuncu oluşunu da unutmamalı. Hakkıdır.


Yılın Çaylağı: Damien Lillard
İtirazı olan? İstatistiklerini de verelim; 19 sayı, 6 asist. Arada kırdığı 1-2 rekor da var. Sonuç olarak kimse onun çaylak olduğuna inanmıyor, yıllardır NBA'de oynayıp bir anda kaybolan bir oyun kurucunun şekil değiştirerek lige döndüğünü, ya da eski bir efsanenin ruhunun başka bir bedenle NBA'e döndüğünü düşünenler var.


En çok gelişme gösteren oyuncu (MIP) : Greivis Vasquez
Evet, Paul George'un gösterdiği gelişim de harika. Ancak Pacers adına sezonun büyük kısmının Danny Granger olmadan geçtiğini unutmamak gerek. Maç başına 29 dakika alan George, bu süreçte sürelerini 37 dakikaya çekti, maç başına ekstradan 5 şut daha kullanıp sayı ortalamasını 5 sayı arttırma imkanı buldu. Öte yandan geçtiğimiz sezon yalnızca 26 maçta ilk beş başlayan Vasquez, ortaya koyduğu 9 sayı 5 asist performansıyla Jarrett Jack'in gitmesinin çok da büyük problem olmayacağının sinyallerini vermiş, ilk beş çıkmayı hak edecek enerjiyi göstermişti. Hornets ona bu fırsatı verdi. Oynadığı 78 maçın tamamında ilk beş başlayan Vasquez, sahada geçen yıla oranla 9 dakika daha fazla kaldı, 5 şut daha fazla kullandı ve ortalamalarını 14 sayı 9 asiste yükseltti. Hornets bu yaz Eric Gordon'u göndermeyi göze alabilir, hatta bir çok oyuncusunu feda edebilir. Koruyacakları bir isim varsa o da Vasquez olur. Onun başarı hikayesi daha zorlu bir yoldan geçti, bu yüzden George'dan önde tutuyorum. Harden'a gelince... Onun gizli bir franchise oyuncusu olduğunu zaten biliyorduk, yazın Olimpiyat Oyunları'nda da bir kez daha görmüş olduk. Sadece bir fırsat bekliyordu, aldı ve gereğini yaptı.


Yılın savunmacısı (DPOY): Dwight Howard
12.4 ribaund, 2.45 blok. Hiç fena değil ha? Üstelik Lakers gibi bir takımdaki ilk sezonunda, yaşadığı sakatlıklara ve üzerindeki tüm baskıya, zaman zaman ortaya çıkan klasik spekülasyonlara rağmen... Howard belki de Lakers'ta ilk sezonunda gerçek performansını ortaya koyamadı, ancak istikrarsız geçen bir sezonda dahi ne kadar büyük bir savunmacı olduğunu gösterdi. Lakers takım olarak çok parlak bir savunma performansı ortaya koyamadı belki (D'Antoni klasiği...), ancak maç başına yedikleri 101 sayının yalnızca 44'ü boyalı alandan geldi. Bunu en çok ona borçlular.



PLAY-OFF EŞLEŞMELERİ


  • Miami Heat - Milwaukee Bucks (4-0)

Fazla söze gerek yok. Heat'in süpürmemesi sürpriz olur. Normal sezonda dahi ribaund almak dışında her şeyi bu kadar kusursuz uygulayan bir takımın Play-Off motivasyonuyla neler yapacağını büyük bir merak ve heyecanla bekliyorum. Bucks'ın zaten tur adına pek de bir umudu olmayacak. Birbirlerini pek yormadan yol alırlar.


  • New York Knicks - Boston Celtics (4-3)

Bakmayın 4-3 Knicks dediğime, tam tersi olsa şaşırmam. Bana sorarsanız Celtics, beklenenden daha fazla zorlayacak Knicks'i, bir ihtimal eleyecek belki. NBA'de takım olgusunu en iyi oturtan, dolayısıyla Play-Off'ta balansı bozmadan diri kalabilen takımların başında geliyor Celtics. Taraftar da takımla uyumlu bu konuda, özellikle iç sahada baskı kuruyorlar. Bence Knicks'in işi düşündüğümüz kadar kolay olmayacak. Muhteşem bir seri izleyeceğiz.


  • Indiana Pacers - Atlanta Hawks (4-1)

NBA'in en iri takımı. Tek eksik Danny Granger. Paul George onun yokluğunu kapatacak grafiği ortaya koyuyor. Boyalı alanda ve açık sahada açık ara Pacers üstün. Al Horford ve bu yaz serbest kalacak Josh Smith ekstra bir şeyler yaparsa Hawks 2'inci ya da (çok zor ama) bir ihtimal 3'üncü galibiyeti yoklayabilir. Bunun dışında Pacers'ın döve döve alacağını düşünüyorum.


  • Nets - Bulls (4-3)

Doğu'nun en keyifli eşleşmesi bence. Nets'te Lopez ve Evans dışında istikrarlı yıldız yok. Johnson kontratının çok altında oynuyor, Blatche Wizards'taki seviyenin üzerina çıkamadı, Deron Williams'ın ısrarla görmezden geldiği bir sakatlığı var ve sezonun ikinci yarısında bu sakatlığın verdiği ağrılarla oynadı. Buna rağmen bu sezon 160'tan fazla üçlük isabeti bularak daha önce Kerry Kittles'a ait olan Nets rekorunu kırdı. Lopez gerçek bir All-Star gibi oynuyor. Evans ise çok başka. Adamı sevin ya da sevmeyin, öyle ya da böyle adam kuralların dışına çıkmadan, çıksa bile çaktırmadan her maç double-double kovalıyor. Azıcık boş bıraksan 20+ ribaundu yapıştırıyor. Bulls'a gelinec... Bilinenin dışında Play-Off adına umut verici diyebileceğim tek şey Jimmy Butler'ın sürpriz çıkışı. Ayrıca bu sezon türlü türlü ayak oyunlarıyla yatış yapan Derrick Rose'dan da sürpriz bir dönüş ve efsane bir seri bekliyoruz artık. Bunun haricinde küçük bir farkla Nets diyeceğim.


  • Oklahoma City Thunder - Houston Rockets (4-0)

Thunder geçen sezon finalde kaybettiği şampiyonluğa bu sezon daha bir hırsla saldıracak. İlk turdan piyangoyu da vurdular. Bence ilk turda maç vermeden yenebilecekleri tek takım Rockets, bunun haricinde tüm takımlar deyim yerindeyse taş gibi. Rockets de iyi, ancak tecrübe sıkıntısı çekecekleri aşikar. Henüz bu sezon kurulmuş bir kadro, boyalı alandan sürekli skor üretebilecek bir uzun yok ve Harden dışında rüştünü ispat edebilmiş ikinci bir franchise oyuncusu yok. Harden bir mesaj verirse verir, onun dışında Thunder süpürür gibi.


  • San Antonio Spurs - Los Angeles Lakers (4-2)

Lakers, Mike D'Antoni'yle çalışmaya devam ettiği sürece şampiyonluk konusunda avcunu yalar. Bu kadar da net konuşuyorum. Ancak mental manada motivasyon temin edecek ekstra bir kaç durum var. Mesela Dr. Jerry Buss'ın vefatı ve Kobe Bryant'ın trajik sakatlığı... Bunun dışında Dwight Howard kontrat öncesi muhtemelen son serisini oynuyor olacak. Zırt pırt topun ağzına konan Pau Gasol giderayak formunun zirvesine çıktı. Steve Nash, Metta World Peace ve Antawn Jamison'un sakatlıkları Lakers adına can sıkıcı detaylar. Spurs'e gelince... Nereden baksan 30-40 maçtır ''Bitse de gitsek, Play-Off oynasak'' modundalar. Ginobili'nin sakatlığı dışında bir durum yok. Lakers'a 2 maçtan fazlasını vereceklerini zannetmiyorum.


  • Denver Nuggets - Golden State Warriors (4-2)

Süper eşleşme... Normal sezonda evinde oynadığı 41 maçın 38'ini kazanan Nuggets, toplam skorda lig lideri. Asistlerde Spurs'ün ardından ikinci sıradalar ve ribaund konusunda da ilk 3'teler. Kısacası NBA'in en iyi hücum takımından söz ediyoruz. Tek sıkıntı Gallinari'nin onları yalnız bırakacak olması. Onun dışında her şey kusursuz gibi. Warriors da büyük potansiyel, ancak tecrübe sıkıntısı yaşayacaklar. Bunun dışında Nuggets'in form olarak zirvede olması 2 galibiyetten fazlasını mucize sınıfına sokuyor.


  • L.A Clippers - Memphis Grizzlies (4-2)

Evinde son 15 maçtan 14 galibiyet çıkaran Grizzlies, tek yenilgiyi Clippers'a aldı. İlginç detay. Mike Conley bu ara muhteşem, ikamesi Jerryd Bayless de etkili oynuyor. Boyalı alan da sağlam. Grizzlies'ten yana fazla bir değişiklik yok. Seride farkı, Clippers'ın ortaya koyduğu gelişim oluşturacak. NBA'de kenardan en çok skor desteği alan takımlardan biri Clippers. CP3 ve boyalı alan ikilisi, kısaca Lob-City triosu harika durumda. Ayrıca bu sezon form durumlarıyla birlikte moral olarak da üst seviyedeler. Güzel seri olacak, Clippers'ın Memphis'te kazanarak 6 maçta işi bitireceğini düşünüyorum.


BU SEZONDAN AKILDA KALANLAR


Atlanta Hawks: Play-Off'a ilk turdan veda etmeleri çok olası görünüyor. Josh Smith'in bu yaz ayrılması kesin gibi. Bunun haricinde Kyle Korver, üst üste her maç üçlük isabeti bulma konusunda NBA rekoruna doğru gitmeye devam ediyor.

Akılda kalanlar


Boston Celtics: Play-Off'ta ikinci turu zorlayacaklar. Rajon Rondo'nun gidişi hücumda çok şeyi eksiltti, ancak Celtics ruhunu eskitemedi. Zaten bu ruh değil mi tüm aksiliklere rağmen treni raydan çıkarmayan? Jeff Green'in gösterdiği çıkış ümit verici, ayrıca arka alana yapılan Jason Terry ve Jordan Crawford eklemeleri tutmuş gibi görünüyor. ''Her şeye rağmen'' dedikleri bir sezon geçirdiler.

Akılda kalanlar



Charlotte Bobcats: 19 Nisan 2013 günü Charlotte Bobcats dediğimde aklıma ilk önce Draft Lotaryası, sonra Kemba Walker geliyor. Yıllık 12.400.000 USD kazanıp yokları oynayan Ben Gordon'un bütünüyle kaybolması dışında hiç bir esprisi yok şu takımın.

Akılda kalanlar



Chicago Bulls: Jimmy Butler işi harika oldu. Bir sezonda gerçek bir boğa olmayı başardı. Bence bu sezonun en büyük karı. En büyük zararı söylememe gerek var mı? Bu arada Thibs'le devam etme kararı aldılar, sözleşme yenilendi, güzel. Boozer ekstra oynuyor, Play-Off'ta takımına liderlik edecek. Ayrıca bu sezon adına Bulls'la ilgili en kritik detay ''Seri katili'' olmalarıydı. Heat'in 27, Nuggets'in 15 maçlık galibiyet serilerini bitiren takım oldu Bulls. Play-Off'taki renkleri ilk turdan belli olacak, Rose dönerse başka. Yok ilk turdan havlu atarlarsa bu sezon adına en çok akılda kalan şey bu seri bitiren kasaplıkları olacak. Özellikle Heat maçını ''Lebron'u döve döve'' almaları unutulacak gibi değildi.

Akılda kalanlar



Cleveland Cavaliers: Kyrie Irving. Kötü geçen sezonda tek kişilik şov yaptı resmen. Çok büyük olacak, çok. Varejao da sakatlanana kadar sezona imzasını atan isimlerden biriydi. Bu arada sezonun bittiği gecenin sabahında Byron Scott'u kovdular, şimdilerde gözleri Mike Brown'daymış. Hey gidi günler. Lebron'u geri getirme harekatı başlasın! Bu arada Lebron demişken, Cavs'le ilgili akılda kalan bir diğer detay Heat maçında taraftarlardan birinin üzerinde ''Lebron seni çok seviyoruz, 2014'te geri dön'' yazan bir tişörtle sahaya girip Lebron James'in yanına gitmesiydi.

Akılda kalanlar




Dallas Mavericks: Bir ara sakalları hiç kesmeyecekler sandım. Captain Dirk'ün 25.000 sayı, 9.000 ribaund rakamlarını aşarak tarihe geçmesi dışında avcunu yaladığı, kötü bir sezon. Karman çorman kadro zaten çok bir şey vaad etmiyordu.


Denver Nuggets: Batı'da final oynamalarını istiyorum, ancak Gallo'nun yokluğunda işler karışacak gibi. Herkesin ''Normal sezon takımı'' yakıştırması yaptığı Nuggets'in Play-Off performansı merak konusu. Bunun haricinde bu sezon elde ettikleri 15 maçlık galibiyet serisi de harikaydı. Corey Brewer, Ty Lawson, Javale McGee gibi isimlerden bu kadar sağlam bir takım çıkarmak, yaşlı Andre Miller'dan bu kadar genç, istikrarsız Gallinari'den bu kadar istikrarlı, sınırlı potansiyeli olan Faried'den bu kadar üst düzey bir performans almak ancak George Karl'a yakışırdı. Kesinlikle yılın koçu olmalı. Şu takımın oyuncularını ayrı ayrı NBA takımlarına dağıtsan her biri buradaki performansın yanından bile geçemeyebilir. Sonuç olarak Nuggets dendiğinde bu sezon adına aklıma gelen ilk şey ''Evinde kaybetmeyen takım'' ritüeli olacak. Bu satırların devamını yazmak da onların elinde.

Detroit Pistons: Monroe'un gelişimi kayda değer. Ayrıca Andre Drummond da yapabileceklerini gösterdi. Brandon Knight'ın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Dandik bir diğer sezon, sonunda da Lawrence Frank'i kovdular. Böyle geldi, böyle gider. Hiç umut yok. Ha, bir de Corey Maggette vardı, gören var mı?

Akılda kalanlar




Houston Rockets: Yepyeni bir takım, neredeyse tüm parçaları tap taze. Ancak ilk yıldan, Batı konferansı gibi bir cehennemde Play-Off yaptılar. Ömer'le başlayalım, hala büyük bir hücumcu değil ancak önemli bir boyalı alan oyuncusu, potansiyel bir ribaund kralı. Bu sezon iki kez bir maçta 22 ribaund alarak kendi rekorunu egale etti Ömer. Daha iyi olacak. Harden'a gelince; bir franchise oyuncusuydu, tek eksik olan bunu gösterebileceği bir yere gitmekti. Geldi ve başardı. Jeremy Lin için de iyi oynamak standart bir durum oldu, 2 yıl önceki halini düşününce rüyası devam ediyor diyebiliriz. İlk turda elenecekler, ancak bana sorarsanız bu sezonki misyonu dün gece itibarıyla tamamladılar zaten. Son olarak Parsons, Robinson ve Smith'e değinmeli. Önemli birer parça oldular, olmaya da devam edecekler.

Indiana Pacers: Hala NBA'in en iri takımı olarak biliniyorlar. Bu sezon toplam ribaund konusunda zirveye çıkarak bu durumun hakkını verdiler. Granger'ın yokluğu eksi, George'un gelişimi de artı olarak göze çarptı.

Golden State Warriors: Curry'nin istikrarlı bir sezon geçirmesi en büyük artıları oldu. Bir sezonda en çok üçlük isabeti rekorunu kırdı Curry, ve üçlük konusunda gerek total, gerek de yüzde olarak Ray Allen'ı solladı. Kariyerinde aksilikler olmadığı sürece NBA tarihinin en iyi üçlükçüsü olarak kariyerini bitirecek gibi görünüyor. Onun haricinde Thompson ve Barnes'ın ortaya koyduğu performans güzel. Ön alanda da David Lee'ye çok ayrı bir parantez açmak gerek. Beklentilerin altında kalan tek isim Carl Landry oldu. Bunun dışında Jarrett Jack'ten bile muazzam verim aldı Monty Williams, bu açıdan bakıldığında yılın koçu ödülüne güçlü bir aday olduğunu söylemek mümkün.

Akılda kalanlar







Los Angeles Clippers: Los Angeles'ın yeni kralı! 40 yıl sonra ilk kez Lakers'ı süpürüp grubu lider tamamladılar. Bu sezon boyalı alandan yaptıkları hava harekatları akılda kalan ve youtube'de izlenme rekoru kıran detaylar oldu. Blake'in ve DeAndre'nin yaptıklarını sadece bu sezon değil, hayatımız boyunca unutamayacağız. CP3 volume'ü bir kademe arttırdı, Crawford'un 6. adam ödülüne güçlü bir aday olduğunu, Odom, Barnes, Butler, Hollins gibi başka takımlarda çöpe gidecek adamların kenardan önemli katkı verdiğini unutmamalı. Bu sezona bir çok şeyle damga vurdular.

Akılda kalanlar



Los Angeles Lakers: Bu sezona damgasını vuran bir diğer Los Angeles takımı, ancak iyi değil, kötü detaylarla! 100 milyonluk kadroyu kurup Nash-Kobe-MWP-Gasol-Howard beşini Jamison, Blake, Clark gibi isimlerle desteklediklerinde bahis bürolarının Heat'le birlikte şampiyonluk için en düşük oranı verdikleri aday olmuşlardı. Şimdiki manzaraya bak, son güne kadar Play-Off'a katılma savaşı verdiler. Mike Brown'u göndermek doğru bir hamleydi belki, ancak onun koltuğuna Mike D'Antoni'yi koymak feci hata. Bedelini ödeyecekler. Howard'ın ilk etapta Kobe'yle girdiği polemikler, Play-Off'a odaklanan takımın idmanlar sonrası sahanın ortasında toplanıp ''1-2-3 Şampiyon'' diye bağırdıktan bir kaç gün sonrasında D'Antoni'nin ''Ne şampiyonluğu be!'' demesi, benim içten içe ''Ulan Zen Master felsefesinden ne günlere geldiler...'' diye iç çekişim... 35'ine gelmiş Kobe'nin insanüstü performansı, takımın bütünüyle sakatlık belasıyla boğuşması ve Kobe'nin fişini çeken tendon vakası... Trajik bir sezon oldu, bu yaz Howard'ı tutarlar gibi de, ötesini bilemiyorum. Kupchak çılgınca bir şeyler yapar mı dersiniz?

Akılda kalanlar



Memphis Grizzlies: Geçen sezonki istikrarı sürdürdüler. Rudy Gay'in kontrat yükünden kurtulmuş olmaları ve Mayo'yu göndermeleri çok da büyük problem olmadı. Meydanı boş bulan Conley güzel bir sezon geçirdi. Muhtemelen ilk turda Clippers'a yem olacaklar. Ötesi sürpriz olur, bence.

Akılda kalanlar





Miami Heat: Heat adına söylenecek çok şey var. Sezon başında yaptıkları hamleler onları harika bir takım yaptı, özellikle arka alanda... Lebron'un elde ettiği rakamlara ne demeli? Bazen bilgisayar oyununda gibi hissediyorum. Bosh'un 3 üçlük atıp kazandırdığı Spurs maçı unutulmazlar arasında yerini aldı. 27 maçlık seriyi söylememe gerek yok sanırım. Mükemmel takım nedir, nasıl olunur, merak eden varsa bu yılki Heat'i izlesin. 66 galibiyet, dile kolay. Bir de unutulmaz anlar var tabi:

Akılda kalanlar





Milwaukee Bucks: Ellis, Jennings ve Redick'i bir arada tutan takımın sürpriz çıkışı pivot Larry Sanders'dan geldi. Klasik olaran yeniden 8. sıradan Play-Off'a girdiler ve muhtemelen süpürülecekler. Ersan bu sezon 13 sayı ortalamasıyla NBA kariyerinin en yüksek rakamına ulaştı.

Akılda kalanlar



Minnesota Timberwolves: Play-Off bile yapamadılar belki, ancak şahsen izlemekten en çok keyif aldığım takımlardan biri Wolves. Bunda en büyük pay şüphesiz Rubio'da, muhteşem estetik oynuyor. Love sakatlanmasaydı belki de Houston'un yerinde onları izleyecektik bu sezon, şahsen inanırım. AK47 Jazz günlerini arattı belki, ancak Pekovic, Love'un yokluğunda harikaydı.

Akılda kalanlar



New Orleans Hornets: Vasquez tabii ki de. Anthony Davis'in de iyi bir başlangıç yaptığını unutmamalı. Bu yaz Eric Gordon'u göndereceğe benziyorlar. Sonrası?

New York Knicks: Melo'nun sayı krallığını söke söke alışı, JR Smith'in 6. adam ödüllük performansı, Jason Kidd'in 40 yaşına basmasına rağmen hala bir şeyler katabiliyor olması, Chris Copeland'ın beklentilerin üzerine çıkması, Kenyon Martin'in gençlik iksiri almış gibi sıçraması Knicks adına kritik detaylar. 19 yıl sonra grubu lider tamamlamaları da dikkate değer. Play-Off'lara Celtics'le iyi bir giriş yapacaklar. Amare Stuodemire'den verim alamamaları bu sezon adına en can sıkıcı detay.

Akılda kalanlar



OKC Thunder: Scott Brooks'un çıldırtan tercihleri aklıma gelen ilk şey. Hele ki bir Derek Fisher olayı var ki Allah sen büyüksün yarabbi! Bu sene geçen yıl kılpayı kaçırdıkları şampiyonluğu daha çok istiyorlar, ancak ben NBA finali görebileceklerini zannetmiyorum.


Orlando Magic: Bir kaç sezon önce zirveye oynayan bir takımın böylesine dibe vurmuş olması kötü belki, ancak fena sayılmayacak bir rebuilding'e girmiş olmaları da takdire şayan. Hidayet'in doping olayı bizler için akla gelen ilk şey, sanırım onu bir daha Magic formasıyla izleyemeyeceğiz. Tobias Harris'in umut veren performansı bu sezon adına en büyük artıları bence. Ayrıca Vucevic de ribaund krallığında ikinci sırayı aldı ve MIP adayları arasına adını yazdırdı. Bir de sakatlık geliyor aklıma Magic deyince, ne çektiniz be yavrum!

Philadelphia 76ers: Boyalı alana Kwame Brown ve Andrew Bynum'u koyan bir takıma müstahak şu durum. Coach Collins'i göndermenin hesaplarını yapıyorlar şu sıra. Göndersinler de zaten, izlemekten en az keyif aldığım takımlardan biriydi Sixers. Holiday ve Turner dışında pek tat verdiklerini söyleyemem. Bynum'a tek maç dahi oynatamadan 16 milyon ödediler ve bu yaz muhtemelen şutlayacaklar. Ne diyeyim, oh olsun.


Phoenix Suns: Bulundukları konumdan öteye gidebilecek bir potansiyelleri yoktu, ne söylenebilir ki? Dragic beklenenin çok üzerinde oynamasına rağmen beklentilerin çok altında kalan Beasley'in boşluğunu dolduramadı. Suns'ın keyif vermediği sezondan aklımda kalan en net manzara Dragic'in 5 metreden Steve Nash'in bacaklarının arasından bounce pasla asist yapması ve Nash'in asistten sonra molaya giderken Dragic'e dönüp ''Senin şerefini .......m ben'' der gibi bakmasıydı.

Akılda kalanlar



Portland Trail Blazers: Play-Off'a inanmamış bir takım. Sezonun son 12 maçını kaybettiler. Hickson'un çıkışı ve Lillard'ın çaylak ötesi performansı dışında benim için pek de bir şey çağrıştırmıyorlar. Mavericks'i iki kez son saniyede Aldridge'in şutlarıyla yenmeleri de kayda değerdi.

Akılda kalanlar



Sacramento Kings: Bütün bir sezonu ''Taşınıyor muyuz, kalıyor muyuz?'' kaygısıyla geçiren amaçsız bir takım. Fridette ve Evans'ın sürünmesi, Cousins'in bozuk psikolojisine rağmen ders niteliğindeki performansları... Bir de Isiaiah Thomas var, zaman zaman şaşırttı.

Akılda kalanlar





San Antonio Spurs: Favorim. Bende sezon boyunca ''Yahu bu normal sezona ne gerek var, direk Play-Off oynasak ya?'' izlenimi uyandırmış, kusursuz bir sistem... Arıza çıkaran tek parça Stephen Jackson'du, onu da nasıl oldu da bunca zaman takımda tutabildiler hala anlayabilmiş değilim. Bekledikleri gün geldi. Son olarak Duncan, hep oynasa, hiç bitirmese keşke. Hadi Kobe ateşli adam, kırık adam. Bu, tavrını da bozmuyor hiç, hala buz adam, ama hala 30-15'lik oynuyor. Doyulacak gibi değildi. 2012-13 sezonu dendiğinde aklıma bireysel olarak gelecek bir kaç adam var: Kobe, Lillard, Melo, Vasquez, Rubio, Lebron, Curry ve Duncan tabii...

Akılda kalanlar



Toronto Raptors: Biraz pahalı da olsa Raps'e çok ağır gelmeyecek bir takastı Rudy Gay. Onun gelişinden sonra DeRozan ile iyi bir ikili olup çıkış gösterdiler. Calderon'un takas sonrası ilk maçta Toronto'da gördüğü ilgi de akılda kalacak cinsten bir güzellikti. Bargnani'nin kendini unutturduğu bir sezonda Valanciunas'ın performansı teselli mahiyetindeydi. Bir de Terrence Ross var, sık sık TOP 10'da izledik malumunuz.

Akılda kalanlar



Utah Jazz: Play-Off kavgalarına saygım var ama hiç istemedim kalmalarını. 4-0'a bağlayıp gidiyorlar, hiç bir heyecanı yok. Jazz'le ilgili aklıma gelen ilk şey şu: takas döneminde Jefferson-Millsap ikilisini niye tuttunuz be kardeşim? İkisi de bu yaz serbest kalıyor, bedavadan gidecekler. Favors ve Enes varken neden, neden, neden? Enes'e gelince, bence Coach Corbin doğru şeyi yapıyor. İlk yılında neredeyse hiç süre almayan Enes, ikinci senesinde 15-20 dakika aralığında oynadı. Corbin, koçların genç oyunculara uyguladığı standart gelişim programını uyguluyorsa (ki yüksek ihtimal) Enes seneye minimum 25 dakika alacak demektir. Fantasy Game sevenler şimdiden alsın notunu, demedi demeyin.

Akılda kalanlar




Washington Wizards: John Wall'un dönüşünden öncesi ve sonrası diye ayırdığım takım. Wall'un dönüşünden sonra üst üste maç kazanıp havaya girdiler, o dönemde de ''Wall sezon boyunca oynasaydı Play-Off yapardık'' dediler, ilk etapta güldük geçtik. Sezonun ikinci yarısında ortaya koydukları performansla bize o kahkalaları yutturdular. Gelecek yılki Wizards'ı merak ediyorum açıkçası.

Akılda kalanlar




Almanak tadında bir şey için hala erken, ancak normal sezonun son maçından sonra dilime ilk gelenler bunlar.
Şimdi Play-Off zamanı!


Hiç yorum yok: