Onun NBA'de yaptığı Erol Egemen etkisi bile (Kim ki bu Erol Egemen? diye sordunuz, işte tüm mesele de bu. Kaybedenler Kulübü filminde geçen bir espri, izlemediyseniz söyleyeyim.) aslında onun hakkında bir şeyler karalamaya değer. Evet, hepimizi bu sezon sıkça şaşırtan Venezüela'lıdan; Greivis Vasquez'den bahsediyorum.
Amerika'lıların genelde spor ve sanat dünyasında hak ettiği değeri göremediğine inandıkları figürler için kullandıkları, ''underrated'' diye bir tabir var. Türkçe karşılığının ''değeraltı'' gibi bir şey olacağı düşünülürse evet, Türkçe konuşurken bile İngilizce'sinin kullanılıyor olması çok da şaşırtıcı değil. İşte bu sezon NBA'de ''underrated'' dendiğinde belki de akla gelen ilk isim Vasquez. Eric Gordon'un sezonun büyük bir bölümünü kaçırmasına sebep olan sakatlığı sebebiyle zaten zor olan play-off şansını büyük ölçüde yitirmiş batı takımı New Orleans Hornets (yakın gelecekteki ismiyle Pelicans) şayet gelecek adına ahalisine ümit verebiliyorsa, bunda en az Eric Gordon ve Anthony Davis kadar payı olan bir isim. NBA'in yoğun gündemi, onu derinlemesine incelemeye fırsat bıraktırmadıkça o, adından söz ettirecek rakamlara tek tek ulaşmaya devam etti. Nihayet bu sezon 14 sayı, 4.5 ribaund ve 9.4 assist ortalamalarını +17.64 gibi bir verimlilik istatistiğiyle birlikte yakaladı. Eminim birilieri onun hakkında bir şeyler karalamıyorsa da o, bu kararlı gidişatla kendi adının harflerini ısrarla sayfalara kazıtacak. Aslına bakarsanız uzun zaman sonra biografi tadında bir makaleyi yazmak için onu seçmemin sebebi de buna olan inancım.
1987, Caracas doğumlu oyuncu, bir oyun kurucu için aslında uzun sayılabilir. 1.98'lik boyuyla birlikte 96 kiloluk ağırlığı soru işaretleri uyandırsa da o gösterdiği performansla yükselen eleştirileri bastırmayı başarıyor. Onu özgün kılan tek özelliği bu değil. Vasquez, NBA tarihinde draft edilmiş ilk Venezüela doğumlu oyuncu olarak yer alıyor. Daha önce NBA'de Venezüela vatandaşı olarak oynamış Carl Herrera (1990 draft'ında Miami Heat tarafından ikinci tur 30.sırasında seçildi ve NBA'de Rockets (1991-95) ve Spurs (1995-98) formalarıyla 6 sezon oynadı, son sezonu o zamanki adıyla Vancouver Grizzlies ve Denver Nuggets takımlarında geçti) ve Oscar Torres'in (2001-02'de Rockets ve 2002-03'te Warriors'ta forma giydi) ardından ülkenin NBA'deki üçüncü temsilcisi. Aynı zamanda Marc Gasol'le birlikte katıldığı Grizzlies, o dönemde NBA'de kadrosunda birden fazla Latin kökenli oyuncu bulunduran ikinci takım olmuştu. Sonrasında Qouincy Pondexter karşılığında Hornets'a takas edildiğinde bu durum bozuldu.
Vasquez'in çocukluk yıllarında başlayan basketbol heyecanı, Lise için Amerika Birleşik Devletleri'ne geldiğinde yeni bir boyut kazandı. Maryland-Rockville'de bulunan Montrose Christian School'a 2004'te kayıt yaptırdığında, takım arkadaşı Kevin Durant'e ne kadar yetenekli olduğuna dair tek cümlelik bir iltifat edebilecek kadar dahi İngilizce bilmiyordu. Ancak ismi kararlılık ve istikrarla özdeşleşmeye başlamış bu genç oyun kurucu için derslerinde önemli notlar elde edebilecek kadar İngilizce öğrenmek çok da uzun sürmemişti.
Kevin Durant'le birlikte baş antrenör Stu Vetter'in yönetiminde okulun takımı Mustangs'i 43-5'lik muhteşem bir seriye taşıyan Vasquez, lisedeki son yılına gelmeden önce Durant'in gölgesinde kalmasına rağmen dikkatleri üzerine toplamaya başlamıştı. 20-2'lik seri yakaladıkları sezon devam ederken USA Today'in en iyi 25 lise takımını listelediği ''Super 25 rankings'' sıralamasında 9'uncu sırada yer aldılar. Aynı zamanda Washington Post'un First Team All-Met kadrosunda da Vasquez'in ismi geçiyordu. Bu başarılarla tamamladıkları son sezonda Vasquez, Maryland Üniversitesi'nden aldığı teklifi kabul ederek Terrapins'e katıldı ve NCAA'de top koşturan üçüncü Venezüela'lı olarak lige adımını attı.
Freshman (NCAA'deki ilk sezonunu oynayan oyunculara denir) sezonu olan 2006-07 sezonunda Terrapins'e benchten destek veren Vasquez, sezonun ilerleyen kısmında ilk beşe yerleşmeyi başardı. Sezon sonunda yakaladıkları 6 maçlık galibiyet serisiyle Maryland'i NCAA Tournament'te 4'üncü sıraya taşıdılar. Vasquez 44.4 saha içi, 31.6 üç sayı ve 79.8 serbest atış yüzdesiyle oynadığı bu süreçte 9.8 sayı, 4.7 assist ve 3.3 ribaund ortalamalarıyla ilk sezondan katkı vermeye başladı.
NCAA'deki ikinci yılında (Sophomore) şut yüzdesi 43.2'ye, üç sayı yüzdesi 30.9'a, serbest atış yüzdesi ise 78.2'ye gerilemesine rağmen sezonu 17 sayı 6.8 assist ve 5.7 ribaund ortalamalarıyla kapattı. Artan süreleri ve daha fazla şut kullanan bir oyuncu haline gelmesine rağmen yüzdesini sabit tutmayı başarmış, ancak yükseltememişti.
Bir sonraki yıl, 2008-09 sezonunda (Junior) maç başına 34.6 dakika sahada kalıp 17.5 sayı, 5.4 ribaund 5 assist ve 1.4 top çalma ortalamaları yakalayarak Terrapins tarihinde bir sezonda sayı, ribaund ve assist ortalamaları itibarıyla takıma üç alanda da liderlik eden tek oyuncu oldu. Aynı zamanda ACC konferansında da istatistikleri itibarıyle 6'ıncı sıraya yükselmişti. Tarihler 21 Şubat 2009'u gösterirken Vasquez, Maryland taraftarına doğum yılı olan 1987'den bu yana ilk defa bir triple double izletten bir performans ortaya koydu. 35 sayı, 11 ribaund ve 10 assist yaptığı gün geriden gelerek uzatmaya götürdükleri maçta North Carolina'yı 88-85'lik skorla devirdiler. Sezon sonunda Vasquez ACC konferansında sayı krallığı tablosunda yedinci, serbest atış yüzdesinde (86.7) üçüncü, maç başına sürede beşinci, ve assist-top kaybı oranında (1.80) üçüncü olmuştu. 61 maçın 57'sinde çift haneli sayılara ulaştı, son on karşılaşmada beş kez 20 ve üzeri sayı üretti ve tüm bunların neticesinde normal sezon sonunda All-ACC ikinci takımına seçildi.
Tüm bunlar Vasquez'e NBA'de oynayabileceğine dair güveni vermiş olmalı ki genç oyun kurucu bu sezonun sonunda NBA hazırlık kamplarına katılarak takımlarla idmanlara çıkmaya başladı. Profesyonel gözlemcilerden olumlu geri bildirimler aldı. Geleceğine karar vermek adına baş antrenör Gary Williams'la ve liseden koçu Stu Vetter'la görüşmeler yaptı. Kayıt süresininin bitimine 3 saat kala NBA draft listesine yaptırdığı kaydı geri çekti ve Maryland'le dördüncü sezonunu oynamaya karar verdi. Bu kararın ardından Antrenörü Williams onun için '' 14-15 civarı takımla görüştü ve durumu için gayet olumlu geri bildirimler aldı. Bana sorarsanız harika bir karar verdi. Bu yıl ACC'nin en iyi guardı olacak, tüm ülkedeki en iyi oyun kuruculardan biri olarak anılacak'' diyecekti.
NCAA'deki son sezonunda (senior) 33 maç oynayıp 19.6 sayı, 6.3 assist, 4.6 ribaund ve 1.7 top çalma grafiğine ulaştı. Ülkede 18 sayı ve 6 assist rakam ortalamalarının üzerine çıkmayı başarabilmiş tek oyuncuydu. Bu başarısının karşılığı olarak Naismith Memoriam Basketball Hall of Fame'den 2010 Bob Cousy ödülünü Kolej liglerinin en iyi oyun kurucusu sıfatıyla Sherron Collins, Scottie Reynolds, Jon Scheyer, Evan Turner ve (sıkı durun) John Wall'u geride bırakarak kazanmayı başardı. 20 Şubat 2010'da kolej kariyerinin 2.000'inci sayısını kaydettiği Georgia Tech maçında ACC tarihinde en az 2000 sayı, 700 assist ve 600 ribaund rakamlarına ulaşan tek oyuncu oldu. Bir hafta sonra Terrapins'in iki uzatmada Virginia Tech'i yendiği karşılaşmada 41 sayıyla yeniden kariyer rekoru kırdı. Duke'e karşı iç sahada alınan kritik galibiyette de 20 sayı üretip kritik dakikalarda yaptığı basket ve assistlerle dikkatleri üzerine çekti. ACC konferansında Duke'le birlikte 13-3'lük galibiyet oranı yakalama sürecinde yine başı çekiyordu. Bir ay sonra, 9 Mart 2010'da ACC'de yılın oyuncusu seçildi. Kolejdeki son sezonunda aynı zamanda üç kez ACC'de haftanın oyuncusu seçilmişti. Vasquez tahmin ettiğiniz gibi All-American'ı da boş geçmedi ve All-American ikinci takımına seçilme başarısını gösterdi.
Dört yılın ardından sona eren kolej kariyerinin toplam istatistikleri 16 sayı, 5.7 assist, 4.8 ribaund ve 1.4 top çalma olan Vasquez için bir sonraki hedef NBA'di.
Tüm gözlerin John Wall, Evan Turner, DeMarcus Cousins, Greg Monroe gibi isimlere çevrildiği 2010 NBA draft'inde ilk tur 28'inci sıradan seçilmesi ilk etapta bir çokları tarafından NBA tabiriyle ''steal'' olarak değerlendirilmedi. Ekpe Udoh, Xavier Henry, James Anderson, Dominique Jones ve sonrasında takasla yer değiştirdiği Quincy Pondexter gibi isimlerin kendisinden önce seçilmiş olmaları sanırım onun bir steal olduğunu ıspat etmeye yeterli. Nitekim az önce de belirttiğim gibi Vasquez ilk etapta böyle görülmedi, daha açık bir ifadeyle kimse ondan bu kadarını beklemiyordu.
Bu yıl fantasy game severlerin gözdesi olan Vasquez'in Grizzlies kariyeri, Mike Conley'in gölgesinde geçti. Play-off ilk turunda Spurs'ü eledikleri seride bulduğu kısıtlı sürede az da olsa adından söz ettirmeyi başaran oyuncu, 24 Aralık 2011'e dek Grizzlies'te back-up olmaktan öteye gidemedi. O gün Quincy Pondexter'a karşılık Hornets'e takas edildi ve çıkış göstermesi çok da uzun sürmedi. Burada da Jarrett Jack'ten süre çalmaya çalışan Venezüela'lı oyuncu, kendisine uğurlu gelen Şubat ayına iyi başladı ve ayın ilk günü Suns'a karşı benchten gelerek 20 sayı 12 assist kaydetti. İlk ilk beş deneyimini de Jack'in sakatlandığı dönemde yaşadı. Jack'in Warriors yolunu tutmasıyla ilk beşe yerleşti ve Kasım 2012'de yine Suns'a karşı 25 sayı 14 assistle adeta patladı.
Yeni yılın ilk günü olan 1 Ocak için '' Nasıl başlarsa öyle gider '' gibi bir inanış vardır. Şayet bu inanış gerçekse (umarım değildir, zira ben o sıra askerde ön nizamiyede 00.00 - 02.00 nöbeti için doldur boşalt yapıyordum. Neyse ki bitti.) Vasquez'in bu yıl gerçek patlamayı yapacağı söylenebilir. Zira tarihler 1 Ocak 2013'ü gösterirken Vasquez, NBA Batı konferansında haftanın oyuncusu seçilme başarısını gösteriyordu.
Grafik, Vasquez'in 2010-2012 arasındaki gelişimini gösteriyor. Grizzlies'ten Hornets'e geçen oyuncunun süreleriyle birlikte istatistikleri de neredeyse iki katına, hatta fazlasına ulaşmış durumda.
Vasquez'in genel kariyer çizgisinin de yükselen bir eğri şeklinde olduğunu söylemek mümkün. Sürekli yükseliyor, devamlı kendini geliştiriyor, devamlı ekiyor ve ektiğini biçiyor.
İlginçtir ki maddi manada aynı şeyi söylemek pek de mümkün değil. NBA'de oynayan bir oyuncu için çorba parası denilebilecek bir kontratla yıllık 1.300.000 USD civarı bir ücrete oynuyor. Bir sonraki kontratının böyle olmayacağını tahmin etmek pek de güç değil.
Grafik kariyeri boyunca olduğu gibi yukarıya doğru gitmeye devam ederse, 1-2 yıl sonra elimiz hala kalem tutuyorsa bu bloga ya da başka bir yerlere onu daha sık yazıyor olacağız.
Mutlu kalın.
Ahmet Melik SUBAŞI
ahmetmeliksubasi@gmail.com
@ahmetmsubasi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder